CEO’nun maaşı yatırımcıların gözüne battı
Kendi kurduğunuz şirkette, kendi maaşınıza karar veremedikten sonra Silikon Vadisi’nin zirvesinde olmanın ne anlamı var? Bulut devi Salesforce’un kurucusu ve mevcut CEO’su Marc Benioff şu sıra kendine sık sık bu soruyu soruyor olabilir. Silikon Vadisi’nin tehlikeli trendleri arasında sayılan “CEO’lara yapılan abartılı prim ödemeleri” ile gündeme gelen şirketlerden biri de Salesforce oldu.
Marc Benioff’un yıllık maaşı 1,55 milyon dolar. Ancak bu maaş bile geçtiğimiz yıl aldığı prim ve hisse senedi opsiyonlarının yanında sönük kalıyor. Business Insider haberine göre Benioff, kendi kurduğu şirketin CEO’su olarak, maaş ve prim toplamında Ocak 2016’da sona eren mali yıl için toplamda 39,9 milyon dolarlık bir ödeme aldı. Neredeyse 40 milyon dolar! Bu para Salesforce tarafından öngörülen 8 milyar dolarlık yıllık gelirin içinde küçük bir pay gibi görünebilir ama anlaşılan o ki yatırımcıları endişelendirmek için yeterli oldu.
Sürücüsüz araçlar karanlıkta nasıl gidiyor?
Google’a girip sürücüsüz otomobil veya benzeri bir arama yaptığınızda, karşınıza çıkan tüm görsel sonuçlarında gündüz çekimlerini göreceksiniz. Aslında bu bir tesadüf değil; otomotiv ve teknoloji devleri, kamuoyunun aklını zaten bir güvenlik endişesi meşgul ederken yeni soru işaretleri oluşturmak istemiyor. Gece sürüşü de bunlardan biri.
Ford ise farklı bir yol izliyor ve Project Nightonomy adını verdiği çalışmayla otonom araçların karanlıktaki performanslarını masaya yatırıyor. Her ne kadar sihirli bir düzenek gibi görünse de, sürücüsüz otomobillerin kullandıkları sistem temelde basittir; araçta bulunan radarlar, kameralar ve “ışıklı lazer” olarak bilinen lidarlar sayesinde sürüş mesafesi, şerit takibi ve güvenlik gibi temel sürüş bileşenleri sağlanır. Ancak karanlık olduğunda bu üç sistemden biri, kameralar, devre dışı kalır.
Otomotiv devi Ford’un yayınladığı yeni videoda ise, harita uygulamalarını ve lidarları kullanan araçların Arizona’daki bir test ortamında kamera kullanmaksızın nasıl çalıştığı anlatılıyor. Lidar tedarikçisi Velodyne tarafından geliştirilen en ileri teknoloji ışıklı lazerleri kullandığını belirten Ford, bu yıl içerisinde 30 sürücüsüz Ford Fusion ile insansız sürüş teknolojilerini test etmeyi planlıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=cc15Ox8UzEw
İstanbul Bilgi Üniversitesi ve YASAD yazılımcı yetiştirecek
İstanbul Bilgi Üniversitesi ile Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) arasında işbirliği protokolü imzalandı. İki kurum, Yazılım ve Bilgi Teknolojileri sektöründe yazılımcı ihtiyacını karşılayacak işbirlikleri geliştirecek. Bu işbirliğiyle eğitim programları geliştirilip, ortak panel, sempozyum ve seminerler düzenleyerek Yazılım ve Bilgi Teknolojileri sektörüne yazılımcı yetiştirilecek.
İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü Enerji Müzesi’nde, 11 Nisan 2016 tarihinde gerçekleşen imza törenine YASAD Başkanı Doğan Ufuk Güneş, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Rifat Sarıcaoğlu, Rektör Prof. Dr. Mehmet Durman, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) eski Başkanı Dr. Tayfun Acarer’in yanı sıra akademisyenler ile her iki kurumun yöneticileri katıldı.
Açılış konuşmasını yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman, “YASAD’la imzaladığımız protokol çok kapsamlı bir protokol. Öncelikli çalışma alanımız vakıf üniversiteleri arasında da ilk olarak açılan önlisans programı “Bilgi Güvenliği Teknolojisi” alanında olacak. Bu alan üniversitemizin çok ciddi olarak yatırım yaptığı ve Türkiye’ye çok büyük hizmetleri olacağını düşündüğümüz bir alan” dedi.
Prof. Dr. Durman, “İşletme, Mühendislik ve Doğa Bilimleri başta olmak üzere diğer fakültelerimiz ve sürekli eğitim merkezimiz BİLGİ Eğitim aracılığıyla bu sektöre yönelik sertifika programları da düzenleyeceğiz” diye belirtti.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Rifat Sarıcaoğlu konuşmasında, “Bu bir başlangıç. Türkiye bugünlerde ciddi değişimlerden geçiyor. Mevcut ve yeni çıkacak yasalar bu sektörü daha da farklı yerlere taşıyacak. Nitelikli olan gençler nitelikli alanlarda kariyerlerine devam edecek” diye belirtti.
YASAD Başkanı Doğan Ufuk Güneş ise, “Sektörümüz dünyayla rekabet etmeye çalışıyor. Her gün gelişimini takip etmek zorunda olduğumuz, yeni şeyler öğrendiğimiz bir meslek icra ediyoruz. Ancak pek çok meslek yüksekokulumuzda veya meslek lisemizde hala daha yıllar öncesinin eğitimleri veriliyor. Bu protokolle sektörde ihtiyaç duyulan eğitimin verilmesini sağlayacağız. Sanayiyle iç içe bir eğitim vermeyi hedefliyoruz. Mezunlarımız sektörde aranılan gençler olacak” dedi.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) eski Başkan’ı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Tayfun Acarer işbirliğiyle ilgili olarak, “Derslerin içerikleri, eğitim kadrosuyla ilgili uzun süredir çalışıyoruz. Programın, Türkiye’ye çok olumlu bir katkı sağlayacağını ve örnek bir model olacağını ümit ediyoruz ” sözleriyle düşüncelerini belirtti.
Güney Kore’nin iki büyüğünden yeni rekabet alanı
Uzakdoğu ülkelerindeki şirketlerin nasıl hızlı bir şekilde büyüyüp adeta bir dünya devi olabildiğine baktığımızda, karşımıza ülke yönetimlerinin destekleyici politikaları çıkar. Özellikle Japonya ve Güney Kore’de karşılaştığımız bu tabloda şirketlerin birbiriyle doğrudan rekabet etme alanları ya sınırlıdır ya da Japonya’daki gibi birbirlerinin hisselerine sahiptirler.
Bu durumun benzeri Güney Kore için de geçerli. Ülkenin iki büyük şirketi Samsung ve Hyundai’nin birbirlerinin önünü kesecek çapta çok fazla hareket etmedikleri görülür. Elbette rakip oldukları alanlar vardır ama dünyadaki bilinirlik seviyelerine baktığımızda Samsung’un elektronik, Hyundai’nin ise otomotivi öncelikli alan olarak seçtiğini görürüz. Oysa Samsung’un otomotiv sektöründe (Renault grubuyla işbirliği var, buradaki Renault Fluence ilk olarak Samsung SM3 ismiyle Güney Kore’de satışa çıkmıştı mesela) otomobilleri, kamyonları ve iş makineleri varken; Hyundai de televizyonları ve muhtelif elektronik eşyalarıyla Samsung’un dümen suyuna giriyor.
Ancak teknolojinin her sektörü birbirine çok daha yakın hale getirmesi günümüzde bu tablonun değişmesini zorunlu kılmakta. Bu zorunluluk, Business Korea’nın haberinde görüldüğü gibi iki firmanın akıllı otomobiller geliştirme konusunda rekabete girdiğini gösteriyor. Hyundai halihazırda otonom sürüşe sahip araç geliştirme konusunda önemli bir aşama kaydetmiş durumda, keza Samsung da araç içi eğlence sistemlerinde hızla yükseliyor.
İki firmanın karşı karşıya gelmesinde Hyundai Motor Company’nin yeni master planında birbiriyle haberleşebilen akıllı araç geliştirme için ayrı bir birim kurmasının rolü var. Hyundai, bu biriminde çeşitli fuarlarda sergilediği akıllı saatlerden otomobil kontrolü gibi teknolojilerin geliştirilmesi için çalışacak.
Samsung ise geçen yıl gittiği reorganizasyonda benzer bir yol izlemişti. Bunu yaparken de rakip olarak Mercedes ya da Ford’un tıpkı Google ve Apple gibi davranmaya başlamasını sebep göstermişti. Şirketin yöneticileri, 10 yıldır akıllı ve otonom araçların gelişimi için çalıştıklarını, bundan böyle de yatırımlarında öncelik vereceklerini açıkladılar.
Teknolojinin sektörleri ve rekabeti değiştirdiği kesin. Hyundai ve Samsung örneğinin benzerlerine diğer ülkelerde de rastlamak mümkün aslında. Özetle, global rekabet teknolojiyle yeniden şekilleniyor. Bunu bir satranç oyunu olarak tanımlamak gerekirse; yeni bir oyun başlıyor ve taşlar yeniden diziliyor…
Dell ek işletmeleri elden çıkarıyor
Dell SecureWorks adlı güvenlik şirketini 2011 yılında 612 milyon dolara satın almıştı. Şimdi ise 1,4 milyar dolarlık piyasa değeri üzerinden halka arz etmeye hazırlanıyor. ABD Sermaye Piyasası Kurulu (SEC) için hazırlanan başvuru belgelerine göre SecureWorks hisselerinin 15,50 ila 17,50 dolar arasında işlem görmesi bekleniyor. Eğer hisseler üst sınırdan işlem görürse, SecureWorks’ün değeri beş yılda iki kattan fazla artarak 1,4 milyar dolara ulaşacak.
Başvuruya göre teknoloji devinin halka arz sonrası beklentisi 134,3 milyon ila 154,9 milyon dolar arasında bir gelir. Ancak Dell bu hasılatı iştiraklere aktarmayacağını belirtiyor. Diğer bir deyişle bu para Dell’in 67 milyar dolarlık EMC alımında kullanılmayacak.
SecureWorks satışı EMC’ye hazırlık mı?
Business Insider haberine göre siber güvenlik yazılımları geliştirerek, şirketlerin BT altyapılarını hacker ve kötü niyetli yazılımlara karşı denetlemesini sağlayan SecureWorks son iki yılında sırayla 262,1 milyon ve 339,5 milyon dolar gelir elde etti. Brüt kâr oranı 155,7 milyon dolar olan güvenlik uzmanının, net zararı 72,3 milyon dolar oldu. Dell’i 2013 yılında özel şirkete dönüştüren kurucu Michael Dell, aynı zamanda güvenlik şirketinin de tamamına sahip. Söylentilere göre Dell SonicWall ve Quest Software gibi diğer birimlerini de her biri 2 milyar dolar fiyat etiketiyle tezgaha çıkarmaya hazırlanıyor. Dış kaynak işi Perot Systems ise 5 milyar dolardan alıcı bekliyor. Şubat ayında EMC ile birleşme onayı alan şirketin Dell bu anlaşmanın tamamlanmasının ardından tamamı teknoloji odaklı olan en büyük birleşmeye imza atmış olacak.Dropbox dosyalarını Facebook Messenger ile paylaşın
Facebook’un ofis çevrelerine gözünü diktiğini gösteren bir başka güncelleme de anlık mesajlaşma uygulaması Messenger için yayınlandı. Mobil dünyanın en popüler uygulamasında sohbet eden son kullanıcılar ve profesyonel iş çevreleri, kademeli olarak yayınlanan bu güncellemeyi akıllı telefonlarına aldıktan sonra herhangi bir sohbet esnasında Dropbox üzerinden birbirine dosya gönderip alabiliyor.
Arka planında bir bulut entegrasyonu barındıran bu yeni özelliği kullanmak için sohbetteki her iki tarafın da akıllı telefondan görüşüyor olması, Dropbox ve (haliyle) Messenger kullanıcısı olmaları gerekiyor. Masaüstü bilgisayarlarda web üzerinden yapılan görüşmelerde dosya gönderimi mümkün olduğu için bu bir yenilik sayılmazdı muhtemelen.
Facebook Messenger ile Dropbox nasıl kullanılıyor?
Akıllı telefonlarda Dropbox alanındaki dosyaları paylaşmak için çeşitli uygulamalar bulunuyor. Ancak Facebook’un sunduğu destek, bir milyarın üzerinde dev bir kullanıcı ağına hitap etmesiyle önem taşıyor. Dropbox böylece ilk kez “mainstream” oluyor. Dosya paylaşımının daha yaygın olduğu ofis çevrelerinde çoğunlukla Messenger gibi servislerin engelli olmasına karşın, BYOD trendiyle birlikte mobil cihazlarda bu kısıtlamanın daha zor uygulanması telefon üzerinden erişimi herkes için kolaylaştırıyor. Özelliği kullanmak için, Android ya da iOS cihazınızda Messenger üzerinden biriyle sohbet ederken, ek uygulamaların bulunduğu “Daha Fazla” tuşuna (Beğen tuşunun hemen solundaki) tıklayarak yeni Dropbox seçeneğine gelmeniz yeterli. Buradan Dropbox klasöründeki resim, video ve metin dosyalarını seçebilirsiniz. Facebook’un Dropbox alanından paylaşım özelliğini kademeli olarak yayınladığını da hatırlatmakta fayda var. Henüz bu güncellemeyi almadıysanız, birkaç gün içinde uygulamanın “Daha Fazla” menüsünü yeniden kontrol edin.BlackBerry Android’e geçiyor
Güvenlik konusuna yoğunlaşması ve BBM gibi 10 yıl öncesinin benzersiz özellikleriyle BlackBerry, iPhone ve Android öncesi mobil dünyanın en havalı cihazlarından biriydi. İnci şeklindeki navigasyon tuşuyla başta ofis çalışanları olmak üzere farklı olmak isteyen herkes bir BlackBerry ediniyordu. Takvimler 2016’yı gösterdiğinde ise çevrede TechInside Yayın Danışmanı Melih Çelik haricinde bu markayı kullanan kimse kalmadı.
Eski adı Research in Motion olan ve bugüne kadar pek çok satılma dedikodusuyla gündeme gelen şirket ise kötü talihini değiştirmek için alternatif yollar aramaktan vazgeçmiyor. BlackBerry CEO’su John Chen’in verdiği son röportaj bunun kanıtı. Chen bu yıl piyasaya sürülmek üzere orta seviye iki Android cihaz üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Bunlardan biri dokunmatik ekran, diğeri ise fiziksel klavye ile gelecek.
BlackBerry için orta segment doğru seçim mi?
Ne var ki Android’in orta segmenti Samsung’dan Huawei’ye, Sony’den HTC’ye kadar farklı pazarlarda farklı oyuncular tarafından domine ediliyor ve oldukça kalabalık. Üstelik 2016 yılında kim BlackBerry alır (Melih Çelik hariç) sorusu kafaları kurcalıyor; geçtiğimiz yılın sonlarına doğru çıkan Priv adlı modelin üç ayda sadece 600 bin satması bu soruyu daha acı bir hale getiriyor. John Chen ise orta segmenti tam da bu sebeple hedeflediklerini anlatıyor; “Çıkış sırasında Priv 700 dolardan satılıyordu ve yakın zamanda fiyatını 649 dolara düşürdük. Buna karşın pek çok müşteriden 400 dolar seviyesinde bir cihaz istediklerini duydum.” Dilerim birileri koskoca şirket CEO’sunu gaza getirmek için böyle bir kampanya yürütmüyordur; zira ben kimseden 400 dolarlık bir orta segment telefon talebi duymadım. ABD pazarının sadece binde birine (%0,1) hitap eden BlackBerry işletim sistemi, yakın zamanda Facebook ve WhatsApp gibi en popüler mobil uygulamaların desteğini de kaybedecek. Bu nedenle Android platformuna dönüş yapmak akıllıca bir hamle gibi görünebilir. Ne var ki Çinli üreticiler sağolsun, Android pazarında artık yurtdışı fiyatı 200 doları aşmayan, 4G destekli, uzun pil ömürlü ve iyi bir kameraya sahip olan pek çok orta segment cihaz bulunuyor. BlackBerry bu sahaya üzerinde 400 dolarlık formayla daldığında bakalım neler yaşanacak.iyzico ilk 3 yılını böyle geçirdi
Türkiye’nin ilk fintech startup’larından iyzico, dördüncü yılına bölgede ödeme alanında lideri olma hedefiyle giriyor. Ülke genelinde 29 binin üzerinde kayıtlı üye iş yerine sahip olan şirketin yayınladığı infografik, bir yandan da Türkiye’deki ödeme sistemlerinin gelişimine ışık tutuyor. Ödeme sistemleri üzerine odaklanan startup, 2013 yılında Barbaros Özbugutu ve Tahsin Isin tarafından kuruldu. Bugün çekirdek ekibin sayısı 50’yi aşıyor ve her ay ortalama 400 iş yeri daha ödeme sistemlerini bu hizmet ile buluta taşıyor.
Son 1 yıl içinde ortalama işlem sayısını beş katına çıkaran, ortalama işlem hacmini ise yüzde 900 oranında artıran iyzico, Türkiye’de 14 farklı banka ve ödeme yöntemiyle entegre olarak çalışıyor.

iyzico bölgeye açılıyor
Üçüncü yılına girerken yurt dışına açılma hedefi koyan şirket, bu hedefini çok büyük bir iş birliği ile gerçekleştirmiş durumda. 2016 yılı başında yaptığı iş birliği ile İran’da yılda 20,5 milyar dolarlık online ödeme işleminin yapıldığı 231 milyon banka kartını dünyaya entegre etti. Bu sayede uluslararası şirketler ve ödeme sistemleri sağlayıcıları iyzico çözümlerini kullandıkları takdirde İran’daki Shetab sistemine dahil olan kartlara ulaşabiliyor, İranlılar da iyzico sayesinde Shetab kartlarıyla İran dışından online alışveriş yapabiliyorlar. IFC başta olmak üzere 212, Speed Invest ve Endeavor Catalyst gibi kurumlardan son 1 yıl içinde 16 Milyon TL yatırım alan iyzico, İran iş birliği ile birlikte dördüncü yılına bölgenin ödeme şampiyonu olma hedefiyle giriyor. iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu yaptığı açıklamada, “IFC, 212, Speed Invest ve Endeavor Catalyst’ten aldığımız 16 Milyon TL’lik yatırım ve İran açılımıyla yeni döneme çok daha büyük hedefler koyarak giriyoruz. Hızlı ve kararlı büyümemiz dördüncü yılımızda da devam edecek. Türkiye’de ödeme sistemleri alanında öncü ve yenlilikçi konumumuzu koruyarak, bölgemizde de ödeme sistemi şampiyonu olma yolunda emin adımlarla ilerlemeyi sürdüreceğiz. Ülkeler arası ödemelerin daha kolay yapılmasını sağlayacak ve Türkiye’deki şirketlerin yurt dışına satış yapabilmelerini kolaylaştıracak çözümler üzerine odaklanmaya devam edeceğiz. ” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi’nden halka açık ‘yapay zeka’ eğitimi
Boğaziçi Üniversitesi, bu yıldan başlayarak sosyal, beşeri ve fen bilimlerini kapsayan Açık Ders adı altında halka açık seminer dizisine başlıyor. Beşiktaş Belediyesi işbirliğiyle düzenlenecek olan seminer programı, bilimsel merak, özgür düşünce ve yaratıcı fikirlerin oluşmasına katkıda bulunacak bilgi ve tartışmaları toplumun her kesimine ulaştırmayı hedefliyor.
Programın hedef kitlesini, bilimsel alandaki son gelişmeleri takip etmeye meraklı toplumun her kesiminden insanlar oluşturuyor. Farklı temalar altında oluşturulan seminer dizileri, psikolojiden bilgisayar mühendisliğine fizikten dilbilime varıncaya kadar birçok alandaki güncel gelişmeleri ve önemli tartışma konularını katılımcılarla paylaşacak.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından verilecek seminerler 90 dakika sürecek. Bu sürenin yaklaşık 50 dakikası öğretim üyesi sunuşuna, 40 dakikası ise katılımcılarla gerçekleştirilecek soru-cevap bölümüne ayrılacak.
Katılımcılardan herhangi bir ücretin talep edilmediği Açık Ders programı ilgi duyan herkese açık olarak düzenleniyor.
İlk ders: Yapay Zeka
Açık Ders 2016 Bahar dönemi, Prof. Dr. Cem Say’ın “İnsan ve Makine Beyinlerinin Sınırları” başlıklı semineri ile 19 Nisan tarihinde başlayacak. Say, seminerinde bilgisayar biliminin kurucusu olarak kabul edilen, ünlü matematikçi Alan Turing’in temelini attığı Hesaplama Kuramı’nın bilim ve yapay zekaya dair sorularına verdiği yanıtları tartışmaya açacak.
Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek dersler belirli aralıklarla devam edecek. Açıklanan programa göre 10 Mayıs’ta Yrd. Doç. Dr. Elif Duman, “Stresin Sinir Sisteminin Üzerindeki Etkileri”ni anlatırken, 23 Mayıs’ta ise Doç. Dr. Mine Nakipoğlu, “Dil, Beyin ve Evrim” başlıklı bir seminer verecek. Mayıs ayının son etkinliği ise 31 Mayıs’ta gerçekleştirilecek. Yrd. Doç. Dr. İnci Ayhan, zamanı nasıl algıladığımızı ve bu algıyı oluşturan biyolojik ve psikolojik faktörleri içeren “Zaman Algısı” isimli bir eğitim verecek.
Twitter yönetim kurulu değişiyor
Twitter yönetim kurulu, internet girişimcisi olarak bilinen Martha Lane Fox ve PepsiCo’nun finansal operasyonlarını yöneten Hugh Johnston’ı bünyesine kattı. Online gezi sitesi LastMinute.com kurucusu olarak bilinen Lane Fox, henüz startup ve VC kavramlarının popüler olmadığı 2005 yılında bu girişimini Sabre Holdings’e 577 milyon pounda satmıştı.
Bilişim dünyasının önde gelen yöneticileri arasında yer alan Lane Fox, halen Channel4, mydeco.com, Marks & Spencer ve Go ON UK kurumlarında yönetim kurulu üyesi olarak bulunuyor. Fox’un ayrıca 2013’ten bu yana İngiltere’de Lordlar Kamarası bağımsız üyesi olarak çalıştığı da biliniyor.
PepsiCo’dan Twitter’a takviye
PepsiCo’ya 1987 yılında katıldıktan sonra çeşitli görevlerde rol alıp, son olarak 2010 yılında CFO olarak çalışmaya başlayan Hugh Johnston ise 2015’ten bu yana şirketin yönetim kurulu başkan vekili olarak görev yapıyor. Currie Capital Başkanı Peter Currie ve Chernin Group Kurucusu Peter Chernin ise 2016 yılı hissedar toplantısında tamamlanacak olan sözleşme tarihlerinin ardından Twitter yönetim kurulu için tekrar seçime girmeyeceklerini açıkladılar. Twitter CEO’su Jack Dorsey ise yakın gelecekte yönetim kuruluna yeni alımların yapılacağını açıkladı.Twitter yönetim kurulu listesi
Mayıs ayında gerçekleşecek olan 2016 yılı hissedar toplantısı öncesi Twitter’ın yönetim kurulu kadrosu an itibarıyla şu şekilde: Omid Kordestani — Twitter Yönetim Kurulu Başkanı Jack Dorsey — Twitter ve Square CEO Peter Fenton — Benchmark Capital Komandite Ortağı David Rosenblatt — 1stdibs.com CEO Majorie Scardino — MacArthur Foundation Yönetim Kurulu Başkanı Evan Williams — Medium ve Obvious Corp. CEO Martha Lane Fox — Go On UK Yönetim Kurulu Üyesi Hugh Johnston — PepsiCo Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CFOStartup kuran her girişimcinin sorması gereken 3 soru
Maaşlı, SSK’lı işinizden ayrılıp bir startup kurmak, çocukluğu milenyuma denk gelen, Bill Gates ve Steve Jobs’ın başarı hikayeleriyle büyüyen herkesin hayalini kurduğu bir atılımdır. Bir iş kurup büyütmeyi ve sonrasında bir teknoloji devine bu startup’ı satıp voliyi vurmayı kim istemez? Ancak bu büyük adımı atmaya maddi ve psikolojik yönden hazır olduğunuzu düşünseniz de, bu senaryonun gerçekten gerçekleşmesi durumunda sizi nelerin beklediğini bilmenizde fayda var.
Genç bir startup, büyük bir şirket tarafından satın alındığında ne oluyor?
Milyar dolar değere ulaşan bir unicorn startup olsanız dahi, yolun sonunda iki seçenek görünüyor: Ya kendiniz bir teknoloji devine dönüşeceksiniz (Uber ya da Airbnb gibi) ya da daha büyük bir teknoloji devi tarafından satın alınacaksınız (WhatsApp, Instagram ve dahası). Girişimini satmayı planlayanlar için Inc.com güzel bir kılavuz hazırlamış. Gelin birlikte göz atalım: Şirketinize bir yatırımcı veya daha büyük şirket talip olduğunda size iki seçenek sunarlar. İlkinde paranızı alır, tüm haklarınızı ve hisselerinizi devredip şirketten ayrılır, erken emekliliğin tadını çıkarırsınız. Ancak anlaşmaların büyük çoğunluğunda şirkette kalmanız, ya bir departmanı yönetmeniz ya da yönetim kurulunda küçük hissedar olarak rol almanız beklenir. Bu tür anlaşmalar fazlasıyla karmaşık olacağından, eğer sizden şirkette kalmanız isteniyorsa, neye imza attığınızın farkında olun ve sözleşmeyi tamamen okuyun.Maaşlı işe dönecek misiniz?
Satın almanın ardından, kendi kurduğunuz ve patronu olduğunuz şirkette sıradan bir maaşlı çalışan, iyi ihtimalle orta seviye bir yönetici olmaya hazırlanın. Esnek çalışma saatleri, seyahat engeli olmaması ve tüm diğer o standartlar hayatınıza geri dönecek. Yeni bir şeyler üretmenin tutkusunu bu pozisyonda sürdürebilecek misiniz? En başa dönecek olursak, maaşlı işinizden zaten bu yüzden ayrılmamış mıydınız?Ne kadar pay alacaksınız?
Sanılanın aksine, WhatsApp kurucusu Jan Koum ve arkadaşları, Facebook satışından elde ettikleri 20 milyar dolara yakın parayı aralarında bölüşmedi. Onları bugünlere getiren yatırımcılar ve diğer paydaşlar da bu parada hak sahibiydi. Çoğu startup hızlı büyüme ivmesini melek yatırımcılar ve diğer paydaşlara borçludur. Olası bir satın alma durumunda da bu kişilere sahip oldukları pay karşılığı ödeme yapılır. Kurucusu olduğunuz startup için hisse karşılığı yatırım ve diğer ödemeler nedeniyle çoğu zaman elinizde yüzde 50 hisse gibi bir pay kalır. Satın alma gerçekleştiğinde de ödenen miktarın iyi ihtimalle yarısını alabilirsiniz.Kontrol kimde olacak?
Startup size ait iken her türlü karar yetkisi size aitti. Bir başka şirketin parçası olduğunuzda ise bu kadar esnek ve cesur davranmanız mümkün olmayacak. Çoğu girişimci için tutkuyla geliştirip meydana getirdiği ürünün bir başkasına ait olmasını izlemek acı vericidir. Satın alma sonrası başarıya ulaşan çok az ürün vardır. Büyük şirketler genelde ekibe ve yeteneğe önem verir, ürünün geliştirilme sürecini ise bir süre sonra ya kendi ürünüyle birleştirir ya da tamamen sonlandırır. Mark Zuckerberg tarafından şirket dışı kalmaya zorlanan Facebook kurucu ortağı Eduardo Saverin’i düşünün. Her ne kadar Zuckerberg daha sonra kendisine yüklü bir ödeme yapmış olsa da, modern dünyayı şekillendiren sosyal ağı bir zamanlar kendi emeğiyle meydana getirdi ve şu an Facebook üzerinde hiçbir söz hakkı bulunmuyor. Kısacası başarıya ulaşan bir startup sahibiyseniz, gelen satın alma tekliflerini değerlendirirken neyi satmakta olduğunuzu gözden geçirin. Ürünlere, ekibinize ve hatta yeteneğinize bile bir etiket koyulabilir, ancak sizi o noktaya taşıyan tutkuya paha biçilemez.Yahoo’yu İngilizler de istiyor
İnternetin bugünkü halini almasında erken yola koyulan firmaların varlığının büyük önemi var. Bu firmalardan biri olan Yahoo!, 12 Nisan’da yani yarın halka açılışının 20. yaşgününü kutlayacak. Ancak bu önemli dönemeç şirket için çok da iyi haberlerle medyaya yansımıyor. Zira doğumgünü kutlaması yerine, Yahoo!’nun yeni sahibi kim olacak haberleriyle karşılaşıyoruz.
1994 yılında David Filo ve Jerry Yang tarafından kurulan şirket, gelir beklentilerini karşılayamadığı için eleştiriliyordu. Sonuçta CEO Marissa Mayer, geçen hafta uzun zamandır dedikodu olarak kendine yer bulan şirketin satışı için karar alındığını açıkladı. Buna göre Yahoo, temel operasyonlarını resmen satışa çıkardı.
TechInside sayfalarında sizlere detaylı bir şekilde aktardığımız haberde ABD merkezli Verizon ve Google’ın en büyük potansiyel alıcılar olduğunu aktarmıştık. Bu iki önemli isme Time Inc ile özel sermaye şirketleri Bain ve TPG de dahil olmuştu.
https://www.techinside.com/yahoo-satisa-cikti-google-verizon-talip/
Son potansiyel alıcı haberi ise İngiltere’den geldi. Bloomberg’in haberine göre İngiltere’nin en büyük yayıncı kuruluşlarından Daily Mail de Yahoo!’ya teklif vermeye hazırlanıyor. İlgili haberde Daily Mail’in şirketi alması durumunda bir özel sermaye fonu internet operasyonlarını alırken, Daily Mail’in ise medya ve haber birimlerini alabileceğinden bahsediliyor.
Yahoo! sadece Yahoo! değil
Yahoo!’nun taliplilerinin artmasının ardında şirketin arama motoru ve portal kimliğinin çok daha ötesi var. Şirket 2014 başından bu yana operasyonlarını yenilemek ve hizmet çeşitliliğini artırmak amacıyla çok sayıda alım gerçekleştirdi. 7 Ocak 2014 ile son şirket alımının yapıldığı 31 Temmuz 2015 arasında tam 20 şirketi bünyesine katan Yahoo!’nun bu alım serisinde en dikkat çekeni nakit 640 milyon dolar ödediği BrightRoll. 2006 yılında kurulan 22 çalışanlı BrightRoll, dijita video reklamcılığı çözümleri üretiyor.
Şirketin bugüne kadar yaptığı en büyük alımlardan birini görmek içinse Mayıs 2013’e gitmek gerekiyor. Yahoo!, o tarihte popüler blog servisi Tumblr’ı tam 1.1 milyar dolar karşılığında bünyesine katmıştı. Kurucusu Jerry Yang üzerinden Alibaba’ya 2006’da 1 milyar dolarlık yatırım yapmasını da unutmamak gerek. Bugün dünyanın en büyük B2B platformu haline gelen Alibaba, kuşkusuz şirketin geçmişindeki en başarılı yatırımlardan biri.
Şirketin taliplilerinin ne kadar teklif vereceği merakla bekleniyor. Ancak konuya sadece internetin en eski isimlerinden birinin satılması değil, Yahoo!’nun bünyesine kattığı ya da yatırım yaptığı şirketlerle düşünmek gerekiyor. Şirketin yöneticilerinin ve yatırımcılarının tekliflere bu gözle bakması kuvvetle muhtemel.
Apple: ABD yardım değil, hizmet istiyor!
San Bernardino şüphelisinin kilitli telefonuna erişebilmek için Apple’dan yardım isteyen ABD Adalet Bakanlığı’na şirketin yanıtı olumsuz olunca bilgi teknolojileri dünyasında yepyeni bir tartışma başlamış; araya giren üçüncü şahısların FBI’a konuyla ilgili yardım etmesi sonucu sorun çözülmüştü. Cuma günü bakanlı yetkililerinin Brooklyn mahkemelerinde bir başka telefon için aynı taleple Apple’ın karşısına çıkması ise adeta iPhone üreticisini şüphelerinde haklı çıkardı.
Kullanıcı gizliliğine devlet eliyle müdahale etmeyi doğru bulmayan Apple, devlet yetkililerinin bu gibi “destek” taleplerinin aslında gelecekte teknoloji şirketlerinden daha fazlasını, daha kolay alabilmek için emsal arayışı olduğuna inanıyor. Fast Company haberine göre Adalet Bakanlığı (DOJ – Department of Justice) dava dosyasında Jun Feng adlı bir metamfetamin kaçakçısının iPhone telefonuna erişim için desteğe ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.
Apple avukatı ise yaptığı açıklamada hükümetin San Bernardino davasındakine benzer bir isteği tekrarlamasından hayal kırıklığı duyduklarını söylerken, bunu bir “temyiz” olarak gördüklerini de sözlerine ekledi. Sözü geçen şüphelinin telefonuna erişebilecek beceriye sahip olmalarına karşın, ret taleplerini mahkemeye bildirdi.
Apple: “Bugün elimizi versek, yarın kolumuzu kurtaramayız”
“Şifrelenmiş bir üründe tek bir arka kapı oluşturmak bile, yanlış ellere düştüğü takdirde milyonlarca iPhone kullanıcısının güvenliğini tehdit edecektir.” Kaliforniya merkezli teknoloji devi bu görüşe sahip. Apple’a göre hükümetin bu doğrultudaki tek bir talebine uymak, sonrasında benzer davalardaki birçok talebi de karşılama zorunluluğu doğuracak: “FBI’in bir kez daha Brooklyn’de destek talep etmesi, San Bernardino davasının aslında hiçbir zaman tek bir telefon ile ilgili olmadığını kanıtlıyor. Bu aynı zamanda terörizm ile de ilgili değil.” Brooklyn davasında yargıç tarafından açılan belgelerde FBI’ın daha önce Apple’dan en az dokuz defa iPhone için “arka kapı” talep ettiği görülüyor. Suçlamaları doğrudan hükümete yönlendirmeksizin konuşan şirketin baş avukatı Bruce Sewell, hükümetin politik bir oyun oynadığından yakındı ve “Federal bölge mahkemelerini kullanarak, bizi örnek gösterip teknoloji şirketlerinin, şifrelenmiş kullanıcı verilerini hükümet talebi doğrultusunda temin etmelerini sağlamak istiyorlar” açıklamasını yaptı. iPhone üreticisi tahmin edileceği üzere Brooklyn mahkemelerinden çıkan karara da itiraz etmeye hazırlanıyor.300 dolarlık akıllı cihaz elde patlarsa…
Google Nest’in aldığı şok Revolv kararı, Nesnelerin İnterneti sözüyle hayatımıza girmeye çalışan akıllı ev teknolojileri için yepyeni bir soruyu gündeme getirdi; akıllı ev cihazlarının kullanım ömrü nedir? Bir akıllı telefon satın aldığınızda, çoğunlukla 2-3 yıl sonra yeni güncellemeler bu cihaz için yayınlanmamaya başlar. Ancak akıllı telefonun temel işlevleri olan arama, mesajlaşma ve internete bağlanma gibi araçlar güncelleme olmaksızın çalışabildiği için bu cihazların ömrü dolmuş sayılmaz.
Oysa akıllı ev cihazlarında durum böyle değil. Örneğin evdeki diğer aygıtlara kablosuz bağlantıyla erişerek onları kontrol etmenizi sağlayan bir cihazın tüm özelliği budur ve bu özellik için üretici desteği kesildiği sürece, elinizde 300 dolarlık bir kahve altlığı kalmış olur.
“15 Mayıs 2016 Revolv rezaleti”
Google’ın ana şirketi olan Alphabet’in bir parçası olarak çalışan ve akıllı ev teknolojilerine odaklanan Nest, 300 dolarlık Revolv ürün ailesine sunduğu desteği sonlandıracağını açıkladığında yaşanan da tam olarak bu oldu. Ev içinde aydınlatma ve güvenlik alarmı gibi aygıtları yönetmeye yarayan bu ürün için desteğin kesilmesi demek, bu cihazın hiçbir işe yaramayan bir oyuncağa dönüşmesi demek oluyor. Geçtiğimiz hafta Nest tarafından yapılan açıklamaya göre şirket her bir müşteriyle tek tek ilgileniyor ve en iyi çözümü bulmaya çalışıyor. Bu çözümler arasında geri ödemenin de olabileceği belirtiliyor.Nest ve Revolv bu noktaya nasıl geldi?
Nesnelerin İnterneti kavramının popüler hale geldiği dönemde Google, akıllı ev teknolojileri geliştiren ve hızlı yükselen startup Nest’i satın aldı. Bundan 9 ay kadar sonra, 2014 yılında ise Nest kendi alımını yaptı ve ev içi aydınlatma ve alarm gibi sistemleri kontrol eden bir akıllı ev cihazı üreten Revolv adlı şirketi bünyesine kattı. Bu satın almanın önceliği, ürün geliştiricilerini Nest bünyesine dahil etmekti. Diğer bir deyişle Nest’in Revolv ürününe ihtiyacı yoktu ve bu cihazın satışını hemen sonlandırdı. Geliştiriciler ise Works with Nest adındaki yeni projeye kaydırıldı. Revolv cihazları “ömür boyu abonelik” garantisiyle satıldığı için mevcut müşterilerin ürünlerinde bir sıkıntı olması beklenmiyordu. Ne var ki bir ay kadar önce Revolv, sunduğu servisi sonlandıracağını ve ürünlerinin Mayıs 2016 sonrasında çalışmayacağını açıkladı. Kurucu ortaklar Tim Enwall ve Mike Soucie tam olarak şu açıklamayı yaptı: “Tüm enerjimizi Works with Nest için kullanıyoruz ve burada yaptığımızdan büyük heyecan duyuyoruz. Ne yazık ki bunun anlamı artık Revolv için kaynak aktaramayacağımız oluyor ve servisi kapatmak zorundayız.”Siz olsanız ne yapardınız?
Düşünün, henüz yeni gelişen bir alanda 300 dolarlık bir cihaza yatırım yaparak bir anlamda geliştiricilere de öncü olmaları için destek olmuşsunuz. Ürünü “ömür boyu çalışacak” garantisiyle satın almışsınız. Birkaç ay sonra şirketin sahipleri “biz parayı bulduk, artık bu işle uğraşamayız, servisi kapatıyoruz” anlamına gelen bir açıklama yapıyor. Ne hissederdiniz? Konuyla ilgili Nest’in Business Insider‘a yaptığı açıklamayla bitirelim: “Şubat ayında az sayıdaki Revolv kullanıcısı uygulama içi bildirim ve Revolv web sitesindeki bir mesaj aracılığıyla servisin 75 gün sonra, 15 Mayıs’ta kapatılacağı hususunda bilgilendirildi. Revolv web sayfası müşterileri iletişim adresine yönlendiriyor ve tüm taleplerle tek tek ilgilenerek en iyi çözümü bulmaya çalışıyoruz, buna geri ödeme de dahil.” Sanıyoruz bu durumda geri ödemeden daha iyi bir çözüm bulmaları pek mümkün olmayacak.Kredi kartına gerek yok, parmak basın yeter
Japonya için 2020 Tokyo Yaz Olimpiyatları için çalışmalarına hız verirken, ülkeye dünyanın dört bir yanından akın edecek turistlerin kendilerini güvende hissetmeleri için de gerekli önlemleri almakla meşgul. Bu yaz test aşamasına geçecek olan yeni bir sistem ise yabancı turistlerin ülkede gerçekleştirecekleri alışverişlerde ve kimlik kontrollerinde “parmak basarak” hızlıca işlem yapmaklarını sağlamayı hedefliyor.
Yabancı bir ülkede kredi kartı veya yüklü miktarda nakit para taşımanın yol açtığı stresi misafirleri için azaltmayı ve aynı zamanda olası suçları önlemeyi hedefleyen Japonya, parmak izi testlerinin ardından sistemin nasıl ne ölçüde başarılı olduğunu analiz edecek ve uygun ise 2020 öncesi devreye alacak.
Parmak iziyle ödeme nasıl çalışıyor?
Japonya, turist akınının başladığı yaz aylarında gerçekleştireceği denemelerde toplamı 300’ü bulan turist noktalarındaki mağazalar, restoranlar, oteller ve diğer işletmelere parmak izi okuyucular yerleştirecek. Ülkedeki mevcut yasalar otele giriş yaparken bir pasaport bulundurmayı zorunlu kılıyor. Ancak ödemelerde parmak izi teknolojisini kullanmak mümkün olacak. Kayıp ve çalıntı banka kartlarıyla ATM makinelerinde yapılan işlemleri en aza indirmek ve kendi vatandaşları için de güvenliği artırmak isteyen Japonya, turistler özelinde geliştirdiği bu sistemden ayrı bir parmak izi altyapısını da bankaların ATM makinelerinde kullanacak. Böylelikle Japonlar sadece parmak basarak paralarını çekebilecekler. Nagasaki’deki Huis Ten Bosch tema parkında geçtiğimiz yılın ekim ayında denemeleri yapılan parmak izi sisteminin başarıyla çalıştığı belirtiliyor. Özellikle çocuklu ailelerde bir yandan çocukları takip ederken bir yandan cüzdandan para veya kart çıkarma derdi böylelikle sona eriyor.Bu uygulama sizi Instagram fenomeni yapacak
Önce fotoğraf vardı, sonra Instagram geldi ve filtreler hayatımıza girdi; bir sonraki durak ise Hippo Pics olabilir. Instagram’deki en iyi fotoğraf editörlerini bir araya getirerek, kullanıcılarına ücretsiz olarak fotoğraf düzenleme desteği veren iOS uygulaması, yüklediğiniz her fotoğrafın bir sanat eseri olmasını sağlıyor.
Fotoğraf düzenleme konusunda yetenekli insanlarla bir araya gelerek aynı fotoğraf üzerinde çalışabildiğiniz hizmet ile ayrıca başkalarının koleksiyonlarını inceleyerek neyin nasıl yapıldığı konusunda kayda değer fikirler edinebilirsiniz.
Uygulamayı indirip açtığınızda, uzman editörler tarafından düzenlenen fotoğraflardan oluşan bir galeriyle karşılaşıyorsunuz. Her biri muhteşem görünen bu fotoğrafların, daha doğrusu görsel çalışmaların, nasıl meydana getirildiğini görmek için tek yapmanız gereken herhangi bir fotoğrafa basılı tutmak: Hippo Pics görselin düzenlenme aşamalarını kademe kademe görüntülüyor ve böylelikle örnek üzerinden fotoğraf düzenlemenin inceliklerini görmeniz mümkün oluyor.
https://www.youtube.com/watch?v=r8CBJdp5rOg
Hippo Pics selfie çılgınları için değil
Mobil servisin en güzel tarafı, sadece daha iyi bir görsel düzenleyici değil, aynı zamanda daha sağduyu sahibi bir insan olmanıza da destek olması. Uygulamaya düzenlemek için yüklediğiniz fotoğraflar bir onay sürecinden geçiyor ve selfie çekimler ya da yemek fotoğraflarınız kabul görmüyor. Düzenlenmemiş manzara çekimleri, mimari yapılar ve kreatif portreleriniz mi var? Hippo Pics editörleri hizmetinizde! Eğer uzman bir fotoğraf editörü olduğunuzu düşünüyorsanız, bu uygulama aracılığıyla diğer kullanıcılara da destek olabilirsiniz. Instagram denince aklınıza sadece akşam yemeği fotoğrafları ve caps’ler gelmiyorsa, Hippo Pics kendinizi geliştirmeniz için iyi bir fırsat sunuyor.Facebook reklamları artık daha şeffaf
Facebook doğal reklam aracı, hem içerik üreticiler hem de yayıncılar için, doğal akış içerisindeki görsel ya da video gibi paylaşımlara reklam alınan “markalı içeriklerden” (branded content) daha istikrarlı bir iş modeli kurma imkanı tanıyor.
Facebook buna örnek olarak Lady Gaga’nın Intel teknolojisini kullanarak Grammy ödüllerinde sahnelediği yenilikçi gösteriyi veriyor. Ünlü popçunun kendi sayfasında doğal bir gönderi olarak paylaşılan içerik aslında bir reklam (markalı içerik) ve Facebook’un yeni markalı içerik politikası bu tür içeriklerin takibini kolaylaştırıyor.
Cuma günü yapılan güncelleme sonrası doğrulanmış Sayfalar artık markalı içerikleri paylaşabilecekler. Bu içerik metin de olabilir, bir fotoğraf da olabilir, 360 derece ya da canlı video da olabilir. Facebook’un bu güncelleme kapsamında yayınladığı araç ise reklamı veren markayı da etiketleyerek ilgili gönderiye dahil etmeyi mümkün kılıyor. Böylelikle reklam
veren şirketin pazarlama analistleri yapılan paylaşımla ilgili erişim oranlarını ve diğer istatistikleri değerlendirebiliyor.

Facebook doğal reklam etik kodlarla geldi
Güncellenen markalı içerik politikasına göre, promosyonun ipinin ucunu kaçırmak yasak: Video öncesine standart reklam alımı ya da bir kanaat önderinin profil fotoğrafını değiştirerek reklam verenin ürününü öne çıkarması gibi durumlarda sıkıntı yaşanabilir. Buna karşın içeriğin kendisinde ürün yerleştirme veya sponsor logosu kullanılabiliyor. Doğal reklam yönteminin sıkça kullanılmaya başladığı internet dünyasında etik değerleri koruyan her yayıncı gibi Facebook’ta markalı içerik kapsamında reklam alan Sayfaların net bir biçimde ilgili paylaşımın ücret karşılığında yapıldığını bildirmesi gerekiyor. Facebook tarafı bu tür reklamlardan herhangi bir pay almıyor ve bu nedenle ödeme kısmının doğrudan yayıncı ile reklam veren arasında çözülmesi gerekiyor. Facebook’un bundan çıkarı ise daha fazla video içerik üretici ve yayıncıyı kendi platformuna çekerek, burada daha fazla paylaşım yapılmasını sağlamak ve Facebook’u hem son kullanıcılar hem de reklam verenler için (YouTube ya da diğer sosyal ağlara oranla) öncelikli yer haline getirmek.Akıllı otomobil güvenliği nasıl sağlanacak?
Otomotiv şirketlerinin internete bağlı araçlar üretmeleri için mutlaka bir teknoloji geçmişlerinin olması gerekmiyor. Yüz yıllık markalar bile iyi bir yazılımı olmayan modellerin birkaç yıl içinde tükeneceğinin farkında. Ancak bu yazılımların güçlü ve güvenlikli olması da önem taşıyor.
Yakın dönemde bir Chrysler cipin seyahat halindeyken dijital saldırıya uğraması ve federal yetkililerin konuyla ilgili yaptıkları uyarılar, “akıllı otomobillerin” tıpkı akıllı telefonların ilk dönemine benzer bir süreçten geçtiğini hatırlatıyor.
Yıllar önce akıllı telefonlar için de hack saldırısı, malware ya da virüs gibi terimler çok uzak görünüyordu. Ancak teknoloji yaygınlaşıp, siber suçlular için cazip bir platform oluşturunca mobil cihazlar üzerindeki dijital tehditler PC’yi bile solladı!
Araç içi siber güvenlik konusunda yapılan çalışmalar ve toplantılar yakın gelecekte meyvesini verecek. Bu konuda çalışmalarıyla öne çıkan oyunculardan ilki Karamba Security oldu.
Araçtaki harici cihazlara Wi-Fi, Bluetooth ya da USB yuvalarıyla bağlantıyı sağlayan Elektronik Kontrol Üniteleri (ECU) için güvenlik sağlayan Karamba, yetkilendirilmemiş hiçbir kodun araç içinde çalışmasına izin vermiyor. Böylelikle bir hacker’ın uzaktan müdahaleyle otomobilinizi ele geçirmesi önleniyor. Benzer şekilde daha sonra kötü niyetle kullanılabilecek bir “dropper” kodun da ECU’ya yüklenmesi halinde üretici uyarılabiliyor.