Snap reklam takip şirketi Placed’i satın aldı

0

Sosyal medyanın güçlü uygulaması Snapchat, kullanıcılarının gerçek hayatta hangi reklamlardan etkilendiğini, hangi mağazalara girip hangi ürünlerini satın aldığını öğrenmek için, 500 milyon dolarını Placed isimli bir şirkete yatırmaya karar verdi.

Dijital dünyanın dışında, fiziksel reklam kampanyalarını takip eden ve ölçümleyen pazar araştırması şirketi Placed’i satın aldığını duyuran Snap, bu işlem için ne kadar ödeme yaptığına dair bilgi vermedi. Ancak Placed’in kısa süre önce aldığı yatırımlarla 500 milyon dolar seviyesinde değerlendirme yaptığı biliniyordu. Snapchat’in de bu seviyede bir fiyata anlaştığı düşünülüyor. Öte yandan Snap içinden sızan bilgiler Evan Spiegel’in Placed’i satışa ikna etmek için 200 milyon dolar ödediğini söylüyor. Gerçek rakam ise şu anda kesin değil.

Placed, Snapchat’in fiziksel mağazalar ile reklam kampanyaları düzenleyebilmesine imkan sağlayacak. Sosyal medya uygulaması, geçtiğimiz Ağustos ayında, Snapchat uygulaması üzerinden bazı kullanıcıları mağazalara yönlendiren reklam kampanyaları başlatmıştı. Ancak Snap’in elinde kaç kullanıcının mağazalardan alışveriş yaptığını ölçen bir imkan olmadığı için kampanyanın başarısı hakkında net bir bilgi elde edemedi.

Placed şu anda 100 çalışana sahip ve satın almanın ardından çalışanlar Placed’in Seattle, Los Angeles ve New York’taki mevcut ofislerinde çalışmaya devam edecekler.

Apple’ın ev asistanı rakipleriyle yarışabilecek mi?

1

Apple bir süredir beklenen akıllı ev asistanını nihayet duyurdu. HomePod ismindeki yeni ev asistani, Google Home ve Amazon Echo gibi, ev içinde kullanıcılardan sesli komutlar alarak yapay zeka üzerinden bu komutlara karşılık veren bir asistan görevi görüyor. HomePod’un arkasında ise iOS kullanıcılarının yakından tanıdığı Siri servisi var.

Ancak Apple’ın yeni akıllı ev asistanı, ne kadar akıllı? Rakip akıllı ev asistanları arasında yapılan bir araştırma bu konuda önemli ipuçları veriyor. Dijital pazar araştırmaları yapan Stone Temple’ın hazırladığı bir test, rakip ürünleri karşılaştırmaya olanak sağlıyor.

Hazırlanan testte, tüm rakip asistanlara 5000 adet aynı soru, aynı sırayla soruluyor. Buna göre verilen cevaplar analiz ediliyor ve hangi ürünün ne kadar başarılı olduğu ortaya çıkıyor.

Test sonuçlarına göre en başarılı ürün, Google Home. 5000’in sorunun %69’una cevap verebiliyor. Cevapladığı sorularda doğru cevap oranı ise %91.

Ardından Microsoft’un Cortana servisi geliyor. Cortana soruların %56’sını anlayıp cevap verebilirken, cevapların da %82’si doğru. Microsoft henüz akıllı ev asistanı tanıtmadı ama Cortana ile çalışan bir ürünün eli kulağında.

Apple ise üçüncü sırada yer alıyor. Siri ile yapılan testte soruların %21’ine cevap alınabilirken, bu cevapların da sadece %62’si doğru. HomePod’un da Siri sistemiyle çalıştığını düşünecek olursak, Apple kullanıcıların HomePod’da aradıkları cevapları bulmalarının biraz zaman alacağı anlaşılıyor.

Testte son sırayı ise Amazon Echo alıyor. Alexa’ya yöneltilen soruların sadece %21’i cevap buluyor. Bu cevapların içinde doğru olanların oranı ise %87.

Bakalım bu test sonuçlarıyla beraber Apple, yapay zeka yarışında üçüncü olan Siri ve HomePod’u 349 dolarlık rekor fiyatla nasıl satacak? Zira rakiplerinden Google akıllı ev asistanı için 129 dolar istiyor. Amazon Echo ise 179 dolar…

Bugün doğan bebekler otomobil kullanmayı öğrenmeyecek

1

Sigorta sektörü, büyük bir paradigma değişimine hazırlanıyor. Otonom araç teknolojilerinin 15 seneye kadar hayatımıza çok yoğun olarak gireceğini hesaplayan sigorta şirketleri, sürücüleri sigortalamanın son bulacağını bunun yerine, otomobil üreticileri ile kurumsal sigorta anlaşmaları imzalayacaklarını düşünüyorlar.

Fransız sigortacılık devi AXA’nın yöneticilerine göre, bugün doğan çocuklar ehliyet kurslarına yazılacak yaşa gelene kadar insan sürücülerin trafikten yasaklanması bile gündeme gelebilecek. Otonom sürüşe sahip araçların yoğunlaşması ile trafikte giderek daha az insan sürücü görüleceğinin altını çizen sigortacılar, eninde sonunda sigorta acentelerinin de yok olacağını düşünüyorlar. Yani özellikle trafik alanında uzmanlaşmış bir sigorta acenteliği, geleceği çok da parlak bir kariyer sayılmaz. 

Trafik kazaları %80 oranında azalacak

ABD hükumeti, 2035 yılına gelindiğinde, otonom araçlar nedeniyle trafik kazalarının %80 oranında azalacağını öngörüyor. Öyle ki, şu anda bile yapay zekaya ve gerekli sensörlere sahip Tesla otomobilleri, iki üç araç ötede, sürücünün gözle göremeyeceği bir pozisyonda seyreden araçların dahi ani bir harekete başladığı anı tespit ederek kaza yapacağını henüz kaza oluşmadan tespit edip alarm veriyor ve aracı durdurarak önünde oluşacak kazaya bulaşmamayı başarabiliyor. Yapay zeka kontrolündeki araçların kazaları önlemesi de sigorta ücretlerinde büyük bir düşüş anlamına geliyor. Ayrıca, kaza yapan direksiyonsuz ve yapay zeka kontrolündeki bir otomobilin sorumluluğu, otomobili geliştiren üreticide olacağı için, her türlü sigorta işleminin de üreticiler tarafından sağlanacağı kabul ediliyor.

Ancak direksiyonsuz, yani sürücünün doğrudan müdahalesine izin vermeyen otomobillerin ortaya çıkmasına kadar, sigorta şirketleri iki farklı sigorta çeşidi sunacak. Birinci modelde, aracın otonom olarak hareket ettiği anlardaki kazalarda, sigortacılar üreticilerle poliçe imzalayacak. İkinci modelde ise aracın kontrolü insan sürücünün elindeyken oluşan kaza için, klasik trafik sigortaları hazırlanacak ve sürücüler kendi bütçelerinden bu sigortaları karşılayacaklar.

Milyarderler paraya nasıl bakıyor?

0

ABD’de bir gün milyarder olma hayali ile her gün yeni startuplar kuruluyor. Ancak bu girişimlerin çok azı milyar dolar seviyesine ulaşabiliyor. Milyar dolarlara ulaşabilen iş adamları ise dünya çapında ün ve şöhrete de erişiyorlar. Peki dolar milyarderlerinin paraya bakış açısı nedir? İşte dünyanın ünlü milyarderlerinden bazılarının, farklı zamanlarda, farklı röportajlarda, para hakkında dile getirdikleri ilginç yorumları.

Mark Zuckerberg / Facebook’un kurucusu

“Amacım asla bir şirket yaratmak değildi ancak birçok insan bunu yanlış yorumluyor; sanki parayı ya da kar etmeyi umursamıyormuşum gibi düşünülüyor. Aslında sadece bir şirket kurmak benim için bir şey ifade etmiyor. Benim hedefim, dünyada gerçekten büyük değişim yaratacak bir yapı inşaa etmekti.”

Evan Spiegel / Snapchat’in kurucusu

“Dünyada böyle bir iş kurabilen çok az insan var ve bunu satmak sadece kısa vadeli bir kazanç sağlayacaktır, bu da benim ilgimi çekmiyor.” (Şirketini neden Facebook’a satmadığı sorusunun cevabı olarak…)

Larry Page / Google’ın kurucusu

“Eğer derdimiz para olsaydı, şirketi yıllar önce satmış ve kendimizi plajlara atmış olurduk.”

Jeff Bezos / Amazon’un kurucusu

“Tüm diğer kısıtlamalar gibi tutumluluk da insanı innovasyona yönlendirir. Dar bir kutudan çıkmanın tek yolu kendinize bir çıkı yolu geliştirmektir.”

Sergey Brin / Google’ın kurucusu

Her zaman paranın mutluluk getirmediğini söylerler. Bense zihnimin bir köşesinde hep paranın birazcık da olsa mutluluk sağlayacağına inandım ama sonunda gördüm ki, gerçekten de mutluluk getirmiyormuş.

Jack Ma / Alibaba’nın kurucusu

Bugün para kazanmak çok basit bit iş, ancak topluma karşı sorumluyken ve dünyayı daha iyi bir yer yapma hedefiyle büyük paralar kazanmak son derece zor bir iş.

 

Uber Londra’daki terör saldırısını fırsata mı çevirdi?

0

ABD’de Uber’in CEO’sunun Trump’a destek vermesi nedeniyle büyük kullanıcı kaybına uğrayan uygulama şimdi terör saldırı sonrasındaki tavrı nedeniyle İngiltere ve Avrupa’da da halk desteğini kaybedebilir.

Londra’da Cumartesi gecesi yaşanan ve 7 kişinin ölümü, onlarca kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan terör saldırı sırasında, evlerine gitmek için Uber’den araç talep eden kişilere normal fiyatın 2.1 katı acil durum fiyatı teklif edildiği ortaya çıktı.

Fiyat teklifinin ekran görüntülerini sosyal medyada paylaşan kullanıcılar Uber’i eleştiri yağmuruna tutarken, Uber yöneticileri ise o akşam saldırı bölgesinden araç çağıran kişileri bölgeden uzaklaştırmak için para alınmadığını iddia ediyorlar.

Uber yönetimi halkı bedava taşıdıklarını iddia ediyor

Uber’in Londra yöneticisi Tom Elvidge, uygulamanın fiyatlandırmayı talebe göre otomatik olarak belirlediğini ancak kendilerinin saldırı haberlerinin duyulması ile dinamik fiyatlandırma özelliğini devre dışı bıraktığını savunarak, pek çok Uber şoförünün ise saldırı bölgesindeki panik halindeki insanları ücret almadan evlerine bıraktığının altını çizdi.

Ancak bu açıklamalara rağmen Londra halkı şimdi Uber’i fiyatlandırma konusunda çok geç harekete geçmekle suçluyor ve bazı Uber kullanıcıları şoförlerin kendilerinden yüksek ücreti aldıklarını dile getiriyorlar. 

Apple ve Amazon Toshiba işlemcileri için birleşiyor

1

Toshiba’nın işlemci bölümünü satın almak için teklif verecek olan Foxconn, Apple ve Amazon’un da ona katılarak konsorsiyum oluşturduklarını bildirdi. Japonya borsası Nikkei’ye açıklama yapan Foxconn, Apple ve Amazon’un Toshiba’nın işlemci bölümü konusundak planları hakkında bilgi vermedi. Dolayısıyla iki teknoloji devinin Toshiba’yı kendi işlemcilerini geliştirmek için mi kullanacakları yoksa sadece Foxconn’un işlemci faliyetlerine finansal olarak ortak mı olacakları bilinmiyor.

Ancak, Tayvanlı Foxconn, iPhone’lar da dahil olmak üzere, çok sayıda markanın telefon ve tabletlerini taşeron olarak üretmesiyle tanınıyor. Bir işlemci fabrikasına sahip olarak büyük avantaj elde edecek olan Foxconn ayrıca son dönemlerde öne çıkardığı kendi markası ile üretilecek telefonlarda da Toshiba’nın fabrikasında üretilen işlemcileri kullanabilecek.

Güneş enerjisi geldi, nükleer santraller iflas etti

Toshiba şu anda dünyanın ikinci büyük NAND işlemcisi üreticisi konumunda. Milyarlarca dolarlık hacme sahip bu iş kolunu satma nedeni ise ABD’de Westinghouse markası ile yürüttüğü nükleer santral işletmelerinin milyalarlarca dolara ulaşan zararla iflas etmesi.

Öte yandan Toshiba’nın 18 milyar dolar değer biçilen işlemci ünitesinin Foxconn’a satılıp satılmayacağı garanti değil. Japon hükumeti, açık artırmanın sonucuna göre satışı iptal edebileceklerini açıkça beyan etmiş durumda. Japonya’nın Toshiba’ya ait olan işlemci teknolojilerinin Çin’in eline geçmesini istemediği biliniyor. Dolayısıyla Çin ile çok yakın bağları olan Foxconn’un işi çok zor. Arkasına Apple ve Amazon’u alması da sonucu değiştirmeyebilir.

Toyota Olimpiyat ateşini uçan otomobille yakacak

0

Japon otomotiv devi Toyota, kısa süre önce yatırım yaptığı ve uçan otomobil geliştirmeye odaklanmış “Cartivator” isimli startup sayesinde, 2020’deki Tokyo Olimpiyat Oyunları’nın açılışında Olimpiyat ateşini uçan otomobille yakmayı planlıyor.

Cartivator 2014 yılında, aralarında eski Toyota çalışanlarının da bulunduğu 30 mühendis tarafından kurulmuş bir şirket. Şirketin geliştirdiği SkyDrive isimli uçan mini otomobil konsepti Japonya’da ilgi görünce, Toyota’dan yatırım almayı başardı.

Şirketin yöneticisi, Toyota’nın istediği uçan otomobil konseptinin henüz çok erken aşamada olduğunu ve geliştirme çalışmalarının devam ettiğinin altını çiziyor. Ancak şirketin Olimpiyat Oyunları için özel bir uçan otomobil geliştirdiğini inkar etmiyor.

Olimpiyat’ların başlangıç şovunda uçan insan şovu ilk defa 1984 Los Angles Olimpiyat Oyunları sırasında kullanıldı. Stadyuma giren “Jet Pack” kullanan bir pilot, havada süzülüp şovunu yaptıktan sonra stadyumdan ayrılmıştı. Toyota eğer uçan otomobil konseptini 2020’ye yetiştirebilecek olursa, Tokyo Olimpiyatları’nın açılışı da 1984 LA Olimpiyat Oyunları’nın açılışı kadar unutulmaz olacağı gibi, Toyota için de dünya çapında eşsiz bir reklam ve prestij imkanı oluşacak.

Cartivator’un yöneticileri, tam anlamıyla çalışan konsept aracın 2018’de hazır olacağını ve 2020’ye kadar geçecek sürede aracı geliştirmeye devam edeceklerinin altını çiziyorlar.

İngiltere Başbakanı interneti kontrol altına almaya kararlı

0

3 Haziran gecesinde İngiltere’de yaşanan terör olayları sonrasında bugün İngiltere’de Başbakanlık ofisi önünde basına açıklama yapan Theresa May, teröristlerin siber dünyada saklanarak planlar yapmalarının önüne geçmek zorunda olduklarının altını çizdi ve tüm dünyanın yeni internet regülasyonları üzerinde anlaşması için hazırlık yaptıklarını vurguladı.

7 kişinin öldüğü ve onlarca kişinin yaralandığı bıçaklı terör saldırısının ertesinde yapılan bu açıklama, İngiliz Hükumeti’nin WhatsApp benzeri şifreli internet uygulamalarının daha sıkı kontrol edilmesi için bir hafta önce yaptığı açıklamayı hatırlattı.

Theresa May, Facebook, Google, Apple, WhatsApp gibi şirketlerin, İngiliz hükumeti ile işbirliği yaparak tüm gizli mesajlaşmaları devletin güvenlik kurumlarına açmak zorunda olduklarını açıklamış ve bu konuda bir yasa hazırladıklarını belirtmişti.

Terör saldırısının ardından şimdi İngiliz hükumetinin internet ve teknoloji şirketlerini güvenlik güçleriyle işbirliği yapmaları için sert yasalarla sıkıştıracakları düşünülüyor.

Walmart çalışanlarını sanal gerçeklikte eğitecek

0

ABD’nin ünlü süpermarketler zinciri Walmart, sayıları 2.5 milyona y çalışanlarını eğitmek için sanal gerçeklik teknolojisini kullanacak.

ABD’deki çeşitli bölgelerde yer alan 200 eğitim merkezini sanal gerçeklik gözlükleri ile donatan Walmart, Oculus Rift ve HTC Vive gözlükleri sayesinde, milyonlarca çalışanına hızlı şekilde eğitim vermeyi umut ediyor.

Walmart’ın planlarına göre ilk aşamada 150 bin çalışan sanal gerçeklikte eğitim alacak. Bu simülasyonlarda, hangi durumlara nasıl tepki vermesi gerektiğini öğrenecek çalışanların eğitimi hızla tamamlanacak. Gözlüklerde uygulanacak eğitimler, 30 saniye ile 5 dakika arasında değişen sanal videolar içerecek. Videolarda ise müşteri problemlerinde lojistiğe, yönetimden, Kara Cuma akınına kadar pek çok konuda simülasyonlar yer alacak. 

Her mağazaya bir sanal gerçeklik odası

Walmart’ın eğitim simülasyonlarını ise bir sanal gerçeklik startup’ı olan STRIVR yönetecek. STRIVR geçtiğimiz yıl 5 milyon dolarlık yatırım alarak faaliyetlerine devam eden bir şirket. Walmart’ın STRIVR ile yaptığı 150 bin kişilik deneme başarılı olursa, şirket bu sanal gerçeklik platformlarının ABD’deki 5000 mağazasına yerleştirecek. Böylece sayıları 200’ü bulan eğitim merkezlerine ihtiyaç ortadan kalkacak ve yeni işe giren çalışanlar, mağazaların yönetim katında oluşturulan bir sanal gerçeklik odasında, bir iki saat içinde tüm eğitimlerini tamamlamış olacak.

Microsoft, Bing’i kullananlara ödeme yapacak

1

Google’ın arama motoru konusundaki liderliği o kadar kuvvetli ki, kullanıcıların Google’dan başka bir arama motorunu kullanmaya yanaşmaması rakiplerini artık radikal kararlar almaya zorluyor.

Kendi arama motoru Bing’i ne yaptıysa Google’ın arama motoruna yaklaştıramayan Microsoft şimdi Bing kullananlara ödül verecek bir kampanyayı başlatmak üzere.

Oyun gibi kampanya

Şirketten sızan bilgilere göre Microsoft, Bing kullanan veya Microsoft Store üzerinden alışveriş yapan kullanıcılarına belli boyutlarda ödül puanları verecek. Bu puanlar ise daha sonra alışverişlerde kullanılabilecek. Puanlar ise belli bir level ile kazanılacak. Günlük arama sayısına göre kullanılacar level atlayacak. Level 1 kullanıcılar Bing ile arama yaptıkları her gün için 10 puan kazanacaklar. Level 2 kullanıcılar ise 50 puan alacaklar. Arama sayıları ise hergün yeniden sıfırlanacak.

Arama motoru alanında Google’ın pazar payı %86 seviyesinde. Bing ise %10 pazar payına sahip. Ödül programıyla beraber Bing payını ne kadar artırabilecek, ön görmek kolay değil ancak bu kampanyanın bile Google ile Bing arasındaki büyük farkı kapatamama ihtimali bulunuyor.

Çin, WeChat’e yöneliyor

İnternette satışın sürekli arttığı Çin’de büyük lüks tüketim markaları, kısa süre öncesine değin zorlu bir seçim karşısındaydı. Daha çok satış yapabilmek için Çin platformlarını kullanmak durumunda kalıyorlar ama o zaman da imaj kontrolünü ve müşterilerine ilişkin deneyimlerini kaybediyorlardı.  

Bu markalar, birkaç aydır, bu alanda yeni bir enstrümana sahip: WeChat. WeChat Çin’de 900 milyondan fazla kullanıcısı bulunan bir sosyal medya. WeChat, aplikasyonla bütünleşebilen küçük programlar, basit web siteleri oluşturabilme olanağı sağlıyor. Bu yolla büyük lüks markalar satışta önemli başarı kazanmaya başladılar.

3646 Avro’luk çanta bir günde tükendi


Örneğin geçen yaz Dior WeChat bünyesinde sınırlı üretimli bir çanta modelini satışa çıkardı. 28.000 yuanlık (3.646 avro) yüksek fiyata rağmen ürün bir günde tükendi. Bu alanda Dior tek marka değil. Burberry, Louis Vuitton, Givenchy, Longchamp gibi markalar da WeChat’e yöneldiler.

Başlangıçta bir tür reklamdan ibaret olan iletiler şimdi kapsam kazandı. Aplikasyon aracılığıyla örneğin bir marka çantayı internette alıp parasını ödeyip faturaların da elde edilmesi mümkün.

Çin firması Alibaba’nın dijital portföyü olan Alipay, mobil ödeme piyasasındaki payının 2009’da yüzde 80’den 2016’da yüzde 54’e düşmesine tanık oldu. Bu sektörde Alipay’ın dışındaki alanı şimdi çoğunlukla WeChat kapmış bulunuyor.

İklim değişikliği yine gündemde

1
ABD Başkanı Donald Trump, ülkesini İklim değişikliğine ilişkin Paris Anlaşması’ndan çıkarmak için yanlış ve aldatıcı gerekçeler kullandı.  Karbon salınım miktarları bu ters argümanlardan birisi. AB Komisyonu’nun verilerine göre Çin, yılda 10,64 milyar ton gaz ile en yüksek hacimde karbondioksit üretiyor. Aynı türden üretim ABD için 5,17 milyar ton, Hindistan için 2,45 milyar ton. Bu ise toplam miktarın nüfusa bölünmesiyle bulunuyor. Buna göre de, ABD kişi başına 16, 07 tonla kirletici ülkelerin başında geliyor. Çin’in 7,73 ton, AB ülkelerinin ortalama 6,87 ton, Hindistan’ın ise 1,87 ton yıllık salınımı var. Bir başka deyişle, dünya havasını kirleten ve ısınmaya neden olan gazlardan bir ABD yurttaşı, bir Çin yurttaşına veya bir Avrupalıya göre iki kattan fazla üretiyor; bir Hindistan yurttaşından 9 kat fazla gaz salınımı yaratıyor.

Çin 2013’ten bu yana fosil enerji kullanımını azaltıyor

Öte yandan Trump, COP21 Anlaşması uyarınca, kömür üretiminin yalnızca ABD’de yasaklandığını, Çin’in üretime devam edeceğini ileri sürüyor.    Nitekim Çin, 2017 itibariyle, 100’den fazla kömürle çalışan enerji tesisinin yapımından vazgeçtiğini ilan etmiştir. Sera etkili gaz üreten bu türden fosil enerji kullanımının, Çin’de 2013’ten beri azalmakta olduğu bilinmektedir.

ABD vize vermek için sosyal medya hesaplarını kontrol edecek

0

İşi ABD’ye düşenler için vize almak giderek güçleşiyor. Trump yönetiminin yeni hazırladığı vize yönetimi taslağına göre elçilikler vize başvurusunda bulunanlardan sosyal medya hesaplarının bilgisini isteyebilecek.

Sosyal medyada 5 yıl geriye yönelik araştırma yapacak olan vize kurulları, başvuran kişinin sosyal medyada ABD aleyhine paylaşımlarının olmaması veya ulusal güvenliğe risk oluşturacak bir profile sahip olmaması şartıyla vize verecek.

Başvuruların%0.5’i sosyal medyadan sorgulanacak

ABD yönetimi, bu yeni güvenlik sorgulamasının, vize başvurularının yüzde 0.5’ine uygulanmasını beklendiğini, elçiliklerin her vize başvurusu için sosyal medya sorgusu yapmak zorunda olmadığını da vurguladı. Yani, elçilikler gerekli gördüğü, şüphe duyduğu kişilerden sosyal medya hesaplarının bilgilerini isteyecek.

Sosyal medya sorgusuna cevap vermek gönüllülük esasına tabi olacak ancak elbette sosyal medya hesaplarına dair sorguyu kabul etmeyen kişilerin vize alması imkansızlaşacak. 

Özellikle siyasi konularda alevli sosyal medya tartışmalarına katılan gençlerin/öğrencilerin bu sorgulardan olumsuz etkileneceği ve öğrenim görmek için ABD’ye gitmek istediklerinde red cevabı alabileceklerinin de altı çiziliyor.

 

Google’a 9 milyar dolar ceza geliyor

1

Avrupa Birliği’nin 7 yıldır devam eden Google soruşturmasında sona gelindi. Komisyon’dan sızan bilgilere göre AB, Ağustos’taki yaz tatilinden önce Google’a 9 milyar dolarlık cezayı tebliğ edecek.

Avrupa Komisyonu tarafından 7 yıldır sürdürülen soruşturma, Google’ın arama sonuçlarını kendi mağazalarında satılan ürünleri ön plana çıkartacak şekilde dizayn ettiği suçlaması üzerine açılmıştı. Yine sızan bilgilere göre, bu soruşturmaya dayanak olan şikayetler arasında ABD’li şirketlerin de yer aldığı ortaya çıktı.

Yıllık gelirinin %10’u

AB yasalarına göre, yasaları ihlal eden şirketlere, son yıllık kazancının %10’u kadar ceza kesiliyor. Bu da Google’ın 9 milyar dolar ceza ödemesi anlamına geliyor.

Öte yandan Google’ın aynı cezayı yeniden yeniden ödememesi için arama sonuçlarını rakiplerine de eşit davranacak şekilde yeniden dizayn etmesi gerekecek. Ancak AB’nin bu düzenlemeyi nasıl ölçeceği konusu bir muamma.

Snap’in Spectacles gözlükleri Avrupa’ya ulaştı

Facebook’un kabusu haline dönüşen sosyal medya uygulaması Snapchat’in geliştirdiği kameralı gözlükler, Spectacles ABD’den sonra şimdi Avrupa’da da satışa çıkıyor.

Özel otomatlar üzerinden satışı yapılan Spectacles’i edinmek isteyen kullanıcıların, yeri sürekli değişen otomatları web sitesi üzerinden takip ederek, o gün nerede durduğunu bulmaları gerekiyor. Snapchat Avrupa’da da benzer bir yöntemle satış yapacaklarını ve otomatları dikkatle seçilen birkaç turistik merkeze konumlandıracaklarını vurguluyorlar.

Ancak gözlüklerin Avrupa’da satış rekoru kırması beklenmiyor. Sürekli zarar eden Snap’in, gözlüklerden kazandığı parayla zararını kapatması da mümkün görünmüyor. ABD’de toplam 150 milyon dolarlık satış yapan Spectacles’in karı ise 8 milyon dolar. Satılan toplam gözlük sayısı ise 61 bin adet. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, Apple her saat 35 bin iPhone satıyor.

Yine de gözlüklerin Avrupa’ya açılması, büyüme konusunda çok çekimser olan Snap yönetimi için cesur bir karar olarak kabul ediliyor. Spectacles Avrupa’lı gençler arasında büyük ilgi görecek olursa, Evan Spiegel’in Avrupa’ya daha fazla yatırım yapacağı düşünülüyor.

Avrupalılar bedava internete hazırlanıyor

1

Avrupa Komisyonu, “insan hakkı” olarak tanımladığı internetin, sosyal alanlarda ücretsiz olması için Avrupa Birliği’ne tavsiye kararında bulunmaya hazırlanıyor.

Tasarıya göre, Avrupa ülkelerinde sosyal alanlarda, parklarda, avm’lerde, hava limanlarında ve benzeri yerlerde, herkese açık, ücretsiz WiFi bağlantısı sağlanacak.

2017’de başlayacak

WiFi4EU ismini alacak bu ücretsiz kablosuz bağlantılar, hem Avrupa vatandaşlarının hem de turistlerin kullanımına açık olacak. Avrupa Birliği’nin bu hizmeti sunmak için 2017-2019 yılları arasında ayıracağı bütçe ise 120 milyon Euro olacak.

Komisyonun yasayı teklif etmesinden sonra Avrupa Parlamentosu’nun yasayı kabul etmesi bekleniyor. Böylece hastanelerde, okullarda, parklarda, kamu dairelerinde, şehir merkezindeki meydanlarda, plajlarda Avrupalılar artık ücretsiz ve geniş bant internetin keyfini çıkartabilecek.

SendPulse artık Türkiye’de

Merkezi New York’ta bulunan ve ABD, Rusya, Ukrayna, ve Brezilya’da ofisleri olan yapay zeka destekli e-posta pazarlama servis sağlayıcısı olan SendPulse, MailTo’yu bünyesine katarak Türkiye’de de yerel destek ekibi ve yerel dil desteği vermeye başladı.

SendPulse patentli yapay zeka teknolojisi ile firmaların otomatik olarak e-posta açılma oranlarını en üst düzeye çıkarmasına yardımcı olurken ortalama açılma oran artışı, kullanıcı geçmişi, kayıtlarının sayısına ve müşterinin sektörüne bağlı olarak yüzde 50 ve bazen de daha fazla yapmasına olanak sağlıyor.

SendPulse CEO’su Constantine Rozenshtraus, “Türkiye, SendPulse için kilit pazar. Rusya, Brezilya ve Türkiye gibi hızla büyüyen piyasalar üzerinde yoğunlaşıyoruz ve yakında Meksika ve Çin’e girmeyi planlıyoruz.

MailTo, SendPulse bünyesine dahil oldu

Bu tür pazarlar üzerinde çalışmak konusunda derin bir bilgiye sahibiz ve Türkiye’de de diğer ülkelerde olduğu gibi hızlı bir şekilde bilinen bir firma olacağımız inancına sahibiz. Bugün İstanbul’da bir ofisimizin olmasından ve yerel müşterilerin e-posta pazarlama kampanyaları için hizmet vereceğimizden dolayı çok mutluyum” diye belirtti.

Mailto‘nun Pazarlama Müdürü Abdullah Karakullukçu, “SendPulse‘a katıldığımız için çok heyecanlıyız. Ülkemize uluslarası tecrübesi olan bir e-posta pazarlama şirketi ile destek vereceğimiz için mutluyuz. Bu platformda çeşitli testler tamamlandıktan ve e-ticaret müşterileri için iyi sonuçlar gördükten sonra, dönüşüm sayısında önemli artış elde ettik ” diye ekliyor.

SendPulse Türkiye şu anda İstanbul’da, telefonla, canlı sohbet ve e-posta da dahil olmak üzere Türkçe dilinde yerel destek verirken, tüm yerel ödeme türlerini de kabul ediyor.

 

Otonom sürüş teknolojisi yılda 7 trilyon dolar kazandıracak

0

Dev otomobil üreticileri ilk robot otomobili herkesten önce piyasaya sürmek için büyük bir yarış halindeyken, bu alanda önemli yatırımları olan ve 15 milyar dolar verip satın aldığı Mobileye şirketi ile otonom araçların en önemli donanım tedarikçilerinden birine dönüşen Intel’in yayınladığı rapor önemli bulgular içeriyor.

Intel’in araştırmasına göre, otonom araçlar 2035 yılında, 800 milyar dolarlık bir ekonomi yaratacak. Bu rakam 2050 yılına ulaştığımızda ise yıllık 7 trilyon dolara yükselecek. Ayrıca otonom araçlar sayesinde 2035 ve 2045 arasındaki on yıl içinde 585 milyon insanın da hayatı kurtulacak. Otonom sürüş teknolojisinin güvenli sürüş özellikleri sayesinde azalacak olan trafik kazalarında hayatlarını kaybetmekten kurtulacak olan yarım milyar insan, son derece önemli bir rakam.

Yolcu Ekonomisi

Intel bu yeni ekonomiye “yolcu ekonomisi” ismini veriyor çünkü otonom araçlar sözkonusu olduğunda sadece aracı satmak değil, bu araçların yolcu taşıyarak kazandığı para da denkleme de giriyor. Çoğu otomobil üreticisinin de robot otomobillerden oluşan dev taksi filoları kurması ve bu iş modeli sayesinde, araç satmaktan daha fazla para kazanması bekleniyor.

Intel ise bu dev ekonomik faliyet içinde kendi pasta dilimini de almak konusunda kararlı. 15 milyar dolara Mobileye’ı satın alan Intel böylece otonom araçlara sensör üreten en güçlü şirket konumuna yükselmiş durumda. Intel’in 2017’de otonom sürüş konusunda 250 milyon dolar seviyesinde yatırım yapması bekleniyor. Şirket ayrıca BMW’nin otonom sürüş programının da ortağı. BMW, Intel ile beraber geliştirdikleri ilk akıllı otomobilini, 2017’nin sonuna doğru yollara çıkarmaya hazırlanıyor.

Hava yolu şirketleri yüz tanıma teknolojisine hazırlanıyor

Uçuş güvenliği konusu tüm dünyanın çözüm aradığı bir meseleye dönüşmeye başladı. Uçağa binen kişinin, check-in yaptıran kişiyle aynı kişi olması da bu problemin bir parçası. Hava limanlarında check-in noktalarında daha sıkı bir güvenlik kontrolü uygulanırken, uçağa biniş kapısındaki kontroller aceleye gelen bir kimlik kontrolünden ötesine geçemeyebiliyor.

Üstelik biniş kapısı önündeki bilet ve kimlik kontrolleri yolcuların rahatsız edici bir sırayla karşılaşmasına da neden oluyor. Hava yolu şirketleri şimdi bunun önüne geçebilmek için uçağa biniş kapılarına yüz tanıma sistemleri yerleştirme planları yapıyor.

Yüzünü göster kapıdan geç

ABD’deki JetBlue hava yolu, kapıya yerleştirdiği tarayıcılar sayesinde, uçağa binecek olan yolcuyu yüzünden tanıyarak, hiçbir belge veya kimlik göstermeden kapıdan geçmesine izin verecek.

İlk defa Temmuz ayında Boston’dan Aruba’ya gerçekleşecek seferlerde kullanılmaya başlayacak olan yeni sistemler kullanıcı check-in sırasında ayrıca yüzünü de sisteme taratmış olacak. Böylece kapıda sıra beklemeden hava limanından çıkıp uçağa binebilecek.

ABD’deki başka hava yolu şirketlerinin de benzer uygulamaları hayata geçirmek için gün saydığının altını çizmek gerekiyor. Dolayısıyla, kısa süre sonra tüm dünyada standart haline dönüşebilecek bu uygulamayla, uçakla seyahat için yüz taraması yaptırmak gerekebilecek. Öte yandan konu sivil toplum örgütlerinin tepkisini çekebilir çünkü bu yüz tarama bilgileri istihbarat ve güvenlik birimleriyle paylaşıldığında, uçağa binmek için yüz kaydını hava yolu şirketine vermiş bir insanı, gittiği veya yaşadığı şehirdeki akıllı güvenlik kameraları sayesinde takip etmek ve her an nerede olduğunu bulmak da son derece kolaylaşacak.