E-ticaret işine girmeden önce bir avukata danışın
Önceki gün İstanbul MEF Üniversitesi’nde gerçekleştirilen, E-Ticaret ve İnternet Hukuku Derneği ve MEF Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen etkinlikte konuşulanları TechInside sayfalarında sizlerle paylaşmıştık.
Etkinlik sonrası sohbet etme fırsatı bulduğumuz Avukat Gökhan Uğur Bağcı, özellikle e-ticaret gibi hukuki yönü önem taşıyan projelere başlamadan önce mutlaka bir avukatla görüşmek gerektiğini hatırlatıyor. Türk insanının işe başlamadan önce avukata danışmak gibi bir alışkanlığının olmadığını da itiraf eden Bağcı, sadece maddi sıkıntı yaşayan girişimcilerin değil, dev şirketlerin dahi işin hukuki boyutlarını araştırmadan işe girdiğini anlatıyor.
Amazon Web Services 50 milyar dolarlık ortak buldu
IoT devrimi beraberinde bulut servislerinin yoğun kullanımını da getiriyor. Dolayısıyla, akıllı evler, akıllı minik cihazları girdikçe bulut servislerine olan ihtiyaç da katlanarak büyüyor. Microsoft bu ihtiyaca cevap vermek için bulut servisi Azure için Azure IoT servisini duyurmuştu. Ancak Microsoft bu alanda rakipsiz değil.
Elektronik ticaret devi Amazon’un bulut servisi sunan şiketi Amazon Web Services de IoT devrimi için bulut hizmetleri sunuyor. Amazon şimdi bu yolculukta kendine çok önemli bir iş ortağı bluldu.
Amazon Web Services bugüne kadar Netflix, Capital One benzeri büyük müşterilere hizmet vererek gücünü kanıtlamıştı ancak şimdi çok daha büyük bir müşteriye hizmet vermek için hazırlanıyor. 50 milyar dolar değeri ile çok önemli bir bulut yazılım şirketi olan Salesforce, Amazon Web Services ile iş ortaklığı konusunda anlaşmaya vardı.
Böylece Salesforce, geliştirdiği çözümlerde bulut servisi olarak Amazon Web Services’i kullanacak. Salesforce özellikle kendi IoT Cloud servisini Amazon Web Services üzerinden kullancak. Bu servis, Salesforce ekosistemi içindeki tüm IoT cihazlarının iletişim, veri alışverişi, analizi ve depolama ihtiyaçlarına cevap veriyor. Salesforce’un IoT Cloud servisi aslında büyük oranda şirketin kendi bünyesindeki sunucuları üzerinde çalışıyor. Ancak AWS ile yapılan ortaklık artık daha büyük bir kapasiteye ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor.
Pazar büyüyor, rekabet artıyor
Salesforce’un AWS ile çalışmaya başlaması Amazon için büyük bir prestij anlamına da geliyor. Pek çok büyük teknoloji firması şu sıralar bulut servisi için firma arayışı içinde. 2016’da 10 milyar dolar gelir bekleyen ve sonraki yıllarda da gelirini katlayarak büyütmeyi hedefleyen Uber de servislerini bulut üzerine taşımak istiyor ve bunun içinde Google, Microsoft ve Amazon ile görüşüyor. Amazon Web Service, şu anda Amazon holdingi içindeki en karlı şirket durumunda. Geçen yıl 2,6 milyar dolar kazanan şirketin giderleri ise sadece 600 milyon dolar. Yani şirket 600 milyon dolar harcayarak 2 milyar dolar kar elde etmiş durumda. Deutsche Bank’ın yaptığı analize göreyse, AWS’nin yakın gelecekte 160 milyar dolarlık bir şirkete dönüşebileceği düşünülüyor.Kickstarter bağışlarıyla kendine ev yaptı
Kickstarter veya benzeri topluluk fonlama servislerinde, bağışçıların paralarını topladıktan sonra ortadan kaybolanların sayısı artmaya başladıkça bu servislere yönelik şüpheler de hızla yükseliyor.
Kickstarter, kendi sitesinde yayınlanan projelerin güvenilirliğini arttırmak adına bir dizi önlem aldı. Örneğin, video oyunu veya yazılım geliştirmek için fon toplamak isteyen yazılımcıların artık çalışan bir demoyu sunması gerekiyor. Böylece bağışçılar karşılarında bu işi yapabilecek yeteneklere sahip gerçek bir geliştirici grubu olduğuna ikna olarak daha rahat bağış yapabiliyor.
Öte yandan, Kickstarter bir yandan da geçmişte fon toplamış ancak sonuçlanmamış projelerin arkasından gidip soruşturma yapmaya devam ediyor. Avuç içi akıllı drone’lar için toplanan büyük miktarda bağışın ardından bu projenin yetersiz ön çalışma nedeniyle batmış olduğunu tespit eden Kickstarter şimdi de 2014’te 100 dolarlık 3D yazıcı ve tarayıcı projesiyle 650 bin dolar bağış toplayan ancak daha sonra projeyi iptal eden girişimcinin peşine düştü.
Kickstarter’ın soruşturması ise çok korkunç bir sonuca ulaştı. Projenin ortaklarından biri (David Boe) kendi payına düşen 350 bin doları alıp ortadan kaybolmuştu. Daha sonra ise kendine bir malikane inşa ettiği ortaya çıkmıştı. Diğer ortak (Rylan Grayston) projeyi geliştirmeye çalışsa da, kaçan ortağın götürdüğü para nedeniyle zor zamanlar yaşıyordu. Kaçan ortak ise, parayı taksitler halinde geri ödeme sözü verip ilk iki taksidi ödedikten sonra ödemelerden vazgeçmişti.

Savcı da şaşkın
Kickstarter’ın bulgularına göre, Graystone, Boe’nin parayı çalıp kendine dev bir ev inşaa ettirdiğini itiraf ettiği bir video da kayıt etmişti ve 2015’te bunu polise vererek şikayetçi olmuştu. Yine de hukuki olarak, Boe’nun başını ağrıtacak bir durum bulunmuyor çünkü bağışçılar para gönderirken, projenin başarısız olabileceğini de kabul etmiş oluyorlar. Grayston, ortağına dava açmak için başvurmuş olsa da savcının da henüz davayı açmak veya açmamak konusunda kararsız kaldığı da dikkat çeken detaylar arasında.Google IoT standartlarını oluşturuyor
Google tarafından satın alınan Nest termostatları, birçok açıdan ev otomasyonunda, yani akıllı ev segmentinde önemli bir ürün. ABD’de çok popüler olan Nest’in kaynak kodlarını paylaşmayı amaçlayan Google’ın Thread ağ protokolüne bugüne kadar 30 şirket dahil olarak bu protokol üzerinden IoT cihazları geliştirmeye başladılar. Ancak Thread protokolü tam anlamıyla bir açık kaynak kod sistemi değil, Google’ın izin verdiği ölçüde Nest’in yeteneklerine ve içeriğine ulaşma imkanı veren bir sistemdi.
Google şimdi, daha fazla katılımı sağlamak ve daha özgür bir geliştirme ortamı sağlamak için Thread protokolünü açık kaynak olarak tasarlayarak OpenThread protokolünü oluşturdu. Bu protokol ile dileyen herkes akıllı ev uygulamalarını kullanabilen bağlantılı cihazlar geliştirebilecekler. Google’ın asıl amacı ise OpenThread’ın piyasada kabul gören bir standarda dönüşmesi. Aynı Android’de olduğu gibi, üreticilerin protokolü benimseyip tüm ürünlerini bu protokole uyumlu geliştirmeleri.
Microsoft ve Apple da sırada
Arkasında Google desteği olduğu için OpenThread’ın IoT cihazlarını internete ve birbirlerine bağlamak isteyen geliştiriciler tarafından ilgi görmesi bekleniyor ancak IoT ve akıllı ev standartları üzerinde tek çalışan firma Google değil ve Apple ile Microsoft’un da bu konuda söyleyecek sözleri olacak. Microsoft halihazırda Azure platformunu IoT cihazları için standart iletişim ve depolama çözümü olarak pazarlamaya çalışıyor.Siber saldırılarda ısmarlama dönemi başladı
Ağ ve uç nokta güvenliği şirketi Sophos, siber suçluların saldırı yöntemlerini ve siber saldırı araçlarını bölgelere ve ülkelere göre özelleştirme eğiliminde olduklarını ortaya koyan araştırma sonuçlarını açıkladı. Araştırma, SophosLabs tarafından dünya geneline yayılmış milyonlarca uç nokta güvenlik çözümünden gelen bilgilerin analiziyle gerçekleştirildi.
Siber suçlular, daha fazla kurbanı ağlarına düşürmek için artık tuzak mesajlarını yerel dil, kültür, marka ve ödeme sistemleriyle uyumlu hale getirerek daha ikna edici bir yöntem izliyor. Fidye yazılımlarını (ransomware) içeren linklere tıklamayı özendirmek için hazırlanan mesajlar, bölgenin resmi kurumlarından gönderilmiş gibi logolarla süslenerek uygun bir dille hazırlanıyor. Yerel posta ofisinden, resmi vergi ve emniyet kurumlarından veya büyük şirketlerden gönderilmiş gibi görünen bu mesajlar, gönderilen paketin adrese teslim edilemediği, elektrik ve telefon faturalarının ödenmediği, ödenmemiş trafik cezası bulunduğu gibi merak uyandırıcı içeriklerle kişiyi zararlı yazılımların olduğu bağlantılara yönlendiriyor. SophosLabs’ın araştırması, bu tarz mesajlarda sıkça rastlanan gramer ve noktalama hatalarının giderek azaldığına ve dilin profesyonelleştiğine özellikle dikkat çekiyor.
Siber dolandırıcılık için kullanılan yöntemlerin giderek daha profesyonel bir hal alması, özellikle ev kullanıcılarını büyük risk altında bırakıyor. Sahte e-posta bildirimlerini gerçek olanlardan ayırmanın gün geçtikçe zorlaştığına dikkat çeken Sophos Kıdemli Güvenlik Danışmanı Chester Wisniewski, özellikle yaşadığınız bölgede insanları tuzağa düşürmek için uygulanan taktikler hakkında bilgi sahibi olmanın giderek daha fazla önem taşıdığının altını çiziyor.
Her bölgenin yazılımı farklı, Türkiye favoriler arasında
SophosLabs’ın araştırması, kullanılan fidye yazılımlarının niteliğinin de bölgelere göre değiştiğini ortaya koyuyor. CryptoWall fidye yazılımı daha çok ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya, Almanya ve Fransa’yı hedeflerken, TorrentLocker’in öncelikli hedefleri arasında İngiltere, İtayla, Avustralya ve İspanya yer alıyor. TeslaCrypt’in favorileri ise İngiltere, ABD, Kanada, Singapur ve Tayland. Sophos’un Ocak-Nisan ayları arasında ülke başına 1.000 uç nokta güvenlik ürünü üzerinden gelen verileri karşılaştırarak ortaya koyduğu Tehdide Maruz Kalma Oranı (Threat Exposure Rates – TER) analiz raporları da ilginç sonuçlar içeriyor. Örneğin batılı ekonomiler daha öncelikli hedefler olmalarına rağmen, TER oranları nispeten düşük. Fransa’da bu oran yüzde 5,2 iken Kanada’da yüzde 4,6, Avustralya’da yüzde 4,1, ABD’de yüzde 3 ve İngiltere’de sadece yüzde 2,8. Bununla birlikte Cezayir yüzde 30,7, Bolivya yüzde 20,3, Pakistan yüzde 19,9, Çin yüzde 18,5 ve Hindistan yüzde 16,9 ile en çok tehdide maruz kalan ülkeler arasında. Türkiye ise yüzde 9,9 ile ortalamanın üzerinde tehdide maruz kalan ülkelerden biri olarak öne çıkıyor.Mağaza hediye çekleri fidyecilerin yeni gözdesi
Yeni kullanılan tekniklerde para aklama yöntemlerinin bile yerelleştiğini ifade eden Wisniewski, kredi kartı gibi takibi kolay ödeme yöntemleri suçlular için risk teşkil ettiği için fidye taleplerinde farklı ödeme yöntemlerinin öne çıkmaya başladığını söylüyor. Wisniewski bunlar arasında çeşitli marketlerde para yerine geçen hediye çekleri başta olmak üzere pek çok alternatife rastlamaya başladıklarına dikkat çekiyor. Saldırı için belli ülkelerin hedef alınma eğiliminin de arttığına değinen Wisniewski, bunun olası sebeplerini şöyle açıklıyor: “Siber suçluların saldırılarını planlarken belli ülkeleri ve belli dillere ait klavye dizilimlerini es geçme eğiliminde olduklarını gözlemiyoruz. Belki de suçlular bu sayede daha kolay yakalanabileceklerini düşündükleri bölgelerde iş yapmaktan kaçınmayı tercih ediyorlar. Milliyetçi duygular nedeniyle kendilerini yakın hissettikleri ülkelerden uzak durmak, veya belli bölgeleri saldırı alanının dışında tutarak şüphelerin bu bölgelerde yoğunlaşmasına neden olma çabası da bunun sebepleri arasında olabilir.”Bankacılığa yönelik zararlı yazılımlar dev bir endüstriye dönüştü
Bankalara yönelik saldırılar da, siber suçluların amaçları için kullandıkları yazılımları farklı bölgeler için özelleştirdiklerini ortaya koyan bir tablo çiziyor. Türkiye distribütörlüğü Lidyum Bilişim tarafından gerçekleştirilen Sophos’un araştırmasında yer alan siber suçluların kullandığı Truva atlarının ve zararlı yazılımların farklı bölgelerde kullanımına dair veriler şöyle: • Brezilya için Brazilian banker Truva atı tercih ediliyor. Wisniewski’nin aktardığına göre özellikle Brezilya’daki bankaları hedefleyen yazılımları hazırlamak üzere dev bir yeraltı endüstrisi mevcut. • ABD ve Almanya’da Dridex popüler. • Trustezeb özellikle Almanca konuşulan ülkelerde daha yaygın. • Yebot’a Hong Kong ve Japonya’da daha fazla rastlanıyor. • En yaygın örneklerden Zbot, özellikle ABD, İngiltere, Kanada, Almanya, Avustralya, İtalya, İspanya ve Japonya’yı hedef alıyor.Girişimcilikte doğru ortağı bulmanın 3 altın kuralı
İş hayalinizi hayata geçirdiniz veya geçirmeyi umuyorsunuz. Peki, bu meşakkatli yolculukta yanınızda kimler olacak ya da kimse olmalı mı?
Bir işi kurmak da büyütmek de kolay değil. Pek çok işi gerçekleştirmek, farklı yetenek ve becerilere sahip insanların bir arada çalışmasını gerektiriyor. İstatistiklere göre en başarılı start-uplar 2-3 ortakla kurulanlar. Sadece stresi paylaşmak bile ortaklarınızın olması için önemli bir neden. İşte ortaklara neden ihtiyaç olunduğu konusunda ikna olmayanlar için fikirlerini değiştirebilecek nedenler!
1) Kendi zayıf ve güçlü yönlerinizi iyi tanımlayın ki sizi kimin tamamlayacağını bilin
Ortaklarınızla birlikte çalışırken doğal akış içinde uyumu yakalayın ve ortak bir hedefe kitlenin. Silikon Vadisi’ni kendinize örnek alıp, start uplarla ilgili her şeyi araştırarak öğrenebilirsiniz. Rollerinizi her bir ortağın güçlü yönlerine göre belirleyerek daha çok iş çıkarabilirsiniz. Birbirinizin fikirleri üzerine çalışarak herkesin diğerlerinden bir şeyler öğrenmesini sağlayabilirsiniz.2) Ekibinizin birlikte çalışma becerisini test edin, aranızda doğal bir uyum olduğundan emin olun
İyi bir ekip kurmanın birinci kuralı bu ekibin unsurlarını seçebileceğiniz geniş bir sosyal çevrenizin olması. Eğer iyi bir çevreye sahipseniz, iyi ve başarılı insanlarla çalışırsınız. Benim girişimcilik serüvenimde tanıştığım insanların büyük faydasını gördüm. Fakat sadece bu yeterli değil. Ekibinizle ya da ekibinize katacağınız yeni arkadaşınızla işe koyulmadan önce mutlaka, küçük de olsa, bir proje üzerinde çalışın.3) Toplantılara, konferanslara, etkinliklere katılın ve harika insanlara tanışarak networkünüzü inşa edin
Farkı yaratanın doğru ekip olduğuna inanın. Eğer başarılı bir takım kurmak istiyorsanız ilk işiniz doğru ortakları bulmak olmalı. Network çalışmalarınıza küçük işletme sahipleri ve girişimciler için her ay düzenlediğimiz ücretsiz eğitimlere katılarak başlayabilirsiniz.Uzay Üssü Değil “Otomobil Stüdyosu”
Hyundai’nin Güney Kore’de açmaya hazırlandığı, ülkenin en büyük otomobil merkezi Hyundai Motorstudio’yu dışarıdan gördüğünüzde farklı beklentiler aklınızda oluşabilir. Önümüzdeki yıl, ülkenin Goyang şehrinde hizmete açılması beklenen otomobil merkezi, markanın üreteceği yeni nesil modeller kadar kültürel faaliyetlere de ev sahipliği yaparak sosyal sorumluluk çalışmalarında etkin bir rol oynayacak.
“Hyundai Motor Company Başkan Yardımcısı Eui-Sun Chung, yeni kurulacak marka merkeziyle ilgili olarak “Hyundai Motorstudio, müşterilerimizin hayatını zenginleştirmeye bir ömür boyu ortak olmak için Hyundai Motor’un uzun vadeli vizyonunu ve hedeflerini temsil ediyor. Yeni tesislerimiz sayesinde müşterilerimizle daha fazla iletişim kuracağımıza inanıyorum. Sadece otomobil üretmek yetmez, bunun çok daha üstüne çıkmalıyız ve kendilerine benzersiz deneyimler sağlamalıyız” dedi.

Güney Kore’ye yolunuz düşerse uğrayın
Seul’e sadece 30 dakikalık mesafede bulunan Hyundai Motorstudio, gökyüzü temalı bina yapısıyla hemen dikkat çekiyor. Avusturyalı mimarlık firması DMAA tarafından tasarlanan merkezin ilk üç katı, bilim kurgu filmlerindeki uzay gemilerini andırıyor. Bu katların çevresi tamamen camdan oluşuyor. Yerden yukarı dokuz, bodruma doğru da dört katı bulunan binanın toplam 14 katı bulunuyor ve 16 bin metrekareden fazla alana yayılıyor. Otomobillerin gelişim süreçlerinde önemli rol oynayacak olan bu merkez aynı zamanda Hyundai markasının imajına da katkıda bulunarak müşterilerine ürettiği otomobilleri hakkında detaylı bilgiler verecek. Hyundai Motorstudio, özel sergiler, Hyundai marka kültürü, sanatsal aktiviteler, sürüş temalı deneyimler, servis merkezleri, yiyecek ve içecek imkanları ve özel mağazaları sunmayı planlıyor. Hyundai, başta Pekin olmak üzere dünyanın bir çok büyük şehirlerinde Hyundai Motorstudio’nun şubelerini kurarak müşterileri ile iletişimini genişletmeyi planlıyor.ABD Kongresi’nde Yahoo Mail yasaklandı
ABD hükumeti ve Başkan Obama, ABD’ye yönelik siber saldırılar konusunda rahatsızlıklarını sık sık dile getiriyorlardı. Çin Devlet Başkanı ile Obama’nın geçen yılki görüşmesinde en önemli konu başlığı siber saldırıların durdurulmasıydı ki, bu alanda kısmen bir başarı sağlandı. Ancak saldırıların tek kaynağı Çin değil ve ABD devlet kurumları hala siber saldırıların tehdidi altında.
Son olarak ABD’nin yasama birimlerinden ABD Kongresi, pishing saldırıları konusunda yeterince önlem almayan Yahoo Mail servisini, kurum içinde kullanıma kapadı. Böylece kongre üyeleri artık ofislerinde Yahoo Mail hesaplarını açamaz durumdalar.
Symantec’in raporuna göre, ransomware içeren pshing saldırılarının oranı 2015’teki tüm saldırıların %35’ini oluşturuyor. Kongre üyeleri de bu artan yoğunluktaki saldırılardan nasibini alıyor. Kongrenin IT departmanına göre, kongre üyelerinin tanıdığı isimlerden gelen ve zekice belirlenmiş konu cümlelerinin ardına gizlenmiş pishing saldırıları eğitimli kongre üyelerini bile kolayca kandırabiliyor. Sonuç olarak pishing e-postasını açan kongre üyesi, önemli devlet sırlarını barındırabilen bilgisayarlarının kontrolünü hacker’ların eline vermiş oluyor. Ayrıca fidye karşılığında bilgisayarları kilitleyen hacker’lar da işin diğer can sıkıcı kısmı.
Yahoo ise bu sorunun çözümü için ABD Kongre kurumuyla yakın işbirliği içinde çalıştıklarını ve uygun bir filtreleme sistemi geliştireceklerini açıkladı. Dünyanın en iyi korunan kurumlarından biri olan ABD Kongresi bile fidye yazılımcıların ve hacker’ların kurbanı olabiliyorsa, şirketinizin başına neler gelebileceğini tekrar düşünmek faydalı olabilir. Bu konuda şirket içi eğitimlerle çalışanların bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
Türkiye’de hukuk e-ticaretin gerisinde
İlki 2015 yılında düzenlenen “Güncel Gelişmeler Işığında Elektronik Ticaret ve İnternet Hukuku Sempozyumunun” ikincisi İstanbul MEF Üniversitesi’nde gerçekleşti.
E-Ticaret ve İnternet Hukuku Derneği (E-Hukuk Derneği) ve MEF Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen etkinlikte e-ticaret, ödeme sistemleri, bitcoin ve pazar yerlerine ilişkin güncel konular sektör temsilcileri, üniversite öğretim üyeleri ve sektörde uzman avukatlar tarafından tartışıldı.
Herkese açık ve ücretsiz olan etkinlik, MEF Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, MEF Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Havva Karagöz ve E-Hukuk Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Av. Gökhan Uğur Bağcı’nın açılış konuşmaları ile başladı.
“Hukuk girişimciliği sınırlıyor”
E-tohum Kurucusu Burak Büyükdemir, “Yatırımcı Gözüyle Hukuk” başlıklı konuşmasında, “Türkiye’de hukuk girişimciyi sınırlıyor. Bu nedenle girişimci hızla harekete geçiyor, daha sonra hukuku arıyor.” diyerek bunu önlemek için girişimcilere ilk olarak hukuku öğrettiklerini belirtti. Türkiye’nin girişimcilik için standart bir ülke olmadığını ve bu nedenle Türk girişimcisinin strese ve kaosa daha dayanıklı olduğunun altını çizen Büyükdemir, “Sektördeki gelişmeleri ve hukuk sistemindeki yenilikleri dikkate alarak iş modelimizi her yıl yeniliyoruz” dedi.
E-Hukuk Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Av. Gökhan Uğur Bağcı ise konuşmasında, Türkiye’deki yatırım ortamının belirsizliğinin bir risk olmasına rağmen, İsrail’in de benzer politik karmaşaya sahip olduğunu ve yine de dünyanın en gelişmiş 2. girişimcilik merkezi olduğunu belirtti. Türkiye’de hukukun girişimcilerin işini kolaylaştırması gerektiğini söyleyen Bağcı, bardağa dolu tarafından bakarak Türkiye’nin de bunu başarabilmesine yönelik çalışmalara odaklandıklarını ifade etti.
“KOBİ’lerin hukuki bilgisi yetersiz”
Büyükdemir’in ardından IdeaSoft CEO’su Seyhun Özkara “E-Ticarette Hukuki Sorunlara Sektörden Bir Bakış” konulu konuşmasında, e-ticaretin hukuki açıdan tam olarak oturmuş bir yapıya sahip olmadığını aktarırken, özellikle KOBİ’lerin hukuki sorunlar ile karşılaşmadan önce hukuki konuları bilmeleri gerektiğine dikkat çekti.
“Ödeme Sistemleri” konulu panelde ise PayU CEO’su Yunus Emre Güzer ve Ödeme ve Elektronik Para Derneği (ÖDED) Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Eliaçık, Bağcı’nın moderatörlüğünde bilgi ve tecrübelerini katılımcılar ile paylaştı. Güzer, PayU olarak bankalarla rekabet etmediklerini, onların üstlenemedikleri riskleri üstlendiklerini belirtti.
“E–Ticaret Kurulu kurulabilir”
Av. Gökhan Ahi’nin moderatörlüğünde yapılan “E-ticaret Mevzuatında Güncel Gelişmeler” konulu ikinci panelde de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Fatih Aydoğan, gelişen e-ticaret sektörüyle hukukçuların işinin bir yandan zorlaşıyor olduğunu ancak bu gelişmelerle beraber sektörde hukukçuya olan ihtiyacın da arttığını kaydetti.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan Gümrük ve Ticaret Uzmanı Ömer Faruk Ergün ise, hükümetin e-ticaretin gelişimine son derece önem verdiğini, 10. Kalkınma Planı’nda ve 64. Hükümet Eylem Planı’nda e-ticaretin geliştirilmesine ve önünün açılmasına yönelik birçok düzenleme yaptıklarını kaydetti. Hükümetin e-ticaretin daha güvenli hale gelmesi için üzerinde çalıştığı “Güven Damgası” konusunda katılımcılara detaylı bilgiler aktaran Ergün, e-ticaret faaliyetlerini izleyip denetlemek ve e-ticaretin gelişmesine engel olan hususları ortadan kaldırmak amacıyla bakanlık bünyesinde “E–Ticaret Kurulu” kurmayı planladıklarını belirtti.
BTS Hukuk Bürosu’ndan Av. Tuğrul Sevim da panelin devamında hukukta yapılan tüm düzenlemelerin kendilerine bir takım yükümlülükler doğurduğunu ve bu doğrultuda avukatların ve hukuk bürolarının kendilerini sürekli geliştirmeleri gerektiğini söyledi.
“Artık kişinin açık rızası olmadan kişiye ait veriler işlenemeyecek”
Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Nilgün Başalp “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu” hakkında detaylı açıklamalarda bulundu. “Hassas Veri” kavramı üzerinde duran Başalp, artık açık rıza olmadan kişiye ait verilerin işlenemeyeceğini vurgulayarak, nelerin hassas veri olduğunu, nelerin olmadığını örneklerle açıkladı. Başalp, yurtdışında kişisel verilerin paylaşılması konusundaki cezaların 250 bin eurodan, yıllık cironun %4’üne çıkarıldığını da aktardı.
MEF Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Kadir Berk Kapancı ise “Bitcoin: Yeni bir para?” başlıklı oturumda hukuki olarak bitcoinin para olarak geçmese de pratikte para ile aynı özellikleri taşıdığına dikkat çekti.
“Dolandırıcılıkta Türkiye vaka ülke”
Sempozyumun son panelinde ise Av. Yunus Emre Berk’in moderatörlüğünde “E-Ticarette Pazaryeri İş Modelinde Karşılaşılan Sorunlar” konulu son panelde konuşan GittiGidiyor.com/eBay Türkiye Hukuk Direktörü Av. Serdar Yılmaz, pazar yerlerinin hala tartışılan bir iş modeli olduğunu ifade etti. Yılmaz, sektörde kontrolsüz bir büyüme olduğunu, özellikle bilinçsiz alıcı ve satıcılar nedeniyle sorunlar yaşadıklarını, uymaları gereken çok fazla yasa ve kanun olduğunu ve bunların sürekli yenilenmeye devam ettiğine dikkat çekti.
Yılmaz’ın ardından n11.com Hukuk İşleri ve Uyum Müdürü Av. Dilek Akdaş Kökenek, hukukun e–ticaretle birlikle geliştiğini, kendi hukuklarını süreçle birlikte kendilerinin yarattığını söyledi. Özellikle Türkiye’deki dolandırıcılık faaliyetlerini örneklerle açıklayan Akdaş, “Yurt dışındaki yazılım firmaları Türkiye’deki pazaryeri dolandırıcılıklarını kendi yazılımlarını geliştirmek için vaka olarak izliyor, çünkü hayal dahi edilemeyecek yöntemler ortaya çıkabiliyor.” dedi. Yemeksepeti.com Hukuk Müşaviri Av. Duygu Tanıt ise Yemeksepeti.com olarak özellikle hızlı tüketim grubu olmalarından kaynaklı yaşadıkları zorlukları katılımcılara aktardı. Günün sonunda katılımcılar, E – Hukuk derneği tarafından düzenlenen kokteylde canlı müzik eşliğinde günün yorgunluğunu attı.
Hyperloop’un ismi değişti
Hyperloop, vakumlu tüpler içinde hareket edecek yeni nesil tren olacak. Elon Musk’ın girişimi olan ve vakumlu tüpler içinde hareket edecek kapsüllerden oluşacak Hyperloop’un ilk aşamada ABD’de büyük şehirleri birbirine bağlaması ve süper hızlı kapsülleri sayesinde şehirler arası yolculukları bir saatin altına indirmesi bekleniyor.
Hyperloop Technologies şirketi bugün yaptığı duyuruda ise markanın isminin Hyperloop One olarak değiştiğini açıkladı. Şirketin ismi ise Hyperloop Technologies olarak kalacak. 80 milyon dolarlık bir yatırım daha aldığını da duyuran şirket 2016 için sene sonu hedefini, tam ölçekli bir model üzerinde testlere başlamak olarak belirledi.
Firma ayrıca, Finlandiya ve İsveç’te Hyperloop One’ın kullanımının ekonomik ve sosyal etkileri üzerine yapılacak fizibilite çalışmalarını da fonlayacağını açıkladı. ABD’de ise Long Beach ve Los Angeles arasındaki yoğun trafik ve hava kirliliğini nedeniyle oluşan toplu taşıma ihtiyacının Hyperloop One ile karşılanması için ön araştırma yapılacak.
Hyperloop’un kendi ülkesinde nasıl kullanılabileceğine dair araştırma yapmak isteyenler içinse Hyperloop One Global Challenge programı duyuruldu. Bu programa katılmak isteyenler içinse son başvuru tarihi 15 Eylül 2016.
Los Angeles’te, 150 kişilik bir ekiple çalışan şirketin çalışmaları şu anda Hyperloop One kapsüllerinin tasarımını geliştirme aşamasında.
HP para yatıracak startup arıyor
Donanım üreticisi HP için işler bir süredir çok iyi gitmiyordu. PC satışlarındaki düşüşten payını alan HP’yi yeni ürünler de kurtamadı. Firma şimdi, geleceğini garanti altına almak için daha farklı bir yöntem deneyecek. Umut vaadeden startup’lara ortak olacak veya satın alacak.
HP, bu amaçla kurduğu yeni şirketi HP Tech Ventures’ı basına duyurdu. Palo Alto ve Tel Aviv ofislerindeki takımlardan oluşan yeni şirket, yatırımcı arayan Startup’larla görüşecek ve IoT, yapay zeka, akıllı makineler, hiper mobilite gibi alanlarda çalışmalar yapan genç şirketlere ortak olacak veya onları satın alacak.
Şirket 75 yıllık deneyimi, sayısız patenti ve gelişmiş üretim-dağıtım ağı sayesinde genç şirketlerin ürünlerini geliştirmesine, pazara ulaştırmasına ve hızla büyümesine de katkıda bulunacak.
HP’nin yöneticilerinden Andrew Bolwell tarafından yönetilecek HP Tech Ventures hakkındaki detaylar şimdilik fazla değil ancak daha fazla bilgi almak isteyenler şirketin web sitesini ziyaret edebilirler.
Jef Bezos üç ayda 18 milyar dolar zenginleşti
Dünyaca ünlü e-ticaret sitesi Amazon’un yatırımcıları hayatlarının en güzel üç ayını geçirmiş olabilirler çünkü şirketin hisse senetlerinin değeri üç ayda neredeyse ikiye katlandı.
Üç ay önce borsada bir Amazon hissesinin değeri 482 dolar iken bugün bir hissenin değeri 703 dolara yükselmiş durumda. Bu da şirketin piyasa değerini 332 milyar dolara taşıdı.
Aynı zamanda şirketin %17,6 hissesine sahip olan CEO Jeff Bezos’un şahsi mal varlığı üç ayda 18 milyar dolar artmış görünüyor. Elbette bu 18 milyar dolar nakit olarak Bezos’un cebine girmiş değil, şirketin hisse değerlerinden kaynaklanan bir artış ve eğer hisse değerleri düşecek olursa, Bezos’un toplam mal varlığı da azalmış olacak. Ancak Bezos bugün bütün hisselerini satıp emekliye ayrılacak olursa, 58 milyar dolar nakitle ömrü boyunca dünyanın en zenginleri listesinin tepesinde kalacak kadar büyük bir şahsi servete ulaşmış bulunuyor.
Amazon son dönemlerde sadece e-ticaret üzerine değil, Echo veya Kindle gibi cihazları ile donanım üreticisi olarak da dikkat çekiyor. Ayrıca Amazon Prime servisi ile online video yayını yaparak Netflix gibi servislere de rakip olmuş durumda. E-ticaret sitesi üzerinde sanal dükkana sahip iş ortaklarına mal alıp satmaları için doğrudan kredi veriyor olması da dikkatlerden kaçmıyor ve artık dünya çapındaki bankalar da Amazon’u rakip bir finans şirketi olarak görmeye başladılar.
PayPal’dan Kickstarter’a darbe
Kickstarter veya Indiegogo gibi popüler topluluk fonlaması servislerinde geçtiğimiz dönemde çok popüler olan, yüz binlerce dolar hatta bazen milyonlarca dolar fon toplayan ancak daha sonra bitirilemeyen ve hatta vazgeçilen projeler, bu sistemin güvenilirliğinin sorgulanmasına neden oldu.
Avuç içi boyutundaki küçük bir drone yaratacağını söyleyen bir girişimcinin elindeki prototiple çektiği video ile Kicstarter’da yüz binlerce dolar toplaması ancak daha sonra drone’ları üretmede karşılaştığı teknik problemler nedeniyle projenin iptal edilmesi, toplanan paraların ne olacağı sorusunu ilk defa gündeme getirmişti.
Bu yeni yöntemin, insanlara hayal satıp daha sonra “olmadı” diyerek paraları alıp kaçmak için bir üçkağıtçılık girişimine dönüşmemesi için Kickstarter da bitirilemeyen projelerle ilgili özel soruşturmalar başlatmıştı.
Şimdi devreye PayPal da giriyor ve bazı ülkeler dışında, topluluk fonlaması projelerinde PayPal’ın satın alama koruma sistemini devreden çıkarıyor.
PayPal’ın 25 Haziran’dan itibaren devreden çıkaracağı satın alma koruması programına göre, ABD, Kanada, Japonya, Avustralya ve Brezilya gibi bazı ülkeler dışında yer alan kullanıcılar, topluluk fonlamalarında yanan paralarını geri alamayacaklar. Örneğin, çoğu Avrupa ülkesi ve İngiltere’deki kullanıcılar için Kickstarter ve İndiegogo’da yapılan bağışlarda, projenin çökmesi halinde PayPayl’ın parayı geri göndermesi sözkonusu olmayacak.
Bu yeni gelişmenin, Kickstarter ve Indiegogo’daki kampanyalara destek verecek olan bağışçılar için önemli çekince yaratabileceği düşünülüyor.
Pennsylvania Üniversitesi’nde 50 bin kişinin katılımıyla yapılan bir araştırmaya göre, topluluk fonlamasına bağış yapan kişilerin %10’u ödüllerini alamadıklarını dile getirirken, harcanan paranın %8’inin ise tamamen iptal olan, başarısız projelere harcandığı anlaşılıyor.
İş arayan oyun oynayacak
Doğru insanı doğru işle buluşturmak kolay bir uğraş değil. İnsan kaynakları uzmanları bu konuda başarılı olabilmek, çalıştıkları kurumlar doğru insanları seçebilmek için yoğun bir çaba gösteriyorlar. Ancak artık neredeyse ezbere dayanan işe alım sorularını cevaplayan, mülakatlarda etkileyici konuşabilenler iş görüşmelerinde başarılı olabilirken, işverenlerin çalışanların teknik yeterliliklerini ölçebilecekleri bir enstrüman bulunmuyor.
San Francisco’da kurulu Scoutible şirketi şimdi insan kaynakları ekiplerine görüştükleri insanların yeteneklerini daha iyi ölçebilecekleri bir enstrüman vermek için çalışıyorlar. Bu amaçla video oyunları tasarlayan şirket, çeşitli konularda deneyimli profesyonellerin üstesinden gelebilecekleri farklı video oyunları ile doğru adayları belirleyebileceklerini iddia ediyorlar.
Bu amaçla yatırımcılardan fon da alan şirket ayrıca oyunlar sayesinde adayların risk töleransını, stres yönetimini, duygusal zekalarını, geri bildirimlere tepkilerini ve zihinsel işlem hızlarını ölçmenin mümkün olduğunu dile getiriyorlar.
Bu amaçla hazırlanan oyunlar ise farklı temalara sahipler. Bir adada hayatta kalmak, akan lavların arasında yaşamak gibi senaryolar mevcut. Scoutible, bu oyunları ABD’deki şirketlere kabul ettirebilirse, kısa süre sonra Türkiye’de de işe alım görüşmelerine adaylara video oyunları oynatıldığına şahit olabiliriz.
Kendinizi bu oyunlardan birinde test etmek isterseniz, şirketin web sayfasını ziyaret ederek bir oyun oynayabilirsiniz.
Elon Musk Tesla fabrikasında mı uyuyor?
Elon Musk, dijital çağın en önemli girişimcilerinden biri, kurduğu şirketler bugün pek çok alanda önemli hizmetler veriyorlar. Dijital para transferinden, elektrikli otomobillere, uzay taşımacılığından, elektrik üretimi ve depolamasına kadar sayısız alanda Elon Musk’ın imzasını görebiliyoruz.
Bu genç ve önemli girişimcinin bu günlerde Tesla fabrikasında, makinelerin hemen ilerisinde, bir uyku tulumu içinde uyuduğuna dair iddialar ise şaşkınlık yarattı. Tesla’nın yeni otomobili Model X hakkındaki dedikodular da bu söylentinin yayılmasını hızlandırıyor.
Model X projesinde görevli üst düzey yöneticilerin Tesla’dan kısa süre önce istifa etmesi, aracın geliştirilmesinde çıkan sorunların büyük olduğunu gösteriyor. Bu nedenle büyük patronun fabrikada mühendislerle geceli gündüzlü çalışarak sorunları çözmeye çalıştığı ve bu sırada da fabrikadan ayrılmayarak, bir uyku tulumu içinde uyuduğu ortaya çıktı.
Başarılı girişimci, bir video konferans sırasında da bu durumu itiraf ederek, işlerin yoğunluğu nedeniyle Tesla fabrikasında biraz fazla zaman harcadığını vurguladı. Ürünün kalite kontrolüyle ilgilendiğinin altını çizen Elon Musk’ın Model X’ten çok umutlu olduğu da dikkat çekti. Elektrikli bir SUV olan Model X’ten bu yılın sonunda, ilk aşamada 200 adet üretilecek.
FCC mobil yamaları soguluyor
Mobil işletim sistemlerindeki açıklar herkesin başını ağrıtan sorunlar. Hacker’lar bu açıkları kısa sürede keşfedip, açıkları kullanan kötü amaçlı yazılımları mobil uygulama marketleri veya web sayfaları üzerinden hızlıca yayabiliyor ve her şeyden habersizce telefonlarını kullanan insanları mağdur edebiliyorlar.
Bu tür açıkların yüzünden geçtiğimiz yıl bütün Hollywood ünlülerinin mahrem fotoğrafları Apple’ın bulut servislerinden çalınmış, internette yayılmıştı. Benzer şekilde, pek çok insanın önemli sosyal medya, bulut veya banka hesapları ve şifreleri de ele geçebiliyor.
ABD’deki üst kurum olan FCC şimdi bu sistemlerdeki açıkların neden yeterince hızlı şekilde yamanmadığını inceleme altına aldı. Soruşturmanın kapsamında hem mobil işletim sistemi ve cihaz geliştiricileri (Apple, Google ve Microsfot dahil olmak üzere sekiz telefon ve tablet üreticisi) ile bu yamaların yayınlanmasında sorumluluk sahibi olan GSM şirketleri de yer alıyor.
FCC’nin soruşturmasındaki ilk adım, mobil yamaların yayınlanma sürecini mercek altına almak ve mekanizmayı anlamak. FCC daha sonra bu süreçte hangi adımların aksamaya neden olduğunu çözecek ve hangi önlemlerin alınması gerektiğini belirleyecek bu konuda bir standartizasyon getirecek.
Mobil yamaların yayınlanmasında sorunun büyük kısmı, cihaz üreticilerinin kendi modellerinin her biri için yamaları ayrı ayrı hazırlamak ve yayınlamak zorunda olmaları… Ancak üreticiler, piyasadaki tüm modeller için ayrı ayrı yama projesi yürüterek iş kaybı yaşamak yerine, en çok satılan en yeni modelleri için çalışma yaparken eski modelleri göz ardı ediyorlar veya ikini plana atarak geciktiriyorlar. Bu da eski model kullanıcılarının tehlikelere karşı daha savunmasız kalmasına neden oluyor.
FCC yeni kurallar mı koyacak?
Üreticilerdeki sorun çözülse bile yamalar bu kez GSM şirketlerinde takılıyor. Tüm telefonlara aynı anda yama göndererek şebekenin alt yapısını zorlamak istemeyen GSM şirketleri, yamaların gönderilmesini haftalar veya aylar sürebilen kademeli bir sürece yayıyor. Dolayısıyla, yeni keşfedilen bir açık hızla yamansa bile kullanıcılara ulaşması aylarca sürebiliyor. Hatta bazı telefonlar, hiçbir şekilde yama alamayabiliyor. FCC’nin sorunları tespit ettikten sonra nasıl bir çözüm getireceği şimdilik bilinmiyor ancak FCC işin içine girmişken, firmalara ağır yaptırımlar getiren bazı kuralların ortaya çıkacağını tahmin etmek zor değil. Bu tür yaptırımların ABD’de devreye girdikten kısa süre tüm dünyada da benzer uygulamaların kabul görmesi bekleniyor.Kendi dillerini bu uygulamayla öğreniyorlar
Duolingo dünyanın dört bir yanında 120 milyon kişinin ortak dil kursu olarak hizmet veriyor. Bu nedenle sağlayacağı her veri, bir online servisin başarı istatistikleri olmaktan ötede, sosyolojik anlamlar da taşıyor. Örneğin İsveç’te kullanıcıların neredeyse üçte birinin kendi anadillerini bu uygulama üzerinden çalıştığını biliyor muydunuz?
Anlık tercüme ihtiyaçlarını karşılamak için Google Çeviri kullansanız da, globalleşen dünyada yeni diller öğrenmemek için hiçbir bahaneniz yok. Dünya genelinde en yaygın olan İngilizce’nin varlığı online servis istatistiklerinde de hemen kendini gösteriyor. 116 ülkede baskın dil olarak kullanılan İngilizce,94 ülkede ise kullanıcıların yarısından fazlasının öğrenmek için çalıştığı lisan olarak öne çıkıyor. Tüm kullanıcıların yüzde 53’ü yine bu dili öğreniyor.
İsveç örneğine dönecek olursak, bu soğuk İskandinav ülkesindeki insanların Duolingo’yu kendi ana dillerini çalışmak için kullanma amaçları elbette dilin zorluğu değil; asıl sebep ülkedeki göçmenler. Geçtiğimiz yılın verilerine göre ülke vatandaşlarının altıda biri İsveç’te doğmamış kimseler. Son yıllarda yoğun göç alan İsveç’te, göçmenler yeni dünyalarına Fransız (ya da herhangi bir başka ülke insanı) kalmamak adına çareyi Duolingo’da buluyor.
Benzer istatistikleri diğer memleketlerde gözlemlemek de mümkün. Örneğin ABD’de ülkenin yüzde 13’üne denk gelen göçmen nüfusu, Duolingo’daki öğrenim istatistiklerine de etki ediyor. Ülkedeki Duolingo kullanıcılarının beşte biri için İngilizce’yi öğrenme kaynağı bu dijital dil kursu oluyor.
