Hindistan ziyaretinde yer bildirimi yapmayın!

0
Hindistan hükumeti ile Google arasında patlak veren kavga, bu ülkeyi ziyaret eden turistleri ve iş adamlarını çok ağır vurabilir. Hindistan, Google’dan ülkedeki askeri bölgelerin uydu haritasındaki görüntülerini karartmasını istemiş ancak Google bu isteği kabul etmemişti. Bunun üzerine Google’a bilenen Hindistan, ülkede uydu haritalarının ve lokasyon servislerinin kullanımını zora sokacak bir uygulamaya gitme kararı aldı. Yeni hazırlanan yasaya göre ülkede faaliyet gösteren ve harita servislerini kullanan uygulama geliştiricileri ve hatta haritaları kullanan son kullanıcılar artık hükumetten lisans almak zorunda olacaklar. Bu da Google dahil olmak üzere, Uber, Twitter, Facebook veya diğer tüm “haritalı” uygulamaların ülkede çalışabilmesi için linsans satın almasını gerektirecek. Ayrıca, telefonlarında bu haritaları kullanmak isteyen kullanıcılar da lisans satın almak zorunda olacaklar. Lisanssız şekilde harita uygulamalarını kullananlar, yer bildiriminde bulunanlar, lokasyon bilgisi verenler ise çok ağır sonuçlarla karşılaşabilecekler. 150 bin dolardan başlayan cezalar 15 milyon dolara kadar çıkabilecek ve ayrıca hapis cezası da mümkün olacak. Hükumet, ülkedeki teröristlerin Google haritalarından askeri üsler hakkında detaylı bilgi alarak saldırı planları yaptığını ve saldırılar gerçekleştirdiklerini dile getirerek, Google’ın haritalardaki askeri bölgelerde karartma yapması gerektiğini savunuyor. Bu arada yasanın ortaya çıkış süreci de ilginç çünkü Hindistan kendi uydu haritalandırma ve navigasyon sistemi NAVIC’i kuruyor, bu da Google gibi harita servislerini ülkede “yabancı rakip” konumuna düşürüyor. Hindistan’ın yeni yasası yürürlüğe girdiğinde teknoloji dünyasında büyük etkiye sahip Hintli geliştiriciler lisans ücreti ödememek için NAVIC’i kullanmaya başlayacaklar ve bu da NAVIC’in dünya çapında bir anda popüler olmasını sağlayacak. Kısacası, Hindistan’a seyahat eden turistler ve iş adamları artık lokasyon bildirimi yapmadan önce iki kere düşünmek zorunda.

Uygulamaları yüklerken güvenlik açığı oluşuyor

0
Kaspersky Lab’ın Türklerin de arasında olduğu çeşitli ülkelerden 18.507 tüketiciden çevrimiçi alışkanlıkları ve güvenlik hakkında bilgi istediği “İnternet konusunda bilgili misiniz?” anketi, endişe verici sayıda tüketicinin, uygulamaları cihazlarına yüklerken güvenliğe dikkat etmemeleri nedeniyle gizliliklerini ve telefonlarında sakladıkları verileri siber tehditlere maruz bıraktığını ortaya çıkardı. Kullanıcılar uygulamaların yüklenmesi sürecinde lisans anlaşmalarını veya mesajları okumayı ihmal ediyor ve böylece neyi kabul ettiklerini bilmiyorlar. Bazı uygulamalar, diğer uygulamaların yüklenmesini isteyerek kullanıcı gizliliğini etkileyebilir ve hatta bir cihazın işletim sistemi ayarlarını kullanıcı yükleme işlemi sırasında ‘kabul ediyorum’ dediği için tamamen yasal olarak değiştirebilir. Anket kullanıcıların neredeyse yarısının (%43), mobil cihazları üzerindeki uygulamalar nedeniyle risk altında olabileceğini belirtiyor. Çünkü bu kişiler yeterli siber bilince sahip olmadıkları için uygulamaları yüklerken uygulama izinlerini sınırlama konusunda da bir şey yapmıyor. Anket katılımcılarının %15’i uygulamaların telefonlarında neler yapabileceğine hiçbir şekilde limit getirmiyor ve %17’si istendiğinde uygulamalara izin veriyor, ancak sonra unutuyor; %11’i ise bu izinleri değiştiremeyeceklerini düşünüyor. Uygulama izinleri kontrol edilmediğinde uygulamaların, mobil cihazlarda bulunan iletişim bilgilerinden fotoğraflara ve konum verilerine kadar tüm kişisel ve özel verilere erişmeleri tamamen yasal bir şekilde mümkün olacak. Kaspersky Lab Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı David Emm, anket bulgularını yorumlarken şunları söyledi: “İnternet kullanıcıları iletişim bilgileri, özel mesajlaşmalar vb. gibi kendileri ve başkaları hakkındaki hassas bilgileri cihazlarına emanet ediyor, ancak bu bilgilerin tamamen güvende olmasını sağlamak konusunda başarısız oluyorlar. Bu nedenle cihazları ‘dost görünümlü dijital bir düşmana’ dönüşüyor. Uygulamaları yüklerken önlem almayan birçok tüketici, yükleme anından itibaren uygulamalara özel hayatlarına davetsiz giriş yapma, cihazlarında nelerin saklandığını ve nerede olduklarını görme, istenmeyen ek uygulamalar yükleme ve cihazlarında değişiklik yapma izni vermiş oluyor. Kaspersky Lab olarak tüketicilerin siber bilincini artırmak ve değerli verilerini bu tehlikelere ve kendilerine karşı korumaya yardımcı olmak istiyoruz.” Kendilerini korumak için tüketiciler şunlara dikkat etmeli: -Sadece güvenilir kaynaklardan uygulama indirin, -Cihazınıza yüklemek istediğiniz uygulamaları akıllıca seçin, -Yükleme işlemi sırasında lisans anlaşmasını dikkatlice okuyun, -Bir uygulamanın istediği izinler listesini dikkatlice okuyun. Yükleme sırasında neyi kabul ettiğinizi kontrol etmeden ‘ileri’yi tıklamayın, -Cihazınızı siber tehditlerden koruyacak bir siber güvenlik çözümü kullanın.

iOS 10’da akıllı ev uygulamaları yer alacak

Apple’ın desteklediği akıllı ev cihazları HomeKit platformunu kullanıyor bu platformda çok sayıda cihaz yer alıyor. Ancak her cihaz için ayrı ayrı üçüncü parti uygulamaları kurmak iOS cihazlarının kimyasını bozabiliyor. Kullanıcılar için her cihaz için ayrı ayrı üçüncü parti kontrol uygulamaları kurmak ve bunlar arasında geçiş yapmak ayrı bir eziyet oluştururken, uygulamaların cihazların depolama alanını, hafızasını ve şarjını tüketmesi de ayrı bir sorun oluşturuyor. Apple şimdi bu problemi ortadan kaldırmak için HomeKit destekli tüm cihazları kontrol edebilecek “native” uygulmaları iOS 10 içine entegre edecek. Apple yetkilileri yeni uygulamanın nasıl çalışacağı ve hangi özelliklere sahip olacağı konusunda bilgi vermiyor ancak HomeKit uygulamasının tüm cihazlar için bir HUB oluşturacağının altını çiziyorlar. Böylece kullanıcılar odadaki ışığın gücünü arttırıp azaltmak için ayrı uygulama açmak, televizyon kanalları arasında dolaşmak için ayrı uygulama açmak, güvenlik cihazlarını devreye sokmak, kameraları kontrol etmek için ayrı uygulama açmak zorunda kalmayacaklar. Üstelik bu yeni girişim ile iOS cihazları, detaylarla ve kurulum sorunlarıyla uğraşmadan hızlıca akıllı ev cihazları kurmak ve kullanmaya başlamak isteyen kullanıcıların iOS cihazlarını ve telefonlarını tercih etmelerini kolaylaştıracak. Girişimin, satışları düşen iPhone’lar için kayda değer bir destek olabileceği aşikar.

Uber ve Lyft o şehirden çıkıyor

0
Dünya çapında büyük ilgi gören araç paylaşım ve ulaştırma uygulamaları Uber ve Lyft, Avrupa ve Asya’daki taksici esnafının büyük protestolarına rağmen varlığını sürdürürken asıl büyük darbeyi kendi ülkelerinde, ABD’de yediler. Teksas Austin’de şehir yönetiminin aldığı bir karar sonrasında şehirde faaliyet göstermeleri yasaklanan ulaştırma uygulamaları Uber ve Lyft, bölgedeki 10 bin şoförü işsiz bırakarak şehirdeki faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldılar. Uber ve Lyft, şehir yönetiminin yasaklama kararına karşı giriştikleri reklam faaliyeti ve hukuk mücadelesine de 8 milyon dolar harcadılar ancak başarılı olamadılar. Bu karar aslında otomobil paylaşım uygulamalarının yaşadığı ilk “şehirden kovulma” durumu değil. Bazı diğer ABD şehirlerinde de Uber’in yasa dışı olarak ulaştırma hizmeti verdiğine hükmedilip faaliyetlerini durdurmalarına yönelik kararlar alınmıştı. Uber ayrıca, şoförlerin yolcularla yaşadığı tartışmalar veya şoförlerin yolculara saldırması ve yaralaması veya tecavüze kalkışması gibi olaylar nedeniyle medya önünde büyük sorunlar yaşayabiliyor. Ancak her şeye rağmen şirket 2016 yılında 10 milyar dolar düzeyinde kar bekliyor. Ayrıca sonraki yıllar için de karın katlanarak artması beklentisi bulunuyor.

Microsoft kullanıcıları taciz etmeyi bırakıyor

0
Windows 10 piyasaya çıktığından beri öncülü olan Windows versiyonlarını kullananların en büyük şikayetlerinden biri, işletim sisteminde sık sık ortaya çıkan “Windows 10’a geçiş yapın” pop up mesajlarıydı. Microsoft’un, Windows 10 işletim sisteminin artık son Windows sürümü olacağını ve yeni güncellemelerin Windows 10 üzerinde otomatik olarak yükleneceğini duyurmak için tüm Windows kullanıcılarına gönderdiği mesajlar, internet üzerinde hem şikayetlere hem de alaycı yorumlara neden oluyordu. Çok sayıda şikayetin oluşmasına neden olan Windows 10 güncelleme mesajlarının ise 29 Temmuz tarihinde son bulacağı anlaşılıyor. Microsoft CEO’su Satya Nadelle’nin yaptığı açıklamaya göre, firma 29 Temmuz tarihine kadar tüm dünyadaki PC’lerden Windows 10 güncelleme mesajlarını kaldıracak. Öte yandan Windows 10’a yapılan yeni güncellemeler sık sık sorunlara neden olduğu için kullanıcıların ayrı bir şikayet konusu oluyor. Bu güncelleme sorunları Microsoft forumlarında kullanıcıların, “Microsoft beni Windows 10’a yükseltme yapmam konusunda sürekli uyarıyor ama Windows 10’da sorunlar bitmiyor, neden başıma dert alayım?” soruları sormasına neden oluyor.

Sosyal medyada bebek fotoğraflarına hapis cezası geliyor

0
İnternette çok yakında yeni bir tartışma başlayabilir. Fransız devleti, ebeveynlerin sosyal medyada sürekli bebekleriyle/çocuklarıyla çekilmiş fotoğrafların çocuk haklarına aykırı durumlar oluşturabileceği endişesiyle aileleri uyardı. Üstelik konu bu kadarla da sınırlı değil, Fransa sosyal medyadaki bu “bebeğimiz ve biz” temalı fotoğrafları yasaklayabilecek veya sınırlandırabilecek bri yasa üzerinde çalışıyor. Bu tartışma ilk başta kulağa bir şaka gibi yankıyor olabilir ama değil. Fransa, ailelerin çocuklarını “utandırıcı” durumlara sokabilen fotoğraflar yayınlamaları halinde, çocukların ileride bu fotoğraflardan şikayetçi olabileceğini ve anne/babaların hapis cezası alabileceği konusunda çok ciddi. Çocukların uygunsuz durumda (bebek beziyle, çıplak, komik pozlar verdirilmiş şekilde) resmedilmesinin sosyal medya ve internet çağında insanların ömür boyu peşini bırakmayacak izler olabileceği konusunda uyarıda bulunan devlet yetkilileri, bu tür fotoğrafların bazı hallede çok ileri düzeye gidebildiğini ve bazı anne babaların çocuklarıyla ileri derecede prodüksiyona varan teatral sahneler yarattıklarını ancak bu sahnelerde hem çocukların kabiliyetleri ve yetenekleri ötesinde roller yapmaya zorlandıkları için rahatsız olabilecekleri hem de ileride utanacakları karelerin ortaya çıkabileceği konusunda endişeliler. Fransa da hazırlanan yeni bir yasa, bu tür fotoğrafların ileride çocuk tarafından dava konusu yapılması halinde anne-babaların 45 bin euro’ya kadar ceza ödemesini öngörüyor. Ayrıca anne-babaların bazı şartlar altında hapis cezası alması da mümkün olacak. Bu yasanın yakın zamanda diğer ülkelerde de kabul görmesi ihtimal dahilinde görünüyor.

Google’ın o projesinde işler iyi gitmiyor!

0
Project Soli, Google’ın her türlü hareketi detaylıca tespit edebilen radar teknolojisini kullandığı bir kontrol arayüzü projesiydi. Soli sayesinde kullanıcılar parmaklarını havada sağa sola oynatarak televizyonun sesini açıp kapatabilecek veya farklı parmak hareketleri ile her türlü cihazı uzaktan kontrol edebilecekti. Ancak projenin başındaki isimlerden biri olan Regina Dugan’ın geçtiğimiz günlerde Google’dan istifa edip doğruca Facebook’a geçtiği anlaşıldı. Böylece Soli projesinde işlerin iyi gitmediği söylentileri de ayyuka çıktı. Ayrıca, Microsfot’un da Soli’ye benzer şekilde radar teknolojisini kullandığı bir kontrol mekanizması üzerinde çalıştığı haberinin yayılması, Google’ın projesinin artık rakipsiz olmadığını ispatlıyor. Dolayısıyla Google hem öncül olma avantajını kaybetmiş hem de projenin başındaki mühendisleri elinden kaçırmış görünüyor. Projeyi pratik kullanıma sokacak olan uygulamaların da henüz hazır olmadığı bilgisi de Google’da sızan detaylar arasında yer alıyor. Google’ın, uygulamaları geliştirmek için iş ilanları verdiği de dikkatlerden kaçmış değil. Öte yandan kullanılan teknoloji radar teknolojisi olduğu için Google’ın her ülkedeki telsiz ve radar otoritelerini ikna etmesi de büyük zaman alabilecek zira bu teknolojiyi kullanan cihazların diğer elektronik cihazlara zarar vermeyecek, elektronik haberleşme ve ulaşım sistemlerini (uçaklar) tehlikeye atmayacak şekilde tasarlandığından emin olunması çok vakit alacak.

Dropbox çalışanlarına tasarruf önlemlerini duyurdu

0
Silikon Vadisi’nde çok uzun ve zorlu bir kışın beklendiğini, rekabetin çok artacağını ve bazı firmaların iflas etmek zorunda kalacağını vurgulayan memoda, Dropbox’ı ayakta tutmak için bazı tasarruf tedbirlerine dikkat edilmesi gerektiği anlatıldı. Mart ayında gönderildiği anlaşılan Memo’da şirketin artık San Francisco içindeki ücretsiz shutlle servislerini kaldırıldığı duyurulurken, şirketin ücretsiz GYM ve çamaşır yıkama hizmetlerinin de son bulduğu açıklandı. Şirket ayrıca akşam yemeği saatini de akşam 7’ye iterek, sadece fazla mesaiye kalanların akşam yemeğinden faydalanmasını istedi. Ayrıca, daha önce şirketin restoranında ve kafesinde, çalışanların artık sadece ayda beş kişiyi misafir olarak ağırlayabileceği kuralı da konuldu. Daha önce çalışanlar sınırsız şekilde misafir ağırlayabiliyordu ve elbette misafirlerin yedikleri içtikleri için de ödeme alınmıyordu. Bu yeni önlemler çalışanların keyfini kaçırsa da Dropbox’ın karlılığında önemli bir artış bekleniyor. Önlemler sayesinde Dropbox’ın her yıl çalışan başına 25 bin dolar kara geçmesi bekleniyor. 1500 çalışana sahip şirketin böylece yılda fazladan 38 milyon dolar kar edeceği düşünülüyor. Daha önce musluklarından bal, çikolata ve soda akan lüks kampüsleriyle ünlü Silikon Vadisi’de tasarruf tedbirleri ile gündeme gelen ilk firma değil. Evernote, Jawbone ve Tango gibi değeri 1 milyar doların üzerinde diğer şirketler de karlılıklarını arttırmak için tasarrufa başladıklarını açıklamışlardı.

SAS ve Sabancı Üniversitesi’nden büyük veri analitiği işbirliği

Dünya analitik lideri SAS, tüm dünyada veri bilimi ve gelişmiş analitik alanlarındaki çalışmaları geliştirmek için üniversiteler ve büyük şirketlerle, SAS Global Akademik Programı bünyesinde projeler yürütüyor. SAS Türkiye de tüm dünyada 3000’den fazla üniversitenin faydalandığı SAS Global Akademik Programı dahilinde Sabancı Üniversitesi’nde yer alan ve Türkiye’nin ilk büyük veri laboratuvarı olma unvanına sahip olan “Büyük Veri Davranışsal Analiz ve Görselleştirme Laboratuavarı”nın analitik ortağı oldu. Düzenlenen imza töreninde açılış konuşmasını yapan Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Nihat Berker, “Gelişen teknoloji ve internet ağları ile bilgiye ulaşmak daha kolay. Bu gelişmeler beraberinde verileri ve veri kaynaklarını da artırdı. Günümüzde ise önemli olan sadece veriye ulaşmak değil, verinin kolay, doğru kullanılması ve değerlendirilmesi. Üniversitemiz kuruluşundan beri iş dünyası ile birlikte proje yürütmeye ve işbirlikleri kurmaya büyük önem vermektedir. Sabancı Üniversitesi Büyük Veri Davranışsal Analiz ve Görselleştirme Laboratuvarı’nda dijital evrende asılı duran verileri biraraya getirip, bunları toplumsal anlamlandırıyoruz. Böylelikle iş dünyasının elindeki verileri iş dünyası için kullanılabilir ve anlamlı veriler haline getiriyoruz. SAS ile yaptığımız bu işbirliğinin büyük veri alanındaki çalışmalarımızı çok güçlendireceğine inanıyoruz.” ifadelerini kullandı. sabancı1 SAS Türkiye Genel Müdürü Hakan Erdemli de imza töreninde “Tüm dünyada 3000’den fazla üniversitede yürütülen SAS Global Akademik Programı’na Türkiye’de Sabancı Üniversitesi ile dahil olduk. Türkiye’nin ilk büyük veri laboratuvarının analitik ortağı olmak bizim için çok heyecan verici bir konu. Veri bilimi ve gelişmiş analitik alanlarında akademik dünyaya destek olduğumuz bu proje ile hem öğrencilerin iş dünyasına atılmadan önce bu vizyonu elde etmelerini, hem de iş dünyasının elindeki büyük verinin nasıl kullanılabilir ve anlamlı bir hale getirilebildiğini ortaya koyuyoruz.” şeklinde konuştu. Sabancı Üniversitesi ve MIT işbirliğiyle, Akbank’ın stratejik ve SAS’ın stratejik ortaklığında kısa bir süre önce kurulan Büyük Veri Davranışsal Analiz ve Görselleştirme Labouratuvarı’nda MIT Media Lab Human Dynamics Group öğretim üyeleri ve araştırmacıları ile birlikte yakın çalışarak araştırmalar yürütüyor. Sabancı Üniversitesi Büyük Veri Davranışsal Analiz ve Görselleştirme Laboratuvarı Direktörü Doç. Dr. Burçin Bozkaya “SAS Türkiye ve Sabancı Üniversitesi arasında imzalanan bu çok yönlü anlaşma hem araştırma hem de eğitim alanında işbirliği unsurları içermektedir. Araştırma alanında SAS Türkiye vereceği analitik yazılım desteği ile Davranış Analitiği ve Görselleştirme Lab’ımızda Büyük Veri analitiği proje çalışmalarına devam ederken, eğitim tarafında da SAS Türkiye’nin vereceği eğitim katkılarıyla açtığımız yeni İş Analitiği Master ve Doktora programlarımızda hem sektörün hem de akademik dünyanın beklentilerine göre yetişmiş mezunlar vermeyi hedefliyoruz. Bu nedenle bu işbirliğini çok önemsiyor, Türkiye için son derece verimli çıktılar üreteceğimizi öngörüyoruz.” şeklinde konuştu.

Facebook, gruplar için Discover özelliğini test ediyor

0
Facebook grupları, her tür konuda sayısız insanın deneyimlerini ve bilgilerini paylaştıkları önemli binr platform olarak kabul ediliyor. Hatta bazen işyerlerinde, farklı proje gruplarının kendi aralarındaki iletişimi ve proje takibini gerçekleştirmek için Facebook gruplarını kullanmaları da artık çok sıradan bir durum. Sosyal medya devi şimdi grupların etkisini daha da arttırmak için onların daha fazla bulunabilir olmasını istiyor. Bu amaçla geliştirdiği Discover isimli yeni araç da test aşamasına girdi. Yeni özellik, kullanıcının belirlediği özelliklere (coğrafi konum, konu, popülarite vs) göre Facebook’ta yer alan grupları tarıyor ve bulduklarını kullanıcıya listeliyor. Facebook grupları bulmakta yeterince olmazsa, kullanıcı belirlenen kriterlere göre sıralanmış gruplar arasında gezinerek kendi başına da arama yapabiliyor. Discover özelliği şimdilik herkese açık değil, sadece az sayıda kullanıcı tarafından test ediliyor. Sosyal medya servisi, test süreci bitip de aracın sağlıklı şekilde çalıştığını teyit etmesinin ardından tüm dünyadaki kullanıcılar Discover yeteneğini kullanmaya başlayabilecek.

Avnet’ten yeni Cisco HyperFlex Sistemleri çözümü

0
Dünyanın önde gelen teknoloji distribütörlerinden olan Avnet, Avrupa-Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesindeki iş ortaklarına yeni Cisco HyperFlex sistemlerini satan ilk distribütör olduğunu duyurdu. Cisco’nun sektör lideri UCS Sunucu platformu üzerine inşa edilen Cisco HyperFlex, Sunucu ile depolama ve ağ konularını birleştirerek veri merkezlerinde işletme uygulamaları kullanan müşteriler ve uzaktaki ofislerle şubeler için sadeleştirilmiş, kullanımı kolay bir platforma dönüştürüyor. Cisco’nun HyperFlex ürün portföyü 1 Mart 2016’da piyasaya sürülmüş ve Avnet’in iş ortaklarına network’den sunuculara ve depolamaya kadar uçtan uca yazılım tanımlı altyapı sunmasına olanak sağlamaktadır. Avnet Teknoloji Çözümleri, EMEA Ana Tedarikçiler ve Teknoloji Grupları Başkan Yardımcısı Marcus Adae, “EMEA bölgesindeki ortaklarımıza bu yenilikçi çözümü sunabildiğimiz için onların hiper-bütünleşik altyapıyı kullanabilmesini sağlıyoruz. Cisco farklı birleşmiş platformlarda çalışma tecrübesi sayesinde müşterilerin veri merkezi ihtiyaçlarını anlamak için farklı bir konuma sahiptir. HyperFlex portföyü müşterilerin en iyi gelecek nesil teknolojilere ulaşabilmesini sağlarken bir yandan da büyüyen depolama pazarındaki karışıklıkları sadeleştiriyor.” açıklamasını yaptı.

Çeviklik, verimlilik ve uyum

Cisco EMEAR Veri Merkezi & Sanallaştırmadan Sorumlu Direktörü Patrick Schmidt “Avnet’in birleştirilmiş çözümleri hızlı ve etkili bir şekilde pazara çıkarma konusunda ciddi bir tecrübesi var. İş ortaklarımıza Avnet’in uzman bütünleşik sistemler sistemler ekibi ve eğitim programlarını sunabilmeyi dört gözle bekliyoruz. HyperFlex müşteri sistemlerinde bilgisayar işlemleri, depolama ve networking konularını sadeleştirilmiş, kullanımı kolay bir platformda birleştirerek müşterilere yeni çeviklik, verimlilik ve uyum sağlama seviyeleri sunuyor.” sözleriyle görüşlerini açıkladı. Avnet ve Cisco EMEA bölgesinde altı yıldır iş birliği içinde çalışmakta ve en son bu işbirliği Türkiye’yi de kapsayacak şekilde genişletilmişti. Avnet, 2013 ve 2014 yılı Cisco Küresel Dağıtım Ortağı ve 2013, 2014 ve 2015 yılı EMEA bölgelerinde Cisco Yılın Veri Merkezi Distribütörü ödülleri de dahil olmak üzere, Cisco’nun veri merkezi işlerini büyütmesine katkılarından dolayı birçok ödül almıştır.

Apple, neden dev bir depo arıyor?

0
Apple’ın San Francisco’da 75 bin metrekarelik bir depolama alanı aradığının duyulması, büyük merak uyandırdı. Şirketin satın alma departmanının bölgedeki emlak danışmanlarından 75 bin metrekarelik bir depolama alanı bulmalarını istemeleri, Apple’ın çok büyük hacimli bir üretim yapacağının işareti olarak kabul ediliyor. Firmanın mevcut ürün yelpazesindeki telefon, saat, PC gibi ürünlerin üretimi için bu kadar büyük depoya ihtiyaç duyulmuyorken ayrıca bu ürünlerin Çin’de üretiliyor olduğunu da unutmamak gerekiyor. ABD’de gazetecilerin şirket içinden duyabildikleri söylentilere göre, Apple’ın depo aramasının sebebi, otomobil geliştirmeye başlayacak olması. Ancak resmi olarak böyle bir haberi kabul etmeyen Apple, konu hakkında yorum da yapmıyor. Apple, hiçbir şekilde akıllı otomobil üretimiyle ilgilendiğini veya bu teknolojileri geliştirmek üzere çalışma yaptığını kabul etmiyor. Ancak yıllar içinde şirketten sızan bilgilere göre, firma içinde çok gizli şekilde yürütülen Project Titan isimli projenin, akıllı otomobil geliştirme amacı taşıdığı anlaşıldı. Apple’ın kısa süre önce otomotiv endüstrisinde çalışmış mühendisleri ve uzmanları da işe almış olmasından dolayı, şimdi 75 bin metrekarelik bir fabrika/depo arıyor olması anlam kazanıyor. Yine şirket içinden sızan bilgilere göre, Project Titan için Apple’da çalışanların sayısı 600 kişiye ulaşmış durumda. Google’ın akıllı otomobil laboratuvarlarının 35 bin metrekare olduğu düşünülürse, Apple’n Google’ı yenebilmek için iki kat büyük düşündüğünü de söylemek mümkün.

Facebook yüz tanıma teknolojisi davalarından kurtulamıyor

0
Facebook’un yüz tanıma teknolojisi, arkadaşların birbirlerini fotoğraflarda taglemesi için kullanılan popüler bir araç. Bu araç sayesinde Facebook kullanıcıların fotoğraflarındaki diğer yüzleri de tanıyarak taglemek için teklifler sunuyor veya arkadaşlık teklifi göndermek için soru soruyor. Böylece kullanıcılar bir partide beraber eğlenip fotoğraf çektirdikleri ama kalabalık içinde isimlerini öğrenemedikleri arkadaşları Facebook’tan bulup arkadaş listelerine ekleyebiliyorlar. Ancak bu teknoloji Facebook’un canını çok yaktı ve yakmaya devam ediyor. Avrupa ve Kanada’da, mahremiyet yasalarına takılan bu teknolojiyi bu bölgelerde devre dışı bırakmak zorunda kalan Facebook şimdi de ABD Illinois’de 2008’de kabul edilen mahremiyet yasalarına aykırı olduğu gereçesiyle dava edildi. San Francisco Federal Mahkemesi’nde açılan davada, Facebook’un yasaları aykırı olarak kullanıcılarının biyometrik verilerini topladığı ve kullandığı iddiası yer alıyor. Yasaya göre, Facebook’un bu teknolojiyi kullanabilmesi için kullanıcılardan açık şekilde izin istemesi ve onay alması gerekiyor. Ancak Facebook servisi standart olarak açık şekilde sunuyor ve dileyen kullanıcılar bu özelliği kapatarak fotoğraflarının tanınmasını engelleyebiliyor. Mahkeme şimdi Facebook’un uygulamasının yasaya uygun olup olmadığına karar verecek ancak sosyal medya devinin büyük ihtimalle davayı kaybetmesi bekleniyor.

Yetenekli yazılımcılar bu kampta yetişiyor

3
Yazılım alanında kendinizi geliştirmek istiyorsanız, Pisano Yazılım Kampı ile sunulacak ücretsiz eğitim ile işe başlayabilirsiniz. Pisano ekibi ve sektöründe lider kuruluşlardan gelecek konuk eğitmenlerden 6 hafta boyunca ücretsiz eğitim alacak olan adaylar, bir ön eleme ile belirlenecek.  Web tabanlı geri bildirim uygulamalarının yaratıcısı Pisano’nun eğitmenleri ile 6 hafta boyunca kendini geliştirme imkanı bulacak adaylar, programın sonunda ayrıca ekibin bir parçası olma şansını yakalayacak. Kampın kuruluş amacını anlatan Pisano Yazılım Geliştirme Ekip Lideri Ömür Turan, “Günümüzün gözde meslek alanları arasında gösterilen ‘Yazılım’, genç yeteneklere hala doymamış durumda ve bu alandaki ihtiyaç her gün daha da artıyor. Pisano olarak hem sektöre olan vefa borcumuzu ödemek hem de genç yeteneklere fırsat yaratarak ekibimizi daha da güçlendirmek istiyoruz. Hedefimiz Pisano Yazılım Kampı’nı her yıl tekrarlayarak geleneksel hale getirmek” dedi.

Pisano Yazılım Kampı için önemli tarihler ise şu şekilde:

Başvuruların kamp.pisano.co adresinden 15 Haziran’a kadar yapıldığı kamp için 16 Mayıs-17 Haziran arası mülakat dönemi olarak belirlenmiş. Kazananlar 24 Haziran’da açıklanacak ve ardından 11 Temmuz’da başlayan Pisano Yazılım Kampı 19 Ağustos’a kadar devam edecek.

iPhone için SAP HANA dopingi

BYOD trendinin hayatımıza girmesinden bu yana değişen cihaz kullanım politikaları, kurumsal iş uygulamalarının öncelikli adresinin de akıllı telefonlar olmasına neden oluyor. Apple’ın uzun zamandır hedeflediği iş dünyasına bir adım daha yaklaşmasını sağlayacak yeni bir anlaşma, SAP ile yapıldı. Alman yazılım devinin kendi platformu olan SAP HANA ile uyumlu çalışacak iPhone ve iPad uygulamaları için Apple ve SAP yeni bir yazılım geliştirme kiti (SDK) üzerinde çalıştıklarını duyurdu. Bu yeni ortak girişimle, kolayca iş ihtiyaçları için özelleştirilmiş özgün iOS uygulamaları geliştirebilmeleri için geliştiricilere, iş ortaklarına ve müşterilere yeni bir iOS yazılım geliştirme kiti (SDK) ve bir eğitim akademisi sunulacak.

iOS ve SAP HANA uyumu iki tarafa da fayda sağlayacak

“Bu ortaklık, iOS’un inovasyon ve güvenliğini SAP’nin kurumsal yazılımlardaki derin deneyimiyle buluşturarak iPhone ve iPad’in şirketlerde kullanım biçimini değiştirecek,” diyen Apple CEO’su Tim Cook şöyle ekledi: “SAP, kurumsal işlemlerin %76’sında bir SAP sisteminin kullanıldığı kurumsal yazılımlar sektörünün lideridir ve bu nedenle, tüm dünyadaki şirketlerin işlerini iPhone ve iPad’de yürütme biçimlerini gerçekten dönüştürmemize yardımcı olacak ideal ortak olduğuna inanıyoruz. Yeni SDK ile, SAP’nin 2,5 milyonun üzerindeki geliştiricisine SAP HANA Cloud Platform’dan tam olarak yararlanan ve yalnızca iOS aygıtlarının sağlayabileceği inanılmaz özelliklerden yararlanan güçlü özgün uygulamalar geliştirme olanağını veriyoruz.” SAP CEO’su Bill McDermott ise şunları söyledi: “Apple ile SAP arasındaki bu özel iş ortaklığını çığır açıcı yeni bir noktaya taşımaktan gurur duyuyoruz. İnsanlara hızlı ve kullanıcı dostu bir iş deneyimi sunarken onlara daha fazlasını bilmeleri, istemeleri ve yapmaları için güç veriyoruz. SAP HANA Cloud Platform ve SAP S/4HANA’nın güçlü özellikleri ile kurumlar için en büyük ve en güvenli mobil platform olan iOS’u bir araya getirerek, insanların çalıştıkları her yerde ve her an canlı verilere ulaşmalarına yardımcı olacağız Apple ve SAP, geleceği şekillendirmek, dünyanın çalışma biçimini geliştirmek ve insanların yaşamlarını iyileştirmek için önemli bir sorumluluğu paylaşıyor.”

SAP Fiori for iOS ile power user’ların ihtiyaçlarına yanıt bulunacak

İki şirket, şirketlere, tasarımcılara ve geliştiricilere SAP’nin bir hizmet olarak sunulan açık platformu SAP HANA Cloud Platform’u temel alan kendi iPhone ve iPad için iOS uygulamalarını hızlı ve verimli bir şekilde oluşturmalarını sağlayacak, özel olarak iOS için tasarlanmış yeni bir SAP HANA Cloud Platform Yazılım Geliştirme Kiti sağlamayı planlıyor. Bu özgün uygulamalar bir yandan SAP S/4HANA üzerindeki temel verilere ve iş süreçlerine erişim sağlarken bir yandan iPhone ve iPad’in Touch ID, Konum Servisleri ve Bildirimler gibi özelliklerinden de tam olarak yararlanacak. Yeni SAP Fiori for iOS tasarım dili, ödüllü SAP Fiori kullanıcı deneyimini tüketici sınıfı iOS deneyimiyle birleştirerek yeni bir seviyeye taşıyarak şirket içi güçlü kullanıcı ihtiyaçlarına cevap verecek geliştiricilere yeni nesil uygulamalar tasarlama olanağı verecek. SAP’nin 2,5 milyon üyeye sahip global geliştirici topluluğunun, yeni yazılım geliştirme kitinin yanı sıra Apple’ın inovatif donanım ve yazılımlarından da tam olarak yararlanmasını sağlamak amacıyla yeni kurulan iOS için SAP Akademisi gereken araçları ve eğitimi sağlayacak. Yeni Yazılım Geliştirme Kiti, tasarım akademi bu yıl sonundan önce kullanıma sunulacak. Bu ortaklığın bir parçası olarak, SAP kritik kurumsal operasyonlar için özgün iOS uygulamaları geliştirecek. iPhone ve iPad için bu uygulamalar, Apple’ın modern, güvenli ve interaktif programlama dili Swift ile yazılacak ve SAP Fiori for iOS tasarım diliyle tanıdık bir kullanıcı deneyimi sunacak. Örneğin sahadaki bir bakım teknisyeninin parça siparişi verebilmesi veya servis planlayabilmesi ya da bir doktorun son hasta bilgilerini diğer sağlık çalışanlarıyla paylaşabilmesi için tasarlanmış uygulamalarla, tüm sektörlerden çalışanlar karar verebilmek ve eyleme geçebilmek için ihtiyaç duydukları kritik şirket verilerine, süreçlerine ve kullanıcı deneyimine doğrudan iPhone veya iPad’lerinden ulaşabilecekler.

Evernote’a yeni özellik geldi

0
Yetenekli bir not alma uygulaması olarak hızla popülerleşen Evernote, Android uygulamasına yeni bir özellik getirdiğini duyurdu. Android üzerinde Evernote uygulamasını kullananlar artık dökümanların fotoğrafını çekerek kolayca taranmasını sağlayacaklar. Uygulama dökümanın boyutunu otomatik olarak tespit edebilecek ve yine otomatik olarak kesip kırparak dökümanı ideal boyuta indirebilecek. Ayrıca taranmış dökümanların fotoğrafları geçici olarak bilgisayarda saklanacak ama kullanıcı fotoğrafların yer kaplamasını istemiyorsa, görseller silinecek. Ayrıca uygulamada artık fotoğrafların üzerine işaretler koymak, notlar almak mümkün olacak. Bu da uygulamanın profesyoneller arasında kullanımını daha pratik hale getirecek. Kullanıcı bir fotoğrafın üzerine uzun bastığında çıkan menüden ilgili araçları seçerek fotoğraf üzerine notlar kaydedebilecek. Uygulamanın ücretsiz versiyonuna eklenen bu yeni özelliklerin yanında ayrıca ücretli Premium versiyonuna da kartvizit tarayıcısı eklendi.Taranan kartvizitteki bilgiler otomatik olarak adres ve kişi bilgisi olarak kaydedilecek. Bir diğer özellik ise PDF dosyaları üzerine not alabilmek. Premium kullanıcıları artık Evernote içine kaydettikleri PDF dosyalarının üzerine notlar ve işaretler ekleyebilecekler. Çok eski bir not alma uygulaması olan Evernote özellikle bulut sistemine geçtikten sonra hızla popülerleşmiş, zengin yetenekleri, anlaşılabilir sade tasarımı ve her platfromda sorunsuzca çalışıyor olması nedeniyle de büyük beğeni toplamıştı.

Cupertino belediye başkanı Apple’dan yaka silkti

0
Apple’ın merkezi, ABD’de küçük bir kasaba olan Cupertino’da bulunuyor. Yeşil, huzurlu, sakin, barış dolu bir kasaba olan Cueprtino’nun belediye başkanı ise Apple’ın bu kasabaya fazla geldiğini ve Cupertino’nun Apple’ı kaldıramadığını savunuyor. ABD basınına konuşan belediye başkanı Barry Chang, Apple’ın şimdi de devasa bir kampüs inşa ettiğini (Uzay Gemisi kampüsü) ve bu yeni kampüsle beraber kasabanın alt yapısının iflas edeceğini savunuyor. Uzay Gemisi kampüsünün sadece dev inşaat organizasyonunun bile semti bir şantiyeye dönüştürdüğü ve semtte huzurlu bir yaşam kalmadığı şikayetleri de hızlı yükseliyor. Apple’ın kasabada bulunması nedeniyle, başka teknoloji şirketlerinin de Cupertino’ya gelmek istediğini anlatan belediye başkanı, Cupertino’nun bu yükü kaldıramayacağının altını çiziyor. Yeni alt yapı çalışmaları için 100 milyon dolar bütçeye ihtiyaçları olduğunu dile getiren Chang, şehir meclisinde bu paranın Apple’dan alınmasını oylamaya sunduğunu ancak bir oyla kaybettiğini de belirtiyor. Apple yüzünden kasabanı eskimiş ulaşım sisteminin, elektrik, su, kanalizasyon yapısının büyük yük altında olduğunu, semtin sakinlerinin ulaşım sorunları yaşadığını, elektrik sorunlarının baş gösterdiğini herkesin şikayetçi olduğunu da anlatan Chang tam anlamıyla Apple’dan yaka silkmiş gibi görünüyor.

Apple sadece kar ediyor!

Öte yandan Apple’ın kasabada yarattığı sorunların çözümü için ödeme yapmak istemediği de anlaşılıyor. Belediye başkanı, “Apple sadece kar ediyor ama sorumluluğu ve maliyetleri paylaşmayı reddediyor,” yorumunu yapıyor. Belediye başkanının ani çıkışının, Tim Cook’un “son üç ayda 10,5 milyar dolar kar ettik”, açıklamasından hemen sonra gelmesi de belediye yönetimindeki Apple’a karşı “bilenmişliğin” bir işareti olarak kabul ediliyor. Üstelik işin garip yanı, Apple’ın kurucularından Steve Wozniak’ın, belediye başkanının yanını tutması ve Apple’ın Cupertino’daki sorunların çözümüne destek olması gerektiğini düşünmesi. Ancak Tim Cook’un böyle düşünmediği anlaşılıyor.

Google, Facebook ve Amazon banka mı olacak?

0
Fujitsu Türkiye’de sadece teknoloji markası olarak tanınıyor ancak Japonya’da aynı zamanda finansal hizmetleri de bulunuyor. Fujitsu’nun yayınladığı bir raporda, Google, Amazon ve Facebook hakkındaki gözlemleri ise bu üç internet şirketinin giderek büyük birer bankaya dönüştüklerini ve finans şirketlerine rakip olduklarını ortaya koyuyor. Rapora göre eskiden sigorta poliçeleri satın almak veya farklı finansal enstrümanları kullanmak için bankaları tercih eden müşterilerin %20’si artık Google, Facebook veya Amazon üzerinden bu ihtiyaçlarını gideriyorlar. Ayrıca %37’nin de Google, Facebook veya Amazon üzerinde uygun teklifler bulmaları halinde mevcut bankalarını terk edebilecekleri anlaşılıyor. Google şimdiden Android Pay, Google Wallet gibi hizmetlerle bir ödeme servisi sunuyor. Bu aslında bankalarla ortak çalışan bir servis ama Google’ın Android üzerinden bankaların karına ortak çıktığı da aşikar. Aynı şekilde Google Mortage hesap makinesi gibi araçlar sunuyor ve bu araç üzerinden yapılan başvuralarda, bankalarla kar paylaşımı yapıyor. Benzer hizmetleri Facebook da sunuyor. Amazon ise bir adım daha ileri gidiyor ve kullanıcılarına doğrudan kredi veriyor. Amazon’da mağazası olan kullanıcılar, bazı ürünleri satın alıp mağazalarına koymak için Amazon’dan kredi kullanabiliyorlar. Ürün satılınca krediyi faiziyle geri ödüyorlar.

Banka mı kuracaklar?

Google’ın da doğrudan kredi verebilmek, kredi kartı çıkarabilmek için kendi bankasını kurmasının yakın olduğu düşünülüyor. Böylece Android Pay ile yapılan ödemelerde komisyonu bankalarla paylaşmak zorunda kalmadan tüm Android kullanıcılarına kendi kredi kartlarını kullandırabilecek. Facebook ise böyle bir banka kurduğunda, dünya çapındaki 1,5 milyar insanın birbirine online olarak çok basit şekilde para gönderip almasını sağlayabilecek. Hatta bu iş için gerekli olan mobil uygulamalar da zaten sayısız kullanıcını telefonuna kurulmuş durumda. Dolayısıyla finans dünyası artık Google, Facebook ve Amazon’u ciddi bir rakip olarak görmeye başlıyor. Apple’ın ise şimdilik böyle bir hevesi yok. Apple daha çok yeni teknolojilerle devrimsel ürünler yaratma peşinde koşuyor. Ama orta vadede Apple’ın da bankaya dönüşme riski bulunuyor.  

Beyaz Saray’da yapay zeka korkusu

0
Yapay Zeka dendiğinde akla gelen ilk endişe, Terminatör filmindeki gibi Skynet gibi bir organizasyonun tüm dünyayı ele geçirip insanları yok etmek isteyebilecek bir yapay zeka üretmesi… Benzer bir senaryonun Matrix filmi ile de ünlendiğini ve toplumsal hafızamıza kazındığını biliyoruz. ABD’nin başkentinde, devlet yöneticilerinin de benzer endişeleri bulunduğu ortaya çıktı. Beyaz Saray’ın yayınladığı yapay zeka raporuna göre ABD yönetimi yapay zekanın insanlığı yok etmek isteyen asker robotlar dönüşmesinden değil ama bu teknolojinin yanlış kullanımı ile dünyada yaşanabilecek ekonomik ve sosyal krizlerden endişeli. Beyaz Saray’ın raporuna göre, dünya toplumları giderek daha fazla şekilde büyük verinin analizine dayalı otomatikleşmiş yazılımlar kullanıyor ve bu yazılımlar bazı algoritmalar kullanarak kararlar veriyor. Örneğin, hangi kullanıcıya hangi reklamın gösterileceği gibi kararlar artık yapay zeka tarafından alınıyor. Yakın gelecekte işe alımlar, para transferleri, kiracı-ev sahibi ilişkileri gibi sayısız alanda da yapay zekaların kulanılması bekleniyor. Beyaz Saray’ın endişeleri burada devreye giriyor. Yanlış veya zayıf bilgiyle kodlanmış yazılımlarının sosyal hayatta büyük infialler yaratabilecek sorunlara yol açabilmesini büyük olasılık olarak gören Beyaz Saray, bu sorunların yaşanmaması için yapay zekanın ortak bir etik alt yapıya ve çerçeveye dayanmasını, belli standartlara sahip olması gerektiğini düşünüyor. Rapor aynı zamanda, Beyaz Saray’ın yakında yapay zeka çalışmaları konusunda standartlaşmayı destekleyecek çalışmalara destek olacağının da işareti olarak kabul edilebilir.