Uber Macaristan’dan çıkıyor

0
Uber, Macaristan’daki operasyonlarını 24 Temmuz’da durduracağını açıkladı. Böylece dev araç paylaşım platformu, Macaristan’dan çıkmış olacak. Kararın sebebi ise Macaristan’da devreye girecek olan yeni yasalar. Bu yasalar araç paylaşım uygulamasının ülkede çalışmasını imkansız kılıyor. Macaristan’da aylardır süren protestolarda taksi sürücüleri hükumete büyük baskı yapmış ve sonunda Başbakan Viktor Orban’ın partisi, araç paylaşım uygulamalarının ülkede çalışmasını imkansız kılacak bir yasa maddesini meclisten geçirmişti. 24 Temmuz’dan itibaren uygulanmaya başlayacak yeni yasa nedeniyle Uber de faaliyetlerini 24 Temmuz’da durdurmak zorunda kalıyor. Yeni yasa, Macaristan devlet kurumlarının, yasa dışı ulaştırma servislerine internetten erişimi engelleme imkanı tanıyor. Böylece araç paylaşım uygulaması artık Macaristan’da erişilemez olacak ve kullanıcıların araç çağırma şansı kalmayacak. Şirketin rakamlarına göreyse Budapeşte’de 160 binden fazla kullanıcı her gün Uber servislerini kullanıyor ve 1200 şoför de 3 yıldır bu ekosistemden ekmek yiyor. Ancak yasanın araç paylaşım uygulamalarını yasaklanmadığının da altını çizmek gerekiyor. Yasa sadece devletin kabul etmediği, yasal olarak tanımadığı ulaştırma servislerine internetten erişimi engelleme fırsatı veriyor. Ancak, Macar devletinin tanıdığı, yasal olarak kabul ettiği bir araç paylaşım uygulaması söz konusu olursa, Macaristan’da faaliyetine devam edebilecek. Bu da istenmeyen ABD’li şirketleri engellerken, Macar veya Avrupa kökenli şirketlerin çalışmasını mümkün kılacak. Benzer bir yasanın Türkiye’de de hayata geçmesi sürpriz olmayacaktır çünkü polisin ABD’li araç paylaşım uygulamasına karşı delil topladığı, araçları durdurup yolcuları ve şoförleri sorgulayarak belgeler imzalattığı biliniyor. Bu soruşturmalar nedeniyle hükumetin Uber’i engelleyecek bir yasa hazırlığında olduğu düşünülüyor.

Android uygulamalarını tüm aile kullanabilecek

0
Google’ın Play Store’da devreye almayı planladığı yeni satın alma planına göre Android kullanıcıları artık satın aldıkları uygulamaları 5 aile bireyi ile paylaşabilecekler. Google daha önce müzik servisi üzerinde satın alınan şarkıların 5 aile bireyi ile paylaşılmasına izin veriyordu ancak şimdi bu planı tüm satın almalara genişletiyor. Müzik, kitap, video, uygulama… Kullanıcılar satın aldıkları tüm ürünleri 5 aile bireyi ile paylaşabilecek. Yeni yöntemde kullanıcılara ayrıca bir “aile kontrol” aracı da sunuluyor. Böylece hangi aile bireylerinin hangi ürünü görebileceği, hangi ürünü göremeyeceği de belirlenebilecek. Google’ın bu özelliği hayata geçirmesi uzun zamandır bekleniyordu. En büyük rakibi Apple’ın AppStore’unda aile paylaşımı özelliği yıllardır bulunuyordu. Şimdi Android uygulama geliştiricilerin de iş planlarını aile paylaşım özelliğini de dikkate alması gerekecek. Yeni uygulama ile uygulama geliştiricilerin satışlarında düşme beklenmiyor ancak özellikle popüler ücretli uygulamaların kullanıcı sayısında önemli bir artış olacağı düşünülüyor. Aynı şekilde, e-kitap, film ve TV dizileri de daha fazla kullanıcıya ulaşacaklar.

Planet of the Apps geliyor

0
Apple’ın bir tv programı hazırlayacağı söylentisi uzun zamandır gündemdeydi, öncelikle müzik dünyasını anlatan bir şov olacağı söylenen TV programı Apple’ın stream kanallarından izlenebilecekti. Şimdi ise TV programının detayları netleşti. Apple, Maymunlar Gezgeni (Planet of the Apes) filminden esinlenerek isimlendirdiği Planet of the Apps (Uygulamalar Gezegeni) isimli bir reality show’u hayata geçirecek. Uygulamaların ve uygulama geliştiricilerin öyküleri üzerine röportajlar, başarı hikayeleri ve case study’lerin yer alacağı programda hangi uygulamaların konu edileceği ise kısa süre sonra netleşecek. Programa katılmak isteyen uygulama geliştiricileri 26 Ağustos’a kadar başvuru yapmak zorundalar. Apple daha sonra başvurular arasından seçim yapacak ve seçilen geliştirici ile röportajlar yapılacak, çalışma ortamında çekimler yapılacak, geliştirdiği uygulama tanıtılacak ve deneyimleri anlatması sağlanacak. TV programı, The Biggest Loser ve Master Chef’in de yapımcısı olan yapım şirketi Prospect Productions ile ortak olarak hazırlanacak. Tüm seri tamamen uygulamalara ve geliştiricilere odaklanacak ve 100 bölümden oluşacak. Elbette her bölümde yeni bir uygulama ve geliştiricisi konu edilecek. Programa seçilen geliştiricilerin 2016 ve 2017’de Los Angeles’daki çekimlere katılması da gerekecek. Katılımcılar aynı zamanda dünyadaki en önemli yazılım geliştiricilerle buluşacak ve onlardan destek alma şansı bulacak. Ayrıca uygulamaları için 10 milyon dolara kadar fon bulabilecekleri yatırımcılarla buluşacaklar. Uygulamaları da AppStore’da özel bir kategoride yer alacak.

Intel Security İnovasyon Birliği genişliyor

0
Intel Security iş ortağı ekosistemi, 25 yeni partner ile genişliyor. Intel Security İnovasyon Birliği (Intel Security Innovation Alliance) olarak bilinen ekosistem, yenilikçi açık mimariyi dünya genelinde 150 iş ortağıyla 12 global pazarda gerçeğe dönüştürüyor. Platformun temel teknolojilerinden biri olan McAfee Data Exchange Layer, farklı satıcıların güvenlik ürünlerinin birbiriyle iletişim halinde çalışabildiği ortak bir katman oluşturuyor. Açık mimariye karşın güvenli bir yapıya sahip olan framework, Tehdit Savunma Yaşam Döngüsünü basitleştirmek için müşteri güvenlik araçlarının daha verimli ve etkin çalışmasını sağlıyor. Yirmiden fazla Intel Security iş ortağı, kendi ürünlerini McAfee Data Exchange Layer üzerine entegre etme sürecine başlamış durumda ve büyük bir kısmı bu işlemi tamamladı. Bu katmanla entegrasyon sayesinde müşteriler ve iş ortakları çok daha yenilikçi çözümler geliştirmek için özgün tasarımlar kurgulayabiliyor. Şirketlerin tehditler karşısında hızlı ve isabetli kararlar verebilmesi için gereken gerçek zamanlı ve aksiyon alınabilir veriler, sunulan platforma entegre çözümlerin daha etkin veri analizi yapmasıyla sağlanıyor. Böylelikle bilgi güvenliği kaynakları, yüksek öncelikli sorunlara daha hızlı odaklanabiliyor ve aynı zamanda daha stratejik ve proaktif bir yaklaşım izleyebiliyor.

Bankaları IoT ile bu teknoloji buluşturacak

0
Bankacılık sektöründe 2018 yılında Nesnelerin İnterneti alanında yapılacak yıllık harcamaların bu seneye göre %31 artarak, 153 milyar doları bulması bekleniyor. Yüksek teknoloji dışında bu alana yatırım yapan sektörler arasında ise bankacılık, tüm diğer sektörlerin önünde yer alıyor. Dünyada bankacılık sektörünü de etkisi altına almaya başlayan Nesnelerin İnterneti kapsamında Bluetooth temelli çalışan beacon’ların bankacılık deneyimini tamamen değiştirdiğini belirten Blesh CEO’su Devrim Sönmez, Bluetooth teknolojisiyle çalışan beacon’ların bankacılık sektöründe nasıl bir değişime katkı sağlayacağını ilginç örneklerle açıkladı.

Şubeye Girmeden Alınan Dijital Sıra Numarası ve Sizi Tanıyan ATM’ler

Banka şubesine girdiğinizde, akıllı cihazınızdaki mobil bankacılık uygulaması ile sensörler sizin orada olduğunuzu anlayacak ve sıra numarasını size bildirim olarak iletecek. Yani kioskları tuşlayıp kağıt çıktı üzerinde numara almak gerekmeyecek artık. Ya da banka şubesi içinde ve çevresinde izniniz ve ihtiyaçlarınız kapsamında size özel kampanyaları telefonunuzdan anında alabileceksiniz. Mobil uygulamadan yapılabilmeye başlayan işlemler için de şubede bildirim alıp işleminizi telefondan yaparak zaman kazanabileceksiniz. ATM’lere kurulan sensörler de sizin yaklaştığınızı anlayıp ATM başına geldiğinizde sizinle iletişim kurabilecek, ATM’de dakikalarca işlem yapmakla uğraşmadan hızlı biçimde saniyeler içinde paranızı çekebileceksiniz.

Bankacılıkta 3 Dikkat Çeken Yeni Beacon Uygulaması

Genel olarak duvara takılabilen beacon cihazlarının yanı sıra yeni beacon formatları Nesnelerin İnterneti uygulamalarını daha ulaşabilir kılıyor ve daha çok nesneyi akıllandırıyor. Bu kapsamda yeni üç beacon formatı dikkat çekiyor. Pil gerektirmeyen USB formatındaki beacon cihazları, ATM’lere, POS makinelerine veya kasalara entegre edilebiliyor. ATM’lere entegre edildiğinde kullancı akıllı cihazı ile yaklaştığında ATM onu tanıyabilecek ve kişiye özel fırsatlar sunabilecek. POS cihazları ve kasalara entegrasyon ise hem mobil ödeme hem de kampanya iletişimi için bankalar adına önemli bir potansiyel taşıyor. Kolayca entegre edilebilen USB beacon’lar ile bankaların müşterilerinin konuma özel davranışlarını inceleyerek veri analizi yapabilecek. Bu da daha da kişiselleştirilmiş kampanya ve fırsatların önünü açacak. Kart şeklindeki beacon’lar cüzdanda taşınabiliyor veya yaka kartı gibi kullanılabiliyor. Personel takibi için kullanılmaya başlayan bu cihazlar, bankacılık ürünlerine entegre edilerek şube ziyareti yapan müşterilerle iletişim kurabiliyor. Anahtarlık şeklindeki beacon’lar bankaların özel müşterileriyle daha yakından iletişim kurmasını sağlayacak. Aynı zamanda mobil bankacılık uygulamalarının da kullanımını artıracak özelliklere sahip bu formatlar daha fazla kullanıcının hayatında olacak.

Global Bankacılık Sektöründen Yenilikçi Örnekler

2018 yılında bankacılık sektöründeki Nesnelerin İnterneti harcamalarının bu seneye göre %31 artarak, yıllık 153 milyar doları bulması bekleniyor. Bu alana yatırım yapan sektörler arasında bankacılık, yüksek teknoloji haricinde tüm diğer sektörlerin önünde yer alıyor. Geçtiğimiz ay New York’taki ATM kabinlerine beacon yerleştiren Citibank müşterileri, böylece kabinlere cüzdanlarından kartlarını çıkarmadan, telefon veya Apple Watch cihazlarını kullanarak kabine giriş yapabiliyorlar. Citibank bu uygulamayı iki ATM kabininde gerçekleştirdi ve bunu kısa bir süre içinde 10’a çıkarmayı planlıyor. İngiltere’de başlayan uygulama ile şubeye engelli müşteriler geldiğinde beacon’lar aracılığıyla şube çalışanlarına bilgi geliyor ve müşterilere özel bir karşılama sağlanıyor. Sydney’de bulunan şubelere yerleştirilen beacon’lar müşterileri karşılıyor ve onlara özel kampanya fırsatlarını iletiyor. Kişiye özel kampanyaların banka şubesi içinde müşteriye ulaşması kampanyanın karlılığını doğrudan etkiliyor. Müşteriler de ihtiyaçları odağında fayda sağlıyor. PayWithCapture adlı bir mobil ödeme uygulaması ile beacon’ları entegre eden banka beacon teknolojisi ve NFC ile ödeme yapma imkanı sunuyor. Ödeme süreçlerine pratiklik katılan bu yaklaşım ile müşterilere hız ve kolaylık vadediliyor.

Yenilikçi Uygulamalar Dünya ile Türkiye’de Aynı Anda

Üye işyerlerinde temassız mobil ödeme, banka şubesine gitmeden sıra numarası alma ve kişiye özel teklifler, ATM’lerin sizi yaklaşırken tanıyarak önerilerde bulunması gibi özelliklerle artık sensörler, bankacılık deneyimini de tamamen değiştiriyor. Bu yeni inovatif uygulamaları dünya ile aynı anda Türkiye’de Blesh ve Denizbank, iBeacon teknolojisi ile hayata geçirdi. Gerçekleştirilen ortak çalışmalar ödüller kazandı.
  • Denizbank tarafından geliştirilen bir mobil cüzdan uygulaması olan fastPay, global arenada da yaptığı yenilikçi projeler ile ilgi çekiyor. Geçtiğimiz sene 2015 yılı EFMA İnovasyon Ödülleri’nde büyük ödülü kazanan DenizBank, BAI Bankacılık İnovasyon Ödülleri’nde de fastPay ile finale kalmıştı.
  • Denizbank 2016 yılında da Celent Research tarafından sensörleri entegre ettiği bankacılık ürünleriyle Digital Transformation dalında ödüle layık görüldü.
  • Hands Free Payment projesi ile işbirliğine başlayan Blesh ve DenizBank, temassız mobil ödeme projesini San Francisco’da düzenlenen Bluetooth World kongresinde tanıtmıştı.
  • Temassız mobil ödeme projesi ile fastPay üye iş yerleri, önce siz yaklaştığınızda size kampanya önerileri sunuyor ve siz içeri girip ödeme yaparken sizin hiçbir şey yapmanıza gerek kalmadan ödemeyi uygulama üzerinden alabiliyor.

İş mülakatında başarı garantili 5 sihirli kelime

0
Yeni bir iş bulma heyecanı ne kadar keyifliyse, o iş için yanıtlanması gereken mülakat soruları da o kadar endişe vericidir. Her ne kadar klişe sorulara verilebilecek akılcı yanıtlar artık internetin dört bir yanını sardıysa da, kendinizi anlatmak zorunda kaldığınızda kullanacağınız kelimeleri iyi seçmeniz gerekir. Sahip olduğunuz becerilere, sonuç odaklı olmanıza, çalışkanlığınıza ve iş disiplininize güveniyor olabilirsiniz. Ancak bu ifadeler sizi ilk defa gören ve sadece 15 dakikasını ayıracak olan karşınızdaki İK yöneticisine tek başına pek anlam ifade etmiyor. Bunun yerine Geoffrey James’in kaleme aldığı şu beş sözcüğü ve her birinin arkasında yatan felsefeyi benimsemenizde fayda var:

1. Sorumluluk – “Bunu yapmak benim sorumluluğumdaydı…”

Yöneticiler, işi tamamlamak için sorumluluk üstlenebilen çalışanları almayı tercih eder. İşten kaytaran, gelen görevi başkasına yüklemeye çalışan veya işi yöneticisinden bekleyen personel iyi bir izlenim bırakmayacaktır. Bir hedefe ulaşırken üstlendiğiniz sorumluluğu belirtip, bu sorumlulukla neler yaptığınızı detaylandırdığınızda karşınızdaki İK yetkilisi sizin güvenilir, çalışkan ve özenli olduğunuzu anlayacaktır.

2. İnisiyatif – “İnisiyatif alarak şunu yaptım…”

Sürekli birilerinin size ne yapmanız gerektiğini söylemesini mi bekliyorsunuz? İş görüşmelerinde bu yönünüz pek de işe yaramayacaktır. Yöneticiler sürekli komut bekleyen personel yerine, zamanını verimli kullanan ve emir-komuta zinciriyle vakit kaybetmeyen girişken çalışanlar ister. Bir işi tamamlamak için inisiyatif almaktan çekinmediğinizi örneklerle anlatırsanız, mülakatı yapan kişiye kendi motivasyonunuz için dışa bağımlı olmadığınızı, özgüveninizi ve çalışmaya hazır olduğunuzu gösterirsiniz.

3. Sonuç – “Yaptıklarımın sonucu olarak…”

İş demek sonuç demektir. Mülakat soruları karşısında bahsedeceğiniz tüm çalışmalarınızı, o aktivitenin şirket ve ekibiniz üzerindeki olumlu etkisini de tasvir ederek anlatın. Sadece yapılan işi değil, o işin sonucunu da anlattığınızda her işletmenin temel kuralını çözdüğünüzü ve gerçekte neyin önemli olduğunu fark ettiğinizi gösterirsiniz. Sonuçta, İK yöneticisinin “Bu aday gerçekten sonuç alacaktır” demesini istersiniz.

4. Ölçülebilir veriler – “Proje sonrası satışlarımız şu kadar arttı…”

Burada doğrudan ölçülebilir sözcüğü yerine, ölçülebilir veriler paylaşmanız gerekiyor. İş iletişiminde veriye dayalı beyanlar her zaman soyut genellemelerin önüne geçer. Mülakatı yapan kişiye güven telkin etmek için mümkün olduğunca belirgin ve ölçülebilir ifadeler kullanın. “Son çalıştığım şirkette çok fazla satış yaptım” demek yerine, “Satışları üç ayda yüzde 20 artırdım” demeyi tercih edin.

5. Örneğin – “Örneğin ben bu konuda şöyle aksiyon aldım…”

“Örneğin” sözcüğü her türlü mülakattaki en güçlü silahınız olacaktır çünkü farazi bir konuşmayı doğrudan yaşanmış olaylarla pekiştirmenizi sağlar. İspatı mümkün olmayacak söylemleriniz, örnekler aracılığıyla gerçeğe dönüşür. Özellikle mülakat sorularını yanıtlarken, “örneğin” kelimesiyle başlayan cümleler sizi birkaç adım öne çıkaracaktır. “En güçlü yönünüz nedir?” gibi bir soru geldiğinde, “Sonuç odaklıyım. Örneğin çalıştığımız bir projede sıkışık bir teslim tarihiyle karşı karşıya geldiğimizde, inisiyatif alarak…” yanıtı sizi başarıya ulaştıracaktır. Kısacası, mülakat soruları için yanıt ararken, kendinizi övmek ile yaptıklarınızı anlatmak arasındaki ince çizgiyi fark etmeniz gerekiyor. Becerilerinizi kuru cümlelerle aktarmak yerine, gerçek olaylar ve veriler üzerinden anlatırsanız, “Masanız hazır, Pazartesi bekliyoruz” yanıtını almanız kolaylaşacaktır.

Google Hangouts için ısrarcı

0
Google, kendi anında mesajlaşma uygulaması Hangouts’u hala terk etmiş değil. WhatsApp, Messenger ve Line gibi rakiplerinin karşısında fazla varlık gösteremeyen uygulama çok popüler olmamasına rağmen, Google hizmetleriyle entegre çalışabildiği için özellikle iş dünyasında kabul görüyor. İnternet devi, sene başında uygulamanın iOS versiyonuna video mesaj özelliği eklemişti ancak Android kullanıcıları bu özelliğe erişememişti. Uygulamanın Android sürümüne de şimdi video mesajlaşma yeteneği eklendi. Uygulamanın yakında Google Play’e yüklenecek 11. versiyonunda Android kullanıcılarının beklediği video mesaj yeteneği bulunacak. Kullanıcılar, araç çubuğundaki kamera tuşuna basarak arkadaşlarına videolu mesaj gönderebilecek. Ancak ilginç bir şekilde, gönderilen videolar mesaj penceresi içinde değil, ayrıca açılan bir uygulama içinde oynatılıyor. Bu arada iOS kullanıcıları da artık gönderdikleri videoyu 1 dakika ile sınırlamak zorunda değil. Google iOS kullanıcıları için video mesaj sınırını 2 dakikaya çıkardı. Android uygulamasındaki video mesaj güncellemesinin de 2 dakika sınırıyla geleceği tahmin ediliyor. Hangouts sadece küçük bir kullanıcı kitlesi tarafından tercih ediliyor ve 1 milyar kullanıcı sayısına ulaşan WhatsApp veya benzer şekilde popüler Facebook Messenger karşısında çok şanslı görülmüyor. Teorik olarak Gmail’in 1 milyarı aşan aylık aktif kullanıcılarının tümü Hangouts kullanıcısı olarak kabul ediliyor ancak pratikte uygulamayı kullanan sayısı bu rakama yanaşamıyor.

EFT işleminin yerini bu sistem alacak

0
Aynı bankada bulunan iki hesap arasında işlem yapmak oldukça kolaydır. Bir hesaptan transfer emri verdiğinizde, neredeyse anlık olarak diğer hesaba para aktarılır. Ancak söz konusu hesaplar farklı bankalarda olunca, yani işin içine EFT girince durum değişiyor. Özellikle tatil günlerinde ya da mesai saatleri sonrası yapılan EFT işlemleri, ancak ilk iş gününde tamamlanabiliyor. ABD’de Early Warning adlı gerçek zamanlı ödeme ve kimlik doğrulama servisleri sağlayıcısı tarafından geliştirilen clearXchange, farklı banka müşterilerinin kendi aralarında hızla para gönderip almalarına olanak tanıyor. P2P para transferi için clearXchange ağına katılan tüm bankalar, müşterilerine EFT’ye alternatif olarak anlık işlem imkanı sunuyor. Bugüne kadar clearXchange ağında çalışan iki banka vardı; Bank of America ve U.S. Bank. Şimdi ise ABD’nin diğer önde gelen finans kuruluşları Capital One, Chase ve Wells Fargo’nun aynı ağa dahil olduğu açıklandı. Bunun anlamı, adı geçen beş bankadan herhangi birinde hesabı bulunan bir müşteri, bu bankalardan bir diğerindeki kullanıcıya para gönderirken EFT’de olduğu gibi herhangi bir bekleme süreci yaşamayacak. Para bir kullanıcıdan diğer kullanıcıya anlık olarak transfer edilecek.

EFT yerine gerçek zamanlı P2P para transferi

Yapılan açıklamada, Capital One müşterilerinin clearXchange ağında bulunan diğer bankalardan gerçek zamanlı ödeme almaya bu hafta itibarıyla başlayacakları belirtiliyor. Gerçek zamanlı para gönderme işlemleri için gerekli adımlar ise sonbahar gelmeden önce atılacak. Benzer bir durum Wells Fargo için de geçerli. Öte yandan bankaların müşterileri, gelecek dönemde mobil uygulamalardan ve web sitelerinden de P2P para transferi gerçekleştirebilecekler. Early Warning, ABD’deki P2P ödeme servislerinin clearXchange ağı üzerinden 100 milyondan fazla online bankacılık müşterisine ulaştığını söylüyor. Akıllı telefonlarındaki mobil uygulamaları kullanarak bu hizmete erişenlerin sayısı ise 70 milyona ulaşmış durumda. 2016 ilk çeyrekte bu ağ üzerinden kullanıcıdan kullanıcıya 46 milyon işlem yapıldı ve toplamda 16 milyar dolar para aktarıldı.

Magic Leap test sürecine mi girdi?

0
Arttırılmış gerçeklik oyunu Pokemon Go, birkaç gün içinde yüz milyonlarca telefona indirilmişken ve dünyada bir çılgınlık haline dönüşmüşken, aynı teknolojinin daha gelişmiş hali üzerinde çalışan Magic Leap şirketinden de heyecan veren bir haber geldi. Google’dan aldığı yarım milyar dolarlık yatırımla bir anda teknoloji dünyasının gündemine oturan, toplamda ise 1,5 milyar dolara yakın fon toplayan ancak çalışmaları hakkında hiçbir sır vermeyen Magic Leap’ın CEO’sunun açıklamalarına göre şu anda binlerce kişi Magic Leap’ın “karışık gerçeklik” teknolojisini test ediyor ancak hepsi de bu konuda tek kelime etmemek üzere yeminli. Dolayısıyla medyaya hiçbir bilgi sızmıyor. Magic Leap’in, gözlük şeklinde yeni bir bilgisayar geliştirmeye çalıştığı biliniyor. Google’ın Glass gözlüklerine de benzetilebilecek bu yeni akıllı gözlük/gözlük bilgisayar ürününün, Glass’tan çok daha gelişkin olduğu düşünülüyor. Hatta Google’ın Glass projesinden vazgeçmesinin sebebi olarak da Magic’e yatırım yapmış olması ve Glass’ın yerine bu gözlüğü öne çıkarmayı planlaması gösteriliyor. Bu gözlükler, çevredeki gerçek görüntülerin üzerine sanal görüntüler bindiriyor ve bu görüntüleri doğrudan göz bebeği üzerine yansıtarak, dışarıdan görülemeyen ancak insan beyni tarafından ‘gerçek’ gibi algılanan hologramlar oluşturabiliyor. Magic teknolojisi ile Star Wars filmleri geliştirmek üzere çalışma yaptıı bilinen Disney Stüdyoları’nın  CEO’su Bob Iger ise gözlükle yaşadığı deneyimini, “büyülü” olarak nitelendiriyor. “Üzerime doğru küçük bir peri geldi ve sonra etrafımda dolanmaya başladı, onun gerçek olmadığına inanmam çok zor oldu,” ifadelerini kullanan Iger, 600 çalışana sahip gizemli şirketin karışık gerçeklik teknolojisi hakkındaki merakı daha da azdırmış durumda. Magic Leap’in CEO’su Rony Abovitz, Lucas Film’in stüdyolarına yakın olan eski Motorola fabrikasının binasını kiralayarak yerleşmiş olduklarını ve çalışmalarını burada sürdürdüklerini de vurguluyor. Ayrıca Lucas Film binasının içinde de “gizli” bir laboratuvarları olduğunun altını çiziyor. Öyle görünüyor ki, Google ve Magic Leap, çok etkileyici bir sürpriz yaparak, Silikon Vadisi’nin iPad tanıtımından beri peşinde olduğu “yeni büyük şeyi” kısa süre sonra duyurabilir. Sonrasında ise, öncelikle yeni Star Wars filmleri olmak üzere, sayısız sinema filmini ve video oyunlarını, sanki o dünyaların içindeymiş gibi, gözlüğümüzü takarak deneyimleyebileceğiz ve beynimiz yaşadıklarımızın gerçek olmadığını kabullenmekte son derece zorlanacak.

Tesla müşterilerini eğitmeyi planlıyor

ABD’de otopilot modunda ilerlerken büyük hızla bir traktöre çarpan ve sahibinin ölümüne neden olan Tesla otomobilinden sonra, elektrikli otomobil üreticisi firma araç sahiplerini otopilot kullanımı konusunda eğitmek için harekete geçti. Henüz hazır olmayan çok tehlikeli bir teknolojiyi otomobillerine yüklemekle suçlanan Elon Musk, otopilot yeteneğinin güvenli olduğunu savunuyor ve bu özelliğin aracı şoförsüz bırakmak için değil, trafik yükünü şoförün üzerinden almak olduğunu vurguluyor. Firmaya göre, otopilotu çalıştıran araç sahipleri, direksiyonu bırakmamalı ve her an yoldaki sürprizlere karşı uyanık olmalılar. Ancak pratikte işler böyle işlemiyor. Otomobilin kendi kendine her yere gidebildiğini fark eden şoförler, yolla ilgilenmeyi tamamen bırakıyorlar. Elon Musk şimdi, otomobil sahipleri için otopilot özelliğinin doğru kullanımı hakkında detaylı bir guide hazırlatıyor. Ancak karşı görüştekiler bu guide’ı herkesin okumayacağını veya okusalar bile yaşanan ölümlü kazada olduğu gibi, otomobil kendi kendine giderken aracın ekranında film seyretmeye hatta uyumaya devam edeceklerini savunuyorlar. Tesla daha önce de aracı otomatik pilota bırakıp kendileri arka koltukta uzanan, hatta uyuyan araç sahiplerinin YouTube’da yayınlanan videoları nedeniyle otopilot özelliğini aracın ön koltuk sensörleri ile birleştirmişti ve ön koltukta sürücü oturmadığında otopilot özelliğinin devreye girmemesini sağlamıştı. Yeni alınacak önlemler arasında, araç içi sensörlerle, sürücünün gözünü uzun süre yoldan ayırması halinde otopilotun sağ şeride geçip hızı çok düşürmesi veya aracı yol kenarına çekerek durdurması gibi seçenekler de mümkün olabilir.

Hyperloop One yöneticileri birbirine girmiş!

0
Hyperloop One’ın kurucularından Brogan BamBrogan’ın Temmuz başında şirketteki görevlerinden istifa ettiğini açıklaması şaşkınlık yaratmıştı. Elon Musk’ın yeni nesil toplu ulaşım planlarını hayata geçirmek için kurulan bir start-up iken onu dünyanın büyük ülkelerinden sipariş alma aşamasına gelmiş çok önemli bir şirkete dönüştüren isim olarak tanınan Brogan BamBrogan’ın herhangi bir açıklama yapmaksızın istifa etmesi büyük yankı uyarmıştı. Ancak ayrılışın nedeni, bir mahkeme dilekçesinde ortaya çıktı. Brogan BamBrogan mahkemeye başvurarak, şirketin yönetim kurulundaki Afshin Pishevar’a karşı, ölüm tehdidi ve şiddet kalkışması nedeniyle yasal engelleme talebinde bulundu. Söz konusu ‘saldırgan kişi’ Afshin Pishevar, aynı zamanda şirketin diğer kurucusu Shervin Pishevar’ın kardeşi. Brogan BamBrogan’ın iddialarına göre, ünlü mühendis tartışmaların ardından ofisinde, insan asmakta kullanılan bir ilmek de bulmuş. Öyle görünüyor ki, Elon Musk’ın şirketi teslim ettiği iki ortak, Hyperloop’un başarıyla gerçekleşen ve büyük dikkat çeken testlerinden sonra başarıyı paylaşamamış olabilir. Yönetim kurulunda büyük tartışmaların yaşandığı ve BamBrogan’ın karşılaştığı ağır muamele nedeniyle şirketten ayrılmak zorunda kaldığı konuşuluyor. Şirketten sızan bilgilere göre, yöneticiler şirketin parasıyla kendilerine ait diğer start-up’lara destek çıkıyor, güzel kadınlarla romantik ilişkileri için pahalı harcamalar yapıyor, hatta çeşitli yöntemlerle parayı kendi ceplerine aktarıyorlardı. Bu gidişat ise sonunda yöneticilerin birbirine girmesine neden oldu. Brogan BamBrogan aynı zamanda, Elon Musk’ın şu anda NASA’ya sattığı ve uzaya malzeme taşıyıp dönen SpaceX roketlerinin yaratıcısı mühendis olarak tanınıyor. Pishevar ise Silikon Vadisi’nin çok iyi bilinen milyarderlerinden biri ve cebindeki nakitle Hyperloop konusunda Elon Musk’a destek olduğu, şirketin hayata geçirilmesini sağladığı biliniyor. Aynı zamanda, Uber, AirBnB ve Warby Parker’ın da yatırımcıları arasında yer alıyor. Şirket içinden gelen duyumlara göre BamBrogan, Pishevar ile ortaklığı daha fazla sürdürmek istemiyor ve çok büyük profilli bir tazminat davası açmaya hazırlanıyor. Hyperloop teknolojisini geliştiren şirket ise şimdilik bu haber karşısında bir açıklama yapmış değil.

Robotik protez kol satışa çıkıyor

0
ABD’nin savunma teknolojileri geliştiren laboratuvarı DARPA tarafından fonlanan ve on yıldan uzun zamandır geliştirme aşamasında olan robotik protez kol, bu yıl içinde ticari olarak satışa çıkıyor. Cephede kollarını kaybeden ABD’li askerlerin ihtiyaçları düşünülerek hazırlanan robot kol projesi DARPA’dan da önemli bir yatırım almıştı. Kolun en önemli özelliği, hastanın kesilen kolundaki sinirlerden gelen sinyalleri okuyabilmesi. Böylece kullanıcı kolu çok hassas bir şekilde kontrol edebiliyor. Kolu dilediği gibi oynatması mümkün olurken parmaklarını da çok hassas şekilde açıp kapatabiliyor. Ufak nesneleri kolayca kavrayabiliyor, su bardağını tutabiliyor veya kırılgan nesneleri hiç zarar vermeden tutup kaldırabiliyor. Firma kola Luke Kolu ismini vermiş. İsim, Star Wars filminde, Luke Skywalker’ın kolunu kaybettikten sonra, bedenine bir cyborg kolun takıldığı ünlü sahneden yola çıkılarak tercih edilmiş. Diğer protez kollar, kullanıcının diğer eliyle kolu kontrol etmesini sağlayan kumandalar sayesinde çalışırken, yeni protez kolu sinirlerin üzerine yerleştirilen elektrotlar sayesinde kullanıcının ne yapmak istediğini okuyabiliyor ve sonrasında robot kol bu hareketi gerçekleştirebiliyor. Bir anlamda, protez kullanıcısının aklını okuyabiliyor da denilebilir. Protez kolun fiyatı henüz açıklanmış değil ancak sene içinde piyasaya çıktığında 100 bin dolar düzeyinde bir fiyatla satılacağı tahmin ediliyor. Elbette ABD’de gazilerin kopan kolları için üretilecek robot protezler sigorta tarafından karşılanacak ancak bu teknoloji yaygınlaşana kadar diğer ülkelerde standart sigortaların bu pahalı çözümün maliyetini üstlenmeyeceği de tahmin ediliyor.

Makine öğrenimi eBay’i nasıl değiştirecek?

0
Alışveriş sitelerine girdiğinizde ana sayfada rastgele ürünler yerine sizin zevkinize göre donatılmış, hatta “tam da bu ürünü almak için gelmiştim” dediğiniz seçeneklerle karşılaşıyorsanız, büyük ihtimalle o platform makine öğrenimi, tahmine dayalı analitik ve diğer iş analitiği teknolojilerinden faydalanıyordur. Bu işi en iyi yapan e-ticaret portali hiç kuşkusuz Amazon. Şirketin perakende alanında hızlı büyümesinin arkasında, dev bir pazar yerini, her ziyaretçi için özelleştirilmiş hale getirmekteki başarısı yatıyor. Şimdi ise benzer bir taktiği eBay kullanmaya hazırlanıyor. Hatta bunun için bir satın alma yapmayı da ihmal etmiyor: eBay, özellikle ticaret odaklı makine öğrenimi alanında uzmanlaşmış SalesPredict adlı startup’ı satın alacağını açıkladı.

SalesPredict öğrenme motoru ne işe yarıyor?

Bu startup tarafından geliştirilen öğrenme motoru, sipariş geçmişinizi inceleyip analiz ederek, ilginizi çekebilecek yeni ürünler öneriyor. İşletmeler bu sayede ürün veya hizmet almakla en çok ilgilenen müşterilere odaklanarak daha başarılı pazarlama faaliyetlerine girebiliyor. eBay’in de hedefinde bu yeni yetenekleri Amazon ile rekabette kullanmak var. Amazon’da karşılaştığınız ana sayfa, daha önce satın aldığınız veya ziyaret ettiğiniz ürünlerle ilgili olacak şekilde değişiyor. Yakında eBay de benzer bir sisteme geçerek, her ziyaretçiye kendini özel hissettirmek istiyor. Konuyla ilgili açıklama yapan eBay Yapılandırılmış Veri Genel Müdürü Amit Menipaz, SalesPredict’in tahmine dayalı analitik ve makine öğrenimi alanındaki derin uzmanlığının eBay’in yapılandırılmış veri çalışmalarına büyük katkı sağlayacağını belirtiyor ve ekliyor: “Alıcılarımız açısından baktığımızda, bu satın alma sayesinde ürünlerimizdeki fiyat farklılıklarına nasıl tepki verildiğini daha iyi anlayacağız. Satıcılarımız açısından ise birim ürünün birim zaman aralığında satış ihtimalini artıracak tahmine dayalı modeller geliştirebileceğiz.”

Disk tabanlı depolamada tehlike çanları çalıyor

0
Bulut, SSD ve diğer yeni nesil depolama sistemleri, gelirinin büyük kısmını geleneksel disk tabanlı depolama teknolojilerine borçlu olan şirketlerde ağır maddi tahribata yol açıyor; bunun son örneği Seagate oldu. Henüz geçtiğimiz ay açıklanan Q4 2016 öngörülerinde disk üreticisinin hedefi son çeyrekte 2,3 milyar dolar gelir elde etmekti. Donanım pazarındaki çalkantılı dönem ise şirketin 1.600 çalışanıyla yollarını ayırmasına neden olacaktı. Bu hafta yayınlanan yeni rapor ise, Seagate’in çok daha radikal bir işten çıkarma hamlesine hazırlandığını gösteriyor. Yılın son mali çeyreğine dair öngörülerini yenileyen disk üreticisi, gelir beklentisini 350 milyon dolar artırarak 2,65 milyar dolara yükseltmesine karşın, işten çıkarmaları dört katına çıkaracağını duyurdu.

6.500 Seagate çalışanı işsiz kalacak

Yıl sonuna kadar kademeli olarak devam edecek ve şirkete vergi öncesi 164 milyon dolara mal olacak hamlede, global iş gücü yüzde 14 oranında küçülecek. Bunun diğer anlamı, 6.500 personelin önümüzdeki aylarda yeni işler aramaları gerekiyor. Peki, işten çıkarmalar hangi departmanları etkileyecek? Şirket sözcüsünün The Wall Street Journal’e yaptığı açıklamaya göre, işten çıkarmalar büyük oranda üretim operasyonlarını kapsıyor. Seagate’in ana üretim tesisleri Malezya ve Çin’de bulunurken, üretimin bir kısmı da ABD ve İngiltere’de gerçekleşiyor. Yıl sonuna kadar gelirlerini artırmayı planlayan Seagate, genel anlamda disk tabanlı depolama sistemlerinin terk edilmesi nedeniyle zor günler yaşıyor. Şirketin daha fazla inovasyon yapması gerekiyor. Öte yandan, en büyük rakiplerinden biri olan Western Digital’in yakın zamanda 19 milyar dolara SanDisk’i satın alması, pazardaki oyuncu sayısını düşürse de, rekabeti körüklüyor.

PC satışları toparlanıyor mu?

0
Sene başında gelen yıllık satış raporlarına göre PC satışlarında yaşanan büyük düşüş, bu endüstrinin can cekişmekte olduğuna dair endişeleri azdırmıştı ancak Gartner ve IDC’den geln yeni raporlar durumun toparlanmaya başladığını gösteriyor. IDC raporlarına göre 2016’nın ikinci çeyreğinde ABD’deki PC satışlarında %1,4 oranında artış yaşandı. Gartner’ın analizine göreyse artık %4,9 düzeyinde gerçekleşti. Bu artışın nedeni hakkında ise henüz bir açıklama yapılamıyor. ABD’e ekonominin düzelmeye başlaması bir sebep olarak gösterilebilir. Öte yandan video oyunu severlerin, Mart ayından sonra piyasaya çıkan sanal gerçeklik gözlüklerini çalıştırabilmek için yeni ve gelişmiş bilgisayarlara ihtiyaç duymaları nedeniyle PC satışlarının artmış olabileceği de göz ardı edilmiyor. Ayrıca düşük fiyatlı ancak yetenekli ve cazip bir laptop seçeneği olan Chromebook’larda yaşanan olumlu gelişmelerin de toplam bilgisayar satışlarına etkisi olabileceği tahmin ediliyor. Kurumsal pazardaki müşteriler ve devlet kurumları 2016 içinde yüksek sayıda Chromebook satın aldılar. Öte yandan ABD dışına çıkınca işler çirkinleşiyor. Dünya çapındaki toplam PC satışlarına bakınca iki araştırma firmasının analizleri de %5 civarında düşüşü işaret ediyor. Yine de sene içinde pazarda hareketlenme bekleniyor çünkü Windows 10’a ücretsiz güncelleme için son tarih yaklaşıyor ve bu tarihten sonra insanlar eski bilgisayarlarına yeni işletim sistemi yüklemek için 110 dolar ödemek yerine, içinde yeni işletim sistemi olan yeni bilgisayar almayı tercih etmeye başlayacaklar ve bu da satışlarda beklenen canlanmanın başlamasını sağlayabilecek.

Pokemon Go Twitter’ı geçmek üzere!

1
Bir anda dünyayı saran arttırılmış gerçeklik oyunu Pokemon Go’ya olan yoğun ilgi, onu Twitter’dan bile daha güçlü bir uygulama haline dönüştürdü. Geçen hafta Nintendo and Niantic tarafından yayınlanan mobil video oyunu, dünyanın her yerinde milyonlarca insanın ellerinde telefonlarla sokaklara akmasına neden oldu. Oyunun sunucuları da bu yoğun ilgiyi kaldırmayıp ara ara çökerken, yeni Pokemon oyunu hakkındaki ilginç rakamlar, teknoloji piyasasının gündemine oturdu. Rakamlara göre, ABD’deki aktif Android cihazların %5,2’sinde şu anda Pokemon Go oyunu kurulu bulunuyor. Arkadaş bulma uygulaması Tinder ise bu rakamın altında kalıyor. Dolayısıyla Pokemon şimdiden Tinder’dan daha büyük bir uygulamaya dönüşmüş durumda. Android kullanıcıları arasında, her gün aktif olarak Pokemon oynayanların oranı ise %3’e yükselmiş durumda. ABD’de her gün Twitter’a giren Android kullanıcılarının oranı ise %3,5. Araştırmanın yapıldığı 8 Temmuz’dan bu yana ise oyunun Twitter’ı çoktan geride bırakmış olduğu tahmin ediliyor.

Twitter ne zaman satılacak?

0
İnternet devi Yahoo rakipleriyle baş edemedi ve şimdi onu satın almak isteyen devlerden gelen teklifleri değerlendiriyor. LinkedIn, WhatsApp, Instagram gibi güçlü sosyal medya platformları bile dev firmaların milyar dolarlarına karşı koyamadılar. Teknoloji piyasası şimdi hayal ettiği nakit akışına bir türlü kavuşamayan Twitter’ın ne zaman satışa çıkacağını tartışıyor. Wall Street uzmanlarına göre Twitter’ın satılması kaçınılmaz. Şirketin hissedarları, marka henüz güçlüyken ve milyar dolarlar ederken, banka hesaplarına milyar dolarlar akıtmanın yek yolu olarak onu satmayı tartışmaya başladılar. Daha önce de dev markalar olmalarına rağmen para kazanamadığı gibi satışta geciken Myspace gibi platformlar, satıştan dev bir gelir elde etme trenini kaçırmıştı. Dorsey’in şirketindeki hissedarlarının ise aynı hatayı yapmak istemediği konuşuluyor, dolayısıyla Wall Street’te şimdi en çok tartışılan konu sosyal medya devinin ne zaman satılacağı ve onu kimin alacağı. Aslında tahminlere göre aynı LinkedIn’de olduğu gibi, Twitter’ın olası alıcılarla gizli gizli görüştüğü ve pazarlık yapıyor olduğu bile konuşuluyor çünkü Dorsey bir süredir, platformu güncellemeyi ve yeni ürünler duyurmayı yavaşlattı. Bu da odağını şirketin satışına yönlendirdiği şüphesini doğuruyor. 2016 başında şirketin en tepesindeki üç yöneticinin aynı anda istifa ederek rakip teknoloji şirketlerinde ertesi gün işe başlaması da, sosyal medya platformundaki çöküşün ve vazgeçmişliğin işareti olarak kabul edilmişti. Piyasadaki tahminlere göre Twitter’ın en geç 2016 bilanço rakamlarını görünce artık havlu atarak satın alma tekliflerini değerlendirmeye başlayacağı düşünülüyor. Twitter’ı satın almak isteyecek firmaların başında ise Google, Comcast ve News Group var. Google’ın en büyük hayalinin sağlam bir sosyal medya servisine sahip olmak olduğu biliniyor. Öte yandan Zuckerberg’ün de pelerinli bir süper kahraman gibi açık arttırma masasının üzerine çıkarak onlarca milyar dolar teklif etmesi de kimseyi şaşırtmayacak bir hareket olacak, zira bunu daha önce yapmışlığı var. Apple’ın da cebindeki yüzlerce milyar dolarlık nakitle masadaki en dişli alıcı olabilme ihtimali de yadsınmıyor zira mobil cihazlar için çok cazip bir platform olan Twitter’ın iOS kullanıcıları tarafından ihya edilmesi hiç zor olmayacak. Apple’ın Twitter’ı iOS için merkezi bir haber/duyuru/sosyal medya/etkinlik ajandası/dizi-film-sinema-konser takip hub’ı haline çevirmesi çok olası bir ihtimal olarak görülüyor.

Intel, iPhone’lardan 1,5 milyar dolar kazanacak

0
Intel, mobil devrim trenini kaçırarak kendi telefonlarını piyasada tutundurmayı başaramamış olabilir ama ABD’li dev işlemci üreticisi hala mobil cihazlardan milyar dolarlar kazanmaya devam edecek gibi görünüyor. Apple ile kısa süre önce yaptıkları anlaşma gereğince, yeni piyasaya çıkacak iPhone 7’lerin modem işlemcilerini sağlayacak olan Intel’in bu anlaşmadan 1,5 milyar dolar gelir elde etmesi bekleniyor. Araştırma şirketi Cowen’in hesaplarına göreyse bu 1,5 milyar doların yaklaşık yarısı şirketin maliyetlerine gidecek. Şirket iPhone çiplerinden ancak 750 milyon dolar kar edebilecek.  Yılda 55 milyar dolar kar açıklayan bir şirket için 750 milyon dolar çok küçük bir rakam. Ancak işlemci üreticisi, Apple ile yaptığı anlaşmayı mobil dünyanın zenginliklerine açılan kapı olarak görüyor. Intel’in gelecek senelerde iPhone’lara sadece modem işlemcisi değil, CPU, GPU, çeşitli devreler ve diğer bileşenleri sağlaması çok da uzak bir ihtimal değil. Çinli rakipleri ile sağlam bir rekabete hazırlanan Apple’ın artık rakiplerini zengin etmek yerine telefon/tablet üretmeyen, Apple’ın ürünlerine rakip ürünler geliştirmeyen ABD’li Intel ile işbirliği yapması çok daha olası bir senaryo. Şirketin CEO’su Brian Krzanich’in açıkladığı yol haritasına göreyse, işlemci üreticisinin önümüzdeki dönemde hedefi, 5G teknolojileri geliştirmek. Dolayısıyla yolları Apple ile kesişmeyecek, aksine Apple ürünlerini destekleyecek ürünler geliştirecekler. ABD’li işlemci devi için Apple’ın telefon ve tabletlerine erişmek aynı zamanda mobil piyasadak büyük rakibi Qualcomm’u da alt etmek için yeni bir fırsat yaratacak. Dolayısıyla, Apple ile işbirliği Intel’e 1,5 milyar dolarlık nakitten çok daha fazlasını kazandıracak gibi görünüyor.

Microsoft yeni bir PC devrimi peşinde

0
Microsoft’un CEO’su Satya Nadella, Toronto’daki iş ortakları toplantısında, şirketin yeni politikası hakkında çok önemli ipuçları verdi. Facebook’un Messenger platformunda kullandığı chatbot’ları örnek gösteren Satya Nadella, bu tür botların bilgisayar kullanımında bir devrim yaratacağının altını çizdi ve Microsoft’un bu alanda yazılım geliştirecek firmalara destek vereceğini vurguladı. Chatbotların her tür platformda, insanların dijital dünya ile etkileşimini devrimsel düzeyde değiştirebilecek bir gelişme olduğunun tespitini de yapan Satya Nadella, bilişim platformlarının yakın gelecekte chatbotlar üzerinden kullanılacak arayüzlere dönüşeceği öngörüsünü de paylaştı. Bu chatbotları geliştirmek için gerekli alt yapı ve araçları sağlayacak olan Microsoft aynı zamanda dijital asistan Cortana’yı, da chatbot geliştiricilerin hizmetine sunacak. “Servis platformu olarak sohbet” kavramını da dile getiren Nadella böylece artık Messenger, Skype, WhatsApp gibi platformların chatbot’lar üzerinden çok önemli ticari platformlara dönüşeceğini hatırlattı. Chatbot’lar yakın gelecekte sadece mesaj platformlarında değil Amazon Echo, Google Home gibi akıllı cihazlar, PC’ler, tabletler ve akıllı telefonlarda da büyük rol oynayacaklar.