Türkiye’nin ilk 500 bilişim şirketi belli oldu

0
Türkiye’de bilişim alanındaki tek kapsamlı araştırma olan ilk 500 Bilişim Şirketi Araştırması bu yıl 17. kez gerçekleştirildi. BThaber Gazetesi adına M2S Araştırma ve Pazarlama Hizmetleri tarafından yapılan İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması’nda Türkiye’nin en büyük ilk 500 bilişim şirketi açıklandı. Ödül gecesinde bir konuşma yapan T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Galip Zerey, “15 Temmuz gecesi Ankara Ulus, İstanbul Ümraniye ve Acıbadem’deki santrallere birtakım saldırılar oldu. İki şehit verdik. Fakat iletişimde kesinti olmadı. Böyle olaylarda Telekom altyapısı bozmak hedef haline geliyor. Bu da Telekom altyapısının önemini bir kez daha ortaya koydu” dedi. Galip Zerey sözlerine şöyle devam etti: “e-Devlet sisteminin yaygınlaştırılmasını sağlamak en büyük hedefimiz. Veri merkezleri çoğalsın istiyoruz. İnternet erişim noktalarının oluşturulması konusunda gayretlerimiz var. Ayrıca Bilişim 500 araştırmasının sonuçlarını referans alıyoruz. Yerli ve yabancı firmalar buradaki dataları kullanıyorlar. Biz de bu sayede son bir yılda sektördeki gelişmeleri görme şansı yakalıyoruz.”

58 kategoride ödüller sahiplerini buldu

Törende bilişim teknolojilerinin toplam 58 kategoride zirveye ulaşan şirketleri ve bir yenilik olarak CİRO sıralamasına göre Bilgi Teknolojileri ve İletişim Teknolojileri sektörlerinin ilk 5 şirketi ödülleri de sahiplerini buldu. Bilgi Teknolojileri şirketleri arasında liderliği İndeks Bilgisayar alırken, Teknosa ikinci, Penta üçüncü, Hewlett-Packard dördüncü, Multinet ise beşinci oldu. İletişim Teknolojileri şirketleri sıralamasında zirve Türk Telekom’un oldu. Onu sırasıyla; Turkcell, Vodafone, Genpa ve KVK izledi. Son Yılda En Fazla Büyüyen Bilişim Şirketi Kalepro olurken, Son 3 Yılda En İyi Performans Gösteren Bilişim Şirketi ise Datagate olarak belirlendi. Törende konuşma yapan BTHABER Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe, araştırma sonuçlarının bilişim sektörü dışındaki sektörlerdeki kuruluşlar için de ciddi faydalar sağladığını dile getirirken şunları söyledi: “Bilişim 500 çalışmamız bu sene daha da zenginleşti. Birtakım farklılıklar kazandırdık ve kategorilerde de birtakım değişiklikler yaptık. Bu sene özellikle iletişim ve bilgi teknolojilerini birbirinden ayırmak amacıyla genelde finalde açıkladığımız ilk 10 listesi yerine, bu kategorilerdeki ilk 5 şirketi açıklamayı daha uygun bulduk. Sektörün ödül alan başarılı firmaları ve yöneticilerini yürekten tebrik ediyorum. Bilişim 500 sonuçları sadece bilişim firmaları tarafından değil, kurum yetkilileri tarafından da referans olarak alınıyor. Araştırmanın sonuçlarının yayınlandığı kataloğu devlet kurumları, Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcılar, alıcı konumundaki kurumsal şirketlerin yöneticileri, ticari ataşelikler bir başvuru yayını olarak kullanıyorlar.” bilişim 500 2016

25 şirket yüzde 100’ün üzerinde büyüdü

M2S Araştırma ve Pazarlama Hizmetleri Genel Müdürü Özlem Unan ise araştırma ile ilgili şu bilgileri verdi: “17. Bilişim 500 sıralamasında yer alan şirketlerin gelirleri bir önceki yıla göre TL bazında %16.5 büyüdü. 89 yeni şirketin sıralamaya girdiği Bilişim 500’de yüzde 100’ün üzerinde büyüme gösteren şirket sayısı 25 adet oldu. 2016 yılı sonunda Türkiye Bilişim Pazarı’nın yüzde 10 büyüyerek 90 milyar TL sınırını aşmasını bekliyoruz. 2015, çizilen olumsuz tablonun aksine oldukça iyi bir yıldı. Dünya ve Türkiye’deki dalgalanmalar 2016 tahminlerini daha temkinli yapmamıza neden oluyor. Küresel pazarda olduğu gibi yurt içinde de bilişim şirketlerinin hem rekabet hem de pazar koşulları sebebiyle işbirlikleri yapması zorunlu hale gelecek. 2017 yılı için en önemli trend bulut servisleri ve yazılım olacak. Bilişime yatırım yapan sektörlerde kamu, finans, telekom itici güç olmaya devam edecek. Ancak perakende, sağlık ve enerji gibi sektörlerdeki BT yatırımlarının gelişimini de görüyoruz.” Törende donanım, yazılım, hizmet ve özel bölüm başlıkları altındaki 58 kategorinin birincileri ile İletişim Teknolojileri ve Bilgi Teknolojileri sektörlerinin ilk 5 şirketlerine ödül verildi.

Sektör duayenleri de plaketlerini aldı

Bilişim 500 ödül töreninde aynı zamanda sektör duayenlerine de ödül verildi. Bilişim sektöründe 35 yılı aşkın süredir emek veren isimlere “Türkiye Bilişim Sektörüne 35 yıl Emek” Plaketi verildi. Bilişim sektöründe uzun yıllardır çeşitli görevlerde bulunan Koç Sistem Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu, Netaş Genel Müdürü C. Müjdat Altay, Kora Genel Müdürü Betül Onat, Bilser Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Dörter, Türkiye Bilişim Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Aydın Köksal ile Semor Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Ş. Nezih Kuleyin’e BTHABER Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe tarafından 35 Yıl Emek plaketleri verildi. Vitel A.Ş. Yılın BTHaber Müşterisi Ödülü’ne, HCS Kablolama Yılın Müşteri Sadakat Ödülü’ne değer görülürken BTHaber Genel Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi tarafından Sayın Osman Çolakoğlu’na BTHaber Gazetesi’ne uzun yıllar sağladığı katkı için teşekkür plaketleri verildi. 2015 yılında kendi kategorisinde sektörün gelişimine en yüksek katkıyı sağlamış olan şirketlerin yöneticileri, sertifikalarını, değerli onur konukları, konuşmacılar ve iş dünyasının teknoloji liderlerinin ile sivil toplum kuruluşlarının başkanlarının elinden aldılar.

Törende ödül dağılımları şöyle oldu:

  • Sunucu Kategori Birincisi Penta
  • Çevre Birimleri Kategori Birincisi Bimeks
  • Sistem Entegratörü Veri Yedekleme ve Depolama Kategori Birincisi NGN
  • Ağ Donanımı Kategori Birincisi Netaş
  • ATM ve POS Sistemleri Kategori Birincisi NCR
  • OT/VT Donanımı Kategori Birincisi Perkon
  • Masaüstü Bilgisayar ve OEM Kategori Birincisi Penta
  • Görüntü ve Ses Sistemleri Kategori Birincisi Teknosa
  • Tablet ve Taşınabilir Bilgisayar Kategori Birincisi Penta
  • Telekomünikasyon Alt Yapı Donanımı Kategori Birincisi Huawei
  • Dağıtıcı Mobil Telefon Kategori Birincisi KVK
  • Türkiye Merkezli Üretici Alt Kategori Dışı Donanım Kategori Birincisi İnform
  • Veri Yedekleme ve Depolama Donanımı Kategori Birincisi Penta
  • Alt Kategori Dışı Donanım Kategori Birincisi Mobimark
  • Tüketim Malzemeleri Kategori Birincisi Penta
  • Güvenlik Yazılımı Kategori Birincisi Exclusive Networks
  • Doküman/Arşiv Yönetim Yazılımı Kategori Birincisi Koda
  • CRM Yazılımı Kategori Birincisi İdea Teknoloji
  • ERP Yazılımı Kategori Birincisi SAP
  • Türkiye Merkezli Üretici ERP Yazılımı Kategori Birincisi Mikro Yazılım
  • Mobil Uygulamalar Kategori Birincisi Arvento
  • Sistem Entegratörü İş Uygulamaları Kategori Birincisi Ekin Teknoloji
  • İş Uygulamaları Kategori Birincisi Multinet
  • Sanallaştırma Kategori Birincisi Data Market
  • Sektörel Yazılım Kategori Birincisi Havelsan
  • Türkiye Merkezli Üretici Sektörel Yazılım Kategori Birincisi Softtech
  • Veri Ambarı/İş Zekası Yazılımı Kategori Birincisi SAP
  • Danışmanlık Kategori Birincisi STM Savunma Teknolojileri
  • Eğitim Kategori Birincisi Bilginç IT Academy
  • Diğer Dış Kaynak Kullanım Hizmeti Kategori Birincisi Atlas Yazılım
  • Çağrı Merkezi Hizmeti Kategori Birincisi Turkcell Global Bilgi
  • Kurulum Bakım Destek Hizmetleri Kategori Birincisi Netaş
  • İnternet Hizmeti Kategori Birincisi Türk Telekom
  • Alternatif Operatör Hizmeti Kategori Birincisi Turknet
  • Barındırma Yönetim Bulut Hizmeti Kategori Birincisi KoçSistem
  • Katma Değerli Mobil ve İnternet Hizmetleri Kategori Birincisi Biotekno
  • Türkiye Merkezli Üretici Yazılım Alt Kategori Birincisi Softtech
  • Uluslararası Türkiye Dışı Merkezli Üreticinin Türkiye Temsilcisi Yazılım Alt Kategori Birincisi SAP
  • Sistem Entegratörü Yazılım Alt Kategori Birincisi Netaş
  • Türkiye Merkezli Üretici Donanım Alt Kategori Birincisi Karel
  • Uluslararası Türkiye Dışı Merkezli Üreticinin Türkiye Temsilcisi Donanım Alt Kategori Birincisi Telpa
  • Sistem Entegratörü Donanım Alt Kategori Birincisi Netaş
  • Sistem Entegratörü Hizmet Alt Kategori Birincisi KoçSistem
  • Uluslararası Türkiye Dışı Merkezli Üreticinin Türkiye Temsilcisi Hizmet Alt Kategori Birincisi SAP
  • Türkiye Merkezli Üretici Ana Kategori Birincisi Karel
  • Uluslararası Türkiye Dışı Merkezli Üreticinin Türkiye Temsilcisi Ana Kategori Birincisi Huawei
  • Sistem Entegratörü Ana Kategori Birincisi Netaş
  • Hizmet Sağlayıcı Ana Kategori Birincisi Multinet
  • Telekom Şirketi Ana Kategori Birincisi Türk Telekom
  • Dağıtıcı Ana Kategori Birincisi İndeks Bilgisayar
  • Bayi Ana Kategori Birincisi Prota
  • Perakende Zinciri Ana Kategori Birincisi Teknosa
  • E-Ticaret Şirketi Ana Kategori Birincisi LGC 7/24

Yeni nesil mafyalar veya Mafya 2.0

Önce küçük bir itiraf. Mafyalar hakkında bu yazıyı kaleme alan kişi meşhur Godfather – Baba filmlerini, oradaki rolleriyle tüm dünyanın hayranlığını kazanan Marlon Brando’yu ve Al Pacino’yu (en azından o filmlerde) izlemedi. Bu yazıyı okuyan sizlerin mafya konulu filmler izleyip izlemediğiniz hakkında da bir fikir sahibi değilim açıkçası. Henüz, üst seviyede tutmayı başardığıma inandığım kişisel merak duygumu, büyük veriyle ve predictive, yani tahmine dayalı analiz yöntemleriyle birleştirmiş değilim. Ama eğer öyle olsaydım kolaylıkla bir yeni nesil mafya örgütü kurabilir, diğer mafyalarla rekabette avantaj sağlayabilirdim… “Mafya (İtalyanca: Mafia) ya da Cosa Nostra (Türkçe: bizim işimiz ya da şeyimiz ya da davamız) yasa dışı işlerle uğraşan, zor kullanarak birtakım gizli çıkarlar sağlayan, çoğunlukla gizli ve hiyerarşik bir teşkilatlanmaya dayalı örgüt ya da bu örgütün mensubu kişiler anlamına gelir. Kumar, ticaret, uyuşturucu, finans, inşaat, kadın ticareti ve fuhuş, kaçakçılık, gasp ve adam öldürme, fidyecilik gibi yüzlerce yasal ve yasa dışı sektörde faaliyet gösterebilir…” Wikipedia, mafyanın tanımını kullanırken üstteki ifadelerden faydalanmış. Sondaki, “yüzlerce yasal ve yasa dışı sektör…” ifadesi oldukça ilginç aslında. Basında, sinema dünyasında karşımıza çıkan paravan şirketler, kara para aklama yöntemleri, bunun için kullanılan off-shore hesaplar ile bu hesapların tutulduğu, vergi cenneti tabir edilen ada devletlerini kullanmalar klasik mafyanın ‘default’ ayarları olarak gelmekte. Peki, bu yazının başlığında “yeni nesil mafyalar” deme sebebim nedir? Bugün, pek çok global siber güvenlik şirketinin araştırmasına baktığınızda, onların uzmanlarıyla oturup konuştuğunuzda tıpkı klasik mafyada karşılaştığımız gibi yeraltına inen, gizli kapaklı yürütülen ama aslında herkesin bildiği bir dünya karşımıza çıkıyor. Kimileri bunu Deepweb olarak tanımlamayı tercih edebilir, hayal gücünüzü biraz çalıştırmak isterseniz Fringe’deki paralel evrenlerden birinde kanunların farklı işlediği bir yer de düşünebilirsiniz. Yeni yaşam alanları ister Deepweb ister başka bir yer olsun yeni nesil mafyaların peşinde olduğu aslında tek bir şey var: “Bilgi!”. Örneğin Hacker’ların son 10-15 yıldaki dönüşümüne baktığınızda, kendini meşhur etme, mesaj verme kaygısıyla karşılaşırken bugünlerde bir sisteme girip, olabildiğince uzun, mesela aylarca kalarak o kişiler, kurumlar ya da şirketler hakkında bilgi toplamaya evrildiğini görüyorsunuz. Bu kesimi, mafyanın polis, hukuk, belediye gibi yerlerde tutup rüşvet verdiği kesimler gibi düşünebilirsiniz.

Dün yankesicilik, bugün CryptoLocker

Klasik mafyalara baktığımızda karşımıza bir de sokak çeteleri çıkıyor haliyle. Ufak yollu işlerin peşinde koşan, dükkan soymaya, araba çalmaya kalkan az sayıda kişiden oluşan, muhtemelen çete liderinin mafyada uzun soluklu(!) bir gelecek hayal ettiği çetelerden bahsediyorum. Yeni nesil mafyalarda bu işi e-posta adresinizin, sosyal medya hesabınızın şifresini çalmaya yeltenen, CryptoLocker tipi silahlarla haraç toplamaya çalışan güruhlar oluşturmakta. Bunlar, ellerine geçirdikleri bilgileri Deepweb’in karanlık kabloları arasında satmakla meşgul şu sıralar. Fiyatlar kimin bilgisine sahip olduklarına göre değişiyor haliyle. Eğer bu kişilerden biri, büyük bir sitenin, yapının kaynak koduna sahipse fiyatların açık arttırma ile belirlendiği uzmanlar tarafından açıklanmakta. Kısaca bahsettiğim bu verilerden oluşan pazarın, daha doğru bir tanımla bu verilerin ele geçirilmesinden dolayı kurumların uğradığı kaybın 600-700 milyar dolar seviyesinde olduğu belirtiliyor. Birkaç yıl içinde trilyon dolar olmaması içinse bir neden yok… İşte tam da bu noktada, belki de Mafya 3.0 diyebileceğimiz bir dönemle karşılaşacağız. Bu kez, Mafya 2.0 dönemindeki başarılarıyla(!) yeni nesil mafyaların içine dahil olmayı başarmış ve “patronun adamı” haline gelmiş usta hacker’lar yanlarına çırak olarak veri madenciliğinden anlayan, yapay zeka geliştirme konusunda tecrübeli kişileri alacaklar. Veri analizciler, önceden belirlenmiş hedef kişi ve kurumların sanal dünyadaki hareketlerini takip edecek. Bu hareketlerden bir sonraki adımlarını takip edecek. Tahmine dayalı analiz yöntemleriyle neler yapacağını öngörmeye çalışacak. Ama amacı onun parasını çalmak değil, bilgisine sahip olmak olacak. Hedefte kimler mi olabilir: Uluslararası döviz piyasalarında iyi para kazananlar, farklı maden ve tahıl grupları piyasalarında uzman broker’lar, bu tip borsaların CIO ya da CEO seviyesindeki yöneticileri, kamu ihalelerinde şartnameleri hazırlayıp onaylayanlar ilk aklıma gelenler. Listeyi uzatmak mümkün tabii. Ama amaç bir borsanın sistemine girip anlık kazanç elde etmek değil de uzun vadede bunu korumak olacak. Tanım tanıdık geldi değil mi?

Evet, ‘sürdürülebilir bir mafya düzeninden’ bahsediyorum…

Sonraki aşamada ise bu dönüşümün yapay zeka ile çeşitlendiği bir dönemle karşılaşmayı bekliyorum. Mafyanın sahip olduğu yapay zeka algoritmalarının, siber güvenlik için konumlandırılmış yapay zeka algoritmalarıyla girdiği siber savaşlar yansıyacak medyanın gündemine. Biz bilişim medyası, konunun siber güvenlik boyutunu aktarmaya çalışırken, klasik medya ise bunun sorumlusunu en iyi ihtimalle veri merkezine giriş yetkisi olan yöneticilerin parmak izinin kopyalanmasında arayacak. Özetle; mafyanın tarihi 1860 yılına kadar gidiyor. Onca güçlü polis ve istihbarat teşkilatına, filmlere konu olan dedektiflere, cesur savcılara rağmen mafya 150 yıldan fazladır dünyanın dört bir yanında varlığını sürdürüyor. Bundan sonra da sürdürmeye devam edecek. Göreceğimiz şeyse sadece yöntemin değişmesi olacak. Tıpkı bugünlerde Endüstri 4.0 ile yeni bir döneme adım attığını yazdığımız iş dünyasında olduğu gibi…

Türk operatörler yatırıma hazır

0
Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom, çeyrek mali dönem raporlarını açıkladılar. İkinci çeyrekte grup bazında son üç yılın en yüksek büyüme seviyesi olan yüzde 8,6’ya ulaşan Turkcell Grubu ikinci üç ayda 3 milyar 358 milyon TL gelir elde ettiğini vurgularken, yatırım oranını da %25’e çıkaracağını duyurdu. Yılın ilk 6 ayında ise Turkcell Grubu yüzde 8,4 büyüme ile 6 milyar 584 milyon TL ciroya, yüzde 5,7 artışla 2 milyar 31 milyon TL faiz ve vergi öncesi kara (FAVÖK) ve yüzde 30,8 FAVÖK marjına ulaştı. Turkcell’in 2016’nın ilk altı ayındaki Grup net kârı ise yüzde 14,7’lik artışla 979 milyon TL oldu. Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, Turkcell abonelerinin 4.5G’ye yoğun ilgisi nedeniyle grup operasyonel yatırım harcamalarının gelire oranı beklentisini yüzde 25’e çıkardıklarını söyledi. Terzioğlu, “2016 yılı için daha önce yüzde 20 olarak açıkladığımız grup operasyonel yatırım harcamalarımızın gelire oranı yılın ilk 6 ayında yüzde 23 olarak gerçekleşti. Yılsonu beklentimizi bu doğrultuda yüzde 25 olarak revize ettik. Bu karar ülkemize duyduğumuz güvenin ifadesidir” dedi. Turkcell’in revize kararı fazladan yaklaşık 700 milyon lira daha yatırım yapması anlamına geliyor.

Vodafone

Çeyrek yıl sonuçlarında bir dönem geriden gelen Vodafone, birinci çeyrek sonuçlarını yorumladığı basın toplantısında Türkiye’nin Dijital Dönüşümüne odaklı stratejik yatırım programıyla 2016-17 mali yılının ilk çeyreğinde büyümesini sürdürdüğünü vurgularken 27 çeyrektir kesintisiz çift haneli büyüdüğünün altını çizdi.  Vodafone Türkiye’nin servis gelirleri, gerçekleştirdiği 4.5G yatırımları ile geçen yılın aynı dönemine göre %19,5 artış ile 1,9 milyar TL’ye yükseldi. Vodafone Türkiye’nin toplam abone sayısı ise geçen yılın aynı dönemine göre 1,3 milyon net abone artışı ile 22,4 milyona yükseldi. Şirketin faturalı abone sayısı 10,2 milyona çıkarak toplam abone bazının %45,5’ine ulaştı. Türkiye’de işletmelerin dijital haritasını çıkarmak ve ihtiyaçlarını belirlemek amacıyla Yarına Hazırım Platformu’nu hayata geçiren şirket, kurumsal alanda istikrarlı büyümesini sürdürdü. Vodafone Türkiye, kurumsal segment toplam gelirlerini 2016-17 mali yılının ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre %28 artırdı.

Türk Telekom

Türk Telekom ise 2016 yılının ikinci çeyreğinde yüksek organik gelir büyümesi kaydetti. Grup gelirleri yıllık bazda %11,8 artarak 3,9 milyar TL oldu. Grup, toplam 450 bin net abone artışı gerçekleştirdi. Toplam abone sayısı 38,3 milyona ulaştı. Türk Telekom’un 4.5G hizmetlerinin hayata geçmesi ile birlikte hızlanan mobil ve fiber yatırımlarının etkisiyle yatırım harcamaları da bir önceki yıla göre % 48 artışla 689 milyon TL olarak gerçekleşti. Türk Telekom’un yeni nesil televizyon platformu Tivibu’daki içeriklerin geliştirilmesinin abone kazanımına olan pozitif etkisi bu çeyrekte de devam etti. Ev TV abone sayısı bir önceki çeyreğe göre 76 bin net artış ile yarım milyonu aşarak 544 bine, toplam TV abone sayısı ise 2 milyona ulaştı. Toplam Ev TV abone sayısı UEFA Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi spor paketlerinin lansmanı ve uydu platform hizmetinin başlamasının ardından iki katına çıktı.

Endüstri 4.0 Türkiye’ye ne kazandıracak?

Merih Çağrı Sağlam’ın Schneider Electric’te uzun bir unvanı var; Pazarlama Birimi Hız Kontrol Cihazları Ürün Müdürü. Ancak bu ürkütücü unvana karşın hem alanındaki uzmanlığı hem de hoş sohbetiyle Endüstri 4.0 etkinliğinde olup bitenleri bize anlatmaktan geri durmadı. Schneider Electric’in daha önce İzmir, Ankara ve Konya’da benzer eğitim etkinlikleri düzenlediğini belirten Sağlam, “Bu etkinliklerde Endüstri 4.0’ın ne olduğunu, Türkiye’ye sağlayacağı katkıları ve bizim Schneider Electric olarak müşterilerimize sunduğumuz fırsatları anlatıyoruz” diye söze başlıyor. Bu keyifli röportajın devamını izleyin:

1 milyarıncı iPhone satıldı

0
Apple’ın basına yaptığı duyuruya göre, telefon üreticisi, ilk çıktığı günden beri satılan iPhone sayısı 1 milyar adede ulaştı. Geçtiğimiz hafta satılan iPhone ile firma artık dünyada 1 milyar adet telefon satmış ilk firma unvanına kavuştu. Duyuruyu yapan CEO Tim Cook, çalışanlarına bu başarıdan dolayı teşekkür ederken, onlara dünyayı her gün değiştiridiklerini de hatırlattı. Öte yandan, bir milyarıncı telefon, 500 milyon telefon satış rekorunun kırıldığı tarihten iki sene sonra satıldı. Bu da iPhone satışlarının hızlı artışı ile mümkün oldu. Her ne kadar Apple 2015 yılında, 2014’e göre daha az telefon satmış olsa da firmanın satış rakamları hala bütün rakiplerini kıskandırıyor. Aynı şekilde, Apple’ın 1,5 milyar ve 2 milyar adet satış rekoruna da kısa süre sonra ulaşması bekleniyor.   Bu haber de ilginizi çekebilir: Kaç Apple kullanıcısı var?

Google Play’de aile dönemi başlıyor

0
Google, Android kullanıcıları için satın aldıkları uygulamaları ailece paylaşabilmelerini sağlayacak Google Play’de Aile Kütüphanesi özelliğini resmen duyurdu. Bir süredir, uygulamaların aile bireyleri ile paylaşılmasını sağlayacak bir düzenleme üzerinde çalıştığı bilinen internet devi böylece mobil uygulama pazarında önemli bir adım atmış oldu. Aile Kütüphanesi özelliği uygulamaları, kitapları, filmleri, müzikleri ve oyunlar kapsayacak. Kullanıcılar, paylaşmak istedikleri içerikleri aile bireylerine ait Android telefon ve tabletleri ile paylaşabilecek. Ancak bazı durumlarda paylaşımlar web, iOS, akıllı TV’ler gibi platformları da kapsayabilecek. Müzik içerikleri ise toplamda 6 kullanıcıya kadar paylaşılabilecek. Kullanıcının Google Play Family Plan teklifi üzerinden şarkıyı satın almış olması gerekecek. Yeni Aile Kütüphanesi planı şimdilik Avustralya, Brezilya, Kanada, Fransa, Almanya, İrlanda, İtalya, Japonya, Meksika, Yeni Zellanda, İngiltere ve ABD’de devreye girecek. Daha sonraki aşamada tüm dünyaya açılacak.

Facebook ikinci çeyrekte yeni rekor kırdı

0
1,71 milyar kullanıcı sayısına ulaşan Facebook’un ikinci çeyrek finansal raporu, firmanın hisselerinin rekor seviyeye yükselmesine neden oldu. İkinci çeyrek geliri, geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 59 artarak 6,44 milyar dolar olan Facebook’un hisse senetleri de borsada 123 doların üzerine çıktı. Sosyal medya devi, 2016 yılı ikinci çeyreğinde 6,44 milyar dolar gelire ulaştı. Bir önceki senenin aynı döneminde şirket 4,04 milyar dolar gelir elde etmişti. Geçen yılın ikinci çeyreğinde 719 milyon dolarlık net kar yakalayan Facebook, 2016’nın ikinci çeyreğinde ise net karını yüzde 186 artırarak 2,05 milyar dolara çıkardı. Zuckerbergin şirketinin kullanıcı rakamları da hızla yükseldi. Sosyal medya servisinin günlük aktif kullanıcı sayısı ikinci çeyrekte ortalama 1,13 milyar kişi oldu. Bu sayı geçen yıla göre yüzde 17’lik artış gösterdi. Günlük aktif kullanıcıların 1,03 milyarı ise sosyal medya servisini mobil cihazlardan kullandı. Şirket hisselerinin New York borsasının bugünkü işlemlerinde daha yoğun ilgi görmesi ve yeni bir rekor kırması bekleniyor.

Siber güvenlikte işgücü eksikliği tehlike yaratıyor

0
Intel Security ve Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi (CSIS), hem şirketler hem de ülkeler düzeyinde siber güvenlik uzmanlığı krizi ile ilgili Hacking the Skills Shortage (Uzman Eksikliğini Kırmak) başlıklı bir rapor yayınladı. Araştırmaya katılanların %82’si siber güvenlik uzmanlığında eksiklik olduğunu kabul ederken; katılımcıların %71’i bu eksiklik nedeniyle hackerlar açısından kolay birer hedefe dönüşen kurumların doğrudan ve ölçülebilir zarar gördüğünü belirtti. CSIS’te Stratejik Teknolojiler Programı Yöneticisi ve CSIS Başkan Yardımcısı James A Lewis “Siber güvenlik konusunda beceri sahibi uzmanların eksikliği, -tescilli veriler ve IP veri kayıpları da dahil olmak üzere- şirketlere doğrudan zarar vermektedir. Bu küresel bir sorundur. Araştırma yapılan tüm ülkelerde katılımcıların çoğu iş gücündeki eksikliğin kurumlarına zarar verebileceğini ifade etmiştir” dedi. 2015 yılında sadece ABD’de siber güvenlik alanında 209.000 pozisyon boş kaldı. Dört katılımcıdan biri, kurumlarının siber güvenlik uzman açığı nedeniyle tescilli verilerini kaybettiğini belirtse de iş gücünde yaşanan bu eksikliğin kısa vadede çözüleceğine dair bir işaret bulunmuyor. Araştırmaya katılanlar şirketlerindeki siber güvenlik pozisyonlarının yaklaşık %15’inin 2020 yılına kadar doldurulamayacağını tahmin ediyor. Bulut, mobil uygulamalar ve nesnelerin interneti gibi alanlardaki artışla birlikte, ileri düzeydeki hedefli siber saldırılar ve siber terörizm yüzünden, daha güçlü siber güvenlik insan kaynağı giderek önem kazanıyor. Intel Security Grubu Genel Müdürü ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Chris Young “Güvenlik endüstrisi uzun süredir siber saldırıları ve güvenlik ihlallerinde yaşanan fırtınayı nasıl sonra erdirebileceğini konuşuyor ama ne kamu ne de özel sektör, siber güvenlik uzmanlığında yaşanan eksikliği çözmeye yeterince öncelik tanımadı. İş gücünde yaşanan bu krizi çözebilmek için, yeni eğitim modelleri geliştirmeli, eğitim fırsatlarını daha fazla erişilebilir kılmalı ve otomasyonu artırmalıyız” dedi. Araştırmanın yapıldığı ülkelerde, siber güvenlik profesyonellerine olan talep, gelişmiş teknik becerilere sahip kalifiye iş gücü arzından daha hızlı büyüyor. Saldırı tespit sistemleri, güvenli yazılım geliştirme ve saldırıların azaltılması gibi bilgi ve beceri alanları, iş birliği, liderlik ve etkin iletişim gibi sosyal becerilerden daha değerli görülüyor. Hazırlanan rapor, siber güvenlik uzmanlığındaki eksikliği dört boyutta inceliyor:

1. Siber güvenlik harcamaları:

Güvenlik bütçelerinin büyüklüğü ve artışı devletlerin ve şirketlerin siber güvenliğe ne kadar öncelik tanıdığını ortaya koyuyor. Beklenildiği gibi, siber güvenliğe daha çok harcama yapan ülkeler ve sektörler iş gücü eksikliğiyle daha kolay başa çıkabiliyor. Araştırmaya katılanların %71’ine göre siber güvenlik uzmanı eksikliği, kurumlarının güvenlik ağlarının doğrudan ve ölçülebilir oranda zarar görmesine neden oluyor.

2. Eğitim:

Araştırmaya katılanların sadece %23’ü eğitim programlarının öğrencileri sektörün ihtiyaçlarına göre hazırladığını düşünüyor. Hazırlanan rapor, uygulamalı eğitim, bilgisayar oyunları, teknoloji egzersizleri ve hackleme çalışmaları gibi alışılagelmişin dışındaki eğitim yöntemlerinin, siber güvenlik becerilerini edinmek ve geliştirmek için daha etkili olabileceğini gösteriyor. Katılımcıların yarısından fazlası güvenlik uzmanlığındaki eksikliğin diğer IT alanlarındaki beceri eksikliğinden daha derin olduğuna inanıyor ve sürekli eğitimin önemine dikkat çekiyor.

3. İşveren Dinamiği:

İşyeri seçiminde, ücret düzeyi temel belirleyici olsa da hizmet içi eğitim, mesleki gelişim fırsatları ve kurumun IT departmanının itibarı gibi konular da en iyi adayların işe alımı ve çalıştırılmasında büyük önem taşıyor. Katılımcıların neredeyse yarısı, eğitim veya mesleki gelişim imkanlarının desteklenmesi gibi alanlardaki eksikliklerden ötürü işten ayrılmaların arttığını belirtiyor.

4. Devlet Politikaları:

Katılımcıların %76’sı devletlerin siber güvenlik uzmanı geliştirmeye yeterince yatırım yapmadığını belirtiyor. Bu eksiklik ABD, İngiltere, İsrail ve Avustralya devlet başkanlarının geçtiğimiz yıl güvenlik iş gücüne desteğin artırılması yönündeki çağrılarından beri önemli bir siyasi konuya da dönüşmüş durumda.

Hayallerimiz, girişimcilik için yetersiz

Intel, geçtiğimiz gün düzenlediği etkinlikte yeni araştırmasının sonuçlarını gazetecilerle paylaştı. Türkiye’nin hayal haritasını çıkartan Intel, oldukça şaşırtıcı sonuçları bizlerle paylaştı. Günümüzde sıkça duymaya başladığımız girişimcilik kavramı, özellikle gelişmekte olan ekonomiler için de büyük birer silah. Facebook gibi dünyaya hükmeden ve milyar dolarların sahibi bir şirkete hangi ülke hayır der ki? Bugün bir fabrika kurmak, ciddi yatırım gerektirirken, iyi bir fikir ile günümüzde 100 yıllık firmaların değerlerine erişebiliyorsunuz. Örneğin Tesla’nın BMW hisselerini yakalaması gibi. Slack’in Harley Davidson’dan değerli olması gibi. Peki bu fikirler neden ülkemizden pek çıkmıyor? Acaba hayal etmeyi mi yanlış anlamışız? İşte Intel’in o faydalı araştırması ve sonuçlar.

Başarıya ulaşabilecek hayal kuranların oranı, sadece yüzde 15

Hayal etmekle, umut etmek arasındaki fark nedir sizce? Bizleri başarıya sürükleyecek hayalleri, yapılan araştırmada sadece yüzde 15’lik bir kitle kurabilmiş. Diğer katılımcıların hayalleri, umut, keder ve kader arasında sıkışmış durumda.

En büyük hayaliniz nedir?

Katılımcıların en büyük hayaliniz nedir sorusuna verdiği cevapların yüzde 48’ini meslek sahibi olmak oluşturuyor. Evet sadece bir meslek sahibi olmak ve kendini garanti altına almak. Bu ailelerin çocuklarına erken yaşta empoze ettikleri meslek aşısından başka hiç bir şey değil. Sadece meslek sahibi olmayı düşünen ve yoğun bir sınav temposu içerisinde yarışan gençler, hayal kuracakları ideal yaşlarda meslek sahibi olmayı düşünmeye başlıyorlar. Katılımcıların yüzde 24’ünün en büyük hayali ise hayat standartlarını daha da yükseltmek. Diğer bir yüzde 24’lük kısım ise manevi tatmin ve huzuru hayal ediyor. Manevi tatmin ve huzurun içerisinde ise çok ilginç detaylar bulunuyor. Torun sahibi olmak, evlenmek, aile kurmak gibi “hayaller” yer alıyor.

Nüfus genç, hayaller yaşlı

Hayal deyince hemen meslek sahibi olmak ve rahat yaşamak ya da yaşam odaklı istekleri sıralıyı veriyoruz. Esasında hayalin tanımı bu değil. En azından hayallerin, genç yaşta böyle olmaması gerekiyor. Hayal ve girişimcilik konusunda en etkili yaşlar olan çocukluk ve ergenlik dönemiyle, yetişkinlik ve gençlik hayallerinin oranları oldukça benzer.

Çocukluk bitince, hayaller bitiyor

Gençlik ve yetişkinliğin yarı döneminde en çok işimize yarayacak olan hayallerimiz, ülkemizde maalesef çocukluktan itibaren yıkılmaya başlıyor. Genel sisteme olan güvensizlik, hayal = paraya olan inanç, yaşam şartlarının zorluğu, yaş ilerledikçe hayalleri törpülüyor. Çocuk ve ergenlik dönemlerinde sürekli hayal kurma seviyesi yüzde 32 ve 31 seviyesindeyken, yetişkinlerde bu rakam yüzde 14’e düşüyor.

Hayallerimizden korkuyoruz

Yetişkinlerden her 10 kişiden 9’u, hayalleri gerçekleştirmek için çok kararlı olmak gerektiğini ve sabırlı olmanın gerekliliğini vurguluyor. Ayrıca 10 kişiden 8’i, bu sürecin stressli olduğunu düşünüyor. Maalesef yetişkinlerin hayal kurmayla ilgili yüzde 30’luk düşüncesi ise, geçim derdinin olmaması. Hayal kurmak için, geçim derdinin olmaması gerektiği vurgulanıyor. Son olarak hayalleri gerçekleştirmenin zengin işi olduğu vurgusu dikkat çekiyor. Katılımcıların yüzde 49’u girişimcilik için en önemli koşulun para olduğunu, sonrasında da özgürlüğün önemli olduğunu vurguluyor.

Umut var

Son olarak, Türkiye’den milyar dolarlık bir girişim çıkacağına inanıyor musunuz sorusuna verilen cevaplar, özellikle üniversitelilerden gelen cevaplar umut verici. Sosyal medyada yapılan deneyde yüzde 66 hayır sonucu çıkarken, üniversiteliler yüzde 60 ile evet cevabı veriyor. Kısacası Türkiye’de hem genel eğitim sistemi hem de aile sisteminin girişimci ruha gençleri itmediğini görüyoruz. Girişimcilikle insanlar üniversite çağlarında tanışıyorlar. Bu çağda hızlıca evlenmeyi tercih ederseniz de genel istatistiklere baktığımızda sıradanlaşma, en azından daha az hayal kurma süreci sizleri bekliyor.

Batman teknolojisi gerçek oluyor

Batman’in kendisi için kurduğu “güvenlik ağını” bilirsiniz. Olaylar içinden çıkılmaz bir hal aldığında, Kara Şövalye bir düğmeye basar ve o anki konumunu Yarasa Mağarası’na bildirir. Hemen ardından, hangi seriyi izlediğinize bağlı olarak, ya Alfred duruma müdahale ederek kahramanımızı kurtarmak için gerekli araçları olay yerine yönlendirir ya da Batmobil aldığı sinyaller doğrultusunda olay yerine otomatik olarak yollanır. Mevcut teknolojilerle Batman düzenini herkes için sağlamak şimdilik hayal olabilir. Ancak bu senaryoda hayati önem taşıyan bir özellik, Google öncülüğünde hayata geçiriliyor. Evet, belki Batman zırhınız, Alfred gibi bir uşağınız ya da Batmobil gibi havalı bir aracınız olmayacak, ancak başınız sıkıştığında yerinizi yetkililere bildirmeniz gerektiğinde bunu yapmak için artık adres kodlamanıza gerek kalmayacak.

Herkes Batman ile aynı imkana sahip olacak

Açıklanan teknoloji aslında öylesine basit ve uygulaması kolay görünüyor ki, “bugüne kadar neden beklediniz?” sorusu akıllara gelmiyor değil. Çünkü bu teknoloji, akıllı telefonların ve GPS teknolojilerinin yaygınlaşmasından itibaren kullanılsaydı kim bilir kaç farklı acil vaka mutsuz sonuçlanmayacaktı. Ancak zararın neresinden dönülse kârdır. En azından Android kullanıcıları için. Google’ın Android 2.3 ve sonrasındaki tüm sürümlerde (yani Android kullanıcılarının yüzde 99’unda) desteklenecek bu yeni özelliği sayesinde, acil durumlarda polis, itfaiye ya da ambulans gibi servisleri aradığınızda otomatik olarak konumunuz hattın diğer ucundaki yetkililerle paylaşılacak. Cihazınızdaki Wi-Fi, GPS ya da kullanılan baz istasyonu bilgilerini kullanarak tam olarak bulunduğunuz noktayı otoritelerle paylaşan Google teknolojisi, ayrıca üçüncü şahısların erişimini de önleyecek güvenliğe sahip. Proje için pilot bölge Birleşik Krallık ve Estonya. Ancak Google’ın hedefinde bu teknolojiyi bir an önce global ölçekte canlı kullanıma açmak var. Doğrudan insan hayatına dokunan ve ölüm kalım meselelerinde ibreyi “kalım” tarafına çevirebilecek potansiyele sahip bu çalışma, dileriz bir an önce Türkiye’de de faaliyete geçer.

Türkiye’de haftada 18 bin siber saldırı yaşanıyor

0
Uluslararası siber güvenlik kuruluşu Arbor Networks, dünya çapında 330 ağ operatöründen gelen verileri ATLAS ismini verdiği platform üzerinden anlık olarak izliyor. Bu yolla “online hizmetleri engelleme”ye yönelik siber saldırı olaylarının (DDoS saldırılarının) anında tespit edebilmesini sağlıyor. ATLAS üzerinden Türkiye verilerine bakıldığında, 2016’nın ilk altı ayında 110 binden fazla saldırı yaşandığı tespit edildi. Haftada 18 bin siber tehdidin gündeme geldiği Türkiye’de, bu dönemde yaşanan en büyük saldırı ise saniyede 213 Gb’a ulaştı. Türkiye’ye yapılan saniyede 10 Gb’ın üzerindeki büyük boyutlu saldırıların Amerika, Rusya, Almanya ve yine Türkiye’den kaynaklandığı gözlendi.

Haftada 124 bin saldırı

ATLAS, son 18 ayda dünyada haftalık ortalama 124 bin güvenlik olayı yaşandığını kayıt etti. Platform, yalnızca 2016’nın ilk yarısında saniyede 100 Gb’ın üzerinde hıza ulaşan 274 siber saldırı tespit ederken, bu sayı 2015’in aynı döneminde 223’tü. Saniyede 200 Gb’ı aşan daha yoğun saldırılar ise 2015’in ilk yarısında 16 iken, 2016’nın ilk yarısında 46’ya yükseldi. ATLAS verileri, saldırıların yalnızca sayıca değil, boyut olarak da arttığını ortaya koydu.

Apple’ın servis işleri Fortune 100 listesine girer mi?

0
Apple’ın CEO’su Tim Cook, Apple’ın geleceği hakkındaki planları ile teknoloji dünyasında ne kadar güçlü bir konumda durduklarını yeniden hatırlattı. İkinci çeyrek rakamlarındaki etkileyici rakamlar nedeniyle övgüler alan Tim Cook, Apple’ın artık sadece cihaz satan bir şirket değil, müzik, film, bulut servisleri, AppStore uygulama satışları gibi hizmetlere sahip bir servis şirketi de olduğunu hatırlattı. Tim Cook’a göre ABD’li telefon üreticisinin servis işleri, önümüzdeki yıllarda o kadar büyüyecek ki, sadece bu işler, tek başına Fortune 100 listesine girmeye yetecek kadar gelir üretecek. Geçen çeyreğe göre kazancını %37 oranında arttıran firma, iPhone satışlarındaki yükselişin durması ve hatta artık daha az iPhone satıyor olmalarına rağmen yükselen kazancını servis gelirlerine borçlu. Firmanın sonbaharda çıkacak yeni iPhone’u ile cihaz satışlarının da patlamasıyla sene sonunu olağan üstü kar rakamları ile kapatmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bu arada firma, teknik ve lojistik olarak çok meşakkatli ve aynı zamanda riskli bir iş olan cihaz satışından öte, cihazları satın alan müşterilerini daha sonra servislerine yönlendirmenin çok daha karlı bir iş olduğunu keşfetmiş durumda.

Satıştan sonra satmaya devam

Tim Cook, şirketin servis gelirlerini arttırmak için bir süredir yoğun olarak çalışıyordu. Müzik servisini, uygulamaları abonelik sistemine geçirmelerini, bulut tabanlı hizmetlerini göz önüne alırsak, firma kullanıcılarına bir yandan piyasadaki en yüksek fiyatlı mobil cihazları satarken diğer yandan da müşterilerinin cebinden servis ücretleri için dolarları çekmeye devam ediyor ki, bu pazarlama başarısının mimarı olarak Cook’un da Apple tarihinde Jobs kadar önemli bir yerde konumlanacağını tahmin etmek zor değil.

WeWork eleştiriyi affetmedi

0
Her şey Thinknum kurucu ortağı Justin Zhen’in yazdığı bir blog yazısıyla başladı ve olaylar bir anda gelişti: Ortak çalışma alanı WeWork’ün giderek azalan “kiracılarını” konu alan bu blog yazısı, Justin Zhen ve ekibinin kısa süre içinde Manhattan şehir merkezinde yer alan ortak ofisten kovulmasıyla sonuçlandı. Medium platformunda, “Yüzlerce üyelik iptal edilirken, WeWork’ün kullanıcı kitlesine derinlemesine bir bakış” başlığıyla yayınlanan ve şimdilerde yayından kaldırılan blog yazısında, ortak çalışma alanlarında üyelik iptallerinin hızla arttığından bahsediliyordu. Ortak ofis sağlayıcı şirket ise bu konuya pek de mutlu yaklaşmadı; Zhen’e jet hızıyla bir ihtarname çeken şirket, Medium üzerindeki blog yazısının kaldırılmasını ve ayrıca WeWork’e ilişkin tüm verilerin (servis politikasına ilişkin kurallar gereğince) silinmesini talep etti. https://www.techinside.com/wework-nedir-16-milyar-dolar-degerinde/ Üstelik işler bununla sınırlı kalmadı. Ertesi gün Manhattan’daki ortak ofise gelen Thinknum ekibini kötü bir sürpriz bekliyordu. Posta kutularında duran mesajda, WeWork üyeliklerinin o gün itibarıyla sonlandırıldığı ve eşyalarını toplayıp ofisten çıkmak için 30 dakika süreleri olduğu belirtiliyordu. Thinknum’ın diğer kurucu ortağı Greg Ugwi konuyla ilgili Quartz’a yaptığı açıklamada, blog yazısında bulunan rakamların arkasında olduklarını ve hiçbir sözleşme koşulunu ihlal etmediklerini söyledi. Tabii iki gün sonra bu yazının ortadan kaldırılması şüphe uyandırıyor. Ortak çalışma alanı sağlayıcının açıklaması ise, Zhen’in blog yazısında yer alan rakamların hem yanlış hem de yöntem açısından hatalı olduğu yönündeydi. Ortak çalışma alanlarının yeni ofis kültürü haline geldiğini anlatan pek çok makalenin ardından, WeWork’ün bu tutumu pek de hayra alamet görünmüyor. Benden 30 dakikada ortak çalışma alanını boşaltmamı isteselerde çoğu eşyayı – tamamen vakit kazanmak için – pencereden atardım muhtemelen.

Esnek ekran araştırmalarına 1,75 milyar dolar

0
TV üreticisi LG, esnek OLED ekranlar geliştirmek amacıyla 1,75 milyar dolarlık Ar-Ge bütçesi ayırdığını duyurdu. Engadget’ın haberine göre, LG Display üzerinden yürütülecek Ar-Ge çalışmaları sayesinde, LG’nin esnek/bükülebilir/kıvrılabilir ekranlar konusunda piyasada öncü olan Samsung’la rekabet etmesi mümkün olacak. Geliştirilecek esnek ekran teknolojisi, TV’ler, monitörler, tablet ve telefonlar üzerinde kullanılan LCD’lerin yerini alacak. Dünyanın en büyük LCD üreticisi olan LG, pazar liderliğini Samsung’a kaptırmamak için, yakın gelecekte standart olacağı düşünülen esnek ekran teknolojileri LG için stratejik önem taşıyor. Öte yandan telefonlar ve tabletler için en büyük OLED üreticisi de Samsung. Dolayısıyla OLED ekranlar konusunda LG Display’ın yeni yatırımı, rakibinin tahtını elinden almak için de bir fırsat yaratacak. LG Display şimdiden Güney Kore’de pazara çıkacak esnek OLED ekranlı küçük ve orta boyutlu cihazlar için planlarını yürütmeye başladı. 2018’de ilk ürünlerin piyasaya çıkmasını planlayan LG Display, bu tarihten itibaren her ay 15 bin yaprak esnek OLED ekranı üretmeyi planlıyor. Elbette LG’nin planlarına karşı Samsung’un da kendi üretim planını hazırlıyor olduğuna şüphe yok. Dolayısıyla dünya 2018’den itibaren çok sayıda esnek/bükülebilir ekrana sahip cihazla tanışacak gibi görünüyor.

Twitter da satışa doğru mu gidiyor?

0
Twitter’ın ikinci çeyrek sonuçlarının açıklanmasının ardından hisse değerinin %10’dan fazla düşmesi ve borsadaki toplam değerinin milyarlarca dolar erimesi, mikro blog servisinin geleceğinin sorgulanmasına neden oldu. Business Insider’ın haberine göre, ikinci çeyrekte 602 milyon dolar kazanç elde eden Twitter, 607 milyon dolarlık beklentinin altında kalırken düşük geliri için sosyal pazarlama alanındaki rekabetin artmasını ve kendi reklam fiyatlarının rakiplerine oranla yüksek kalmasını ileri sürdü. Jack Dorsey yatırımcılarına gönderdiği mektupta önümüzdeki dönemde şirket hisselerinin değerinde düşüş beklediğini vurgularken, medyaya verdiği yorumlarda ise şirketi satmayı düşünmediğinin de altını çizdi. Jack Dorsey üzerinde, Twitter’ı daha büyük ve güçlü bir şirkete satması ve o şirketin sağlayacağı güçlü imkanlar ile mikro blog servisini geliştirmesi yönünde baskı bulunuyor. LinkedIn, Yahoo gibi şirketler rekor fiyatlarla satılırken ve büyük şirketler satın alma çılgınlığına kapılmışken, Twiter’a da bir alıcı bulunacağına inanan bazı hissedarlar da bu konuda Dorsey’e baskı yaparken mikro blog servisinin patronu bu seçeneğin masada olmadığının altını çiziyor. Şirkette henüz yapılacak çok iş olduğunu ve Twitter’ın sonunda hak ettiği değeri bulacağını belirten Dorsey kararında ısrarcı görünüyor. Bu haber de ilginizi çekebilir: Twitter’ı kim satın alacak?

ABD’li Vizio Çin’e satıldı

0
Kaliforniyalı televizyon ve elektronik üreticisi Vizio, Çin’li LeEco’ya, 2 milyar dolar karşılığında satıldı. Ürettiği UltraHD TV’ler ile dikkat çeken ABD’li üreticiyi satın alan LeEco ise stream video yayını yapan bir içerik üreticisi. Vizio ile ABD pazarındaki gücün arttırmayı ve markanın akıllı televizyonlarına kendi uygulamalarını gömerek daha fazla kullanıcıya ulaşmayı hedefleyen LeEco aynı zamanda akıllı televizyonlar üzerinden reyting hesaplayan Inscape uygulamasına da ortak olacak gibi görünüyor. Engadget’ın haberine göre, TV üreticisinin kurucusu William Wang tarafından kurulan şirket, akıllı televizyonlardan topladığı veriler sayesinde reyting ölçümleri yapabiliyor. Vizio ile 10 yıllık bir ortaklık sözleşmesi imzalayan Inscape sayesinder akıllı televizyonlara kurulabilecek uygulamadan gelecek veriler, yayınlarının reytingini ölçmek isteyecek TV kanallarına satılabilecek. Böylece oluşacak gelirin bir bölümü de Çinli LeEco’nun kasasına girecek.

KOBİ’lerin yarısı sosyal medyaya gerek duymuyor!

KOBİ’lerin ve startup’ların sosyal medya uzayında elde edebilecekleri fayda neredeyse sınırsız. TechInside olarak bugüne kadar onlarca makale yaptık ve bunları Facebook, Twitter ve LinkedIn sayfalarımızda paylaştık. Peki ama sosyal medyayı hiç kullanmayan girişimcilere nasıl erişeceğiz? The Alternative Board (TAB) tarafından yapılan yeni bir araştırma bizi soruyla baş başa bıraktı. Zira araştırmanın çarpıcı sonuçları bulunuyor. TAB üyesi olan ve olmayan bir grup KOBİ arasında yapılan anket, girişimcilerin yüzde 59’unun sosyal medyayı iş operasyonları için pek de önemli görmediğini gösteriyor. Diğer bir deyişle işletme sahipleri sosyal medyayı pazarlama için uygun bir alan, yeni müşteri ve iş ortaklarına erişmek için ideal bir kanal olarak görmüyor. Dahası, aynı araştırma katılımcıların yüzde 18’inin sosyal medyada herhangi bir hesabı olmadığını gün yüzüne çıkarıyor. Yani beş KOBİ’den birinin Facebook hesabı bile yok! Benzer şekilde katılımcıların yüzde 22’si sosyal medya hesaplarını YILDA bir iki defa kontrol ettiklerini söylüyor. Yüzde 67’lik grup ise başlangıç seviyesinde kampanyalarla sosyal medyada yer alıyor. En azından haftada bir ne olup bitiyor diye sosyal ağlara giriş yapanların oranı ise yüzde 64. TAB araştırmasının ilginç bulguları burada bitmiyor. En önemli sosyal ağları sıralayan katılımcılar, 1,6 milyar kullanıcısı bulunan Facebook’u sağladığı değer açısından ikinci sırada görüyor (yüzde 32). Onlara göre lider, yüde 38 oranla LinkedIn. Sadece yüzde 6’lık kitle Twitter’a önem veriyor ve büyük çoğunluk, Twitter’ın varlık sebebini bile sorguluyor. Yayınladıkları raporu değerlendiren TAB CMO’su Jodie Shaw, işletme sahiplerinin sosyal medyanın profesyonel anlamda önemini anlamakta sıkıntı çekmelerini ROI veya gelir modeli oluşturma konusundaki tecrübesizliklerine bağlarken, “Belki de bir kısmı daha önce yüklü bir bütçeyle sosyal medyaya yatırım yaptı ve beklediği dönüşü alamadı” diye tamamlıyor.

Sosyal medya KOBİ’ler için fazla mı karışık?

Inc’den John Brandon ise konunun iki yönlü incelenmesi gerektiğini söylüyor: “Bu kısmen teknik bir sorun. Sosyal medya bazı insanlar için anlaşılması zor hale gelebilir. Tanıdığım bazı kimseler Twitter’da ne yapmaları gerektiğini bile bilmiyor. Onlar için sosyal ağlar, insanların gün boyu yaptıklarını paylaştıkları mecralardan ibaret. Buradan blog yazılarına link vermek ya da sektör liderleriyle iletişime geçmek akıllarına gelmiyor.” İkinci kısım ise yatırımın geri dönüşü (ROI) konusundaki belirsizlik. Parlak bir broşür bastırdığınızda bunu elinizde tutabilir, fiziksel olarak dağıtabilirsiniz. Bu yatırımın bir dönüşü vardır. Bazı işletmeler dijital bir içeriğe yatırım yapmaktan çekindiği için tüm süreci es geçmeyi tercih ediyor. Bir sosyal medya uzmanı istihdam etmek ya da personele düzenli olarak sosyal ağlara içerik girmeyi öğretmek hem finansal hem operasyonel açıdan bir yükümlülük getiriyor. Jodie Shaw, sosyal medyada gerçek bir başarı elde edebilmek için işe bir topluluk oluşturmakla başlanması gerektiğini hatırlatıyor ve ekliyor: “Becerikli sosyal medya pazarlamacıları bir topluluk oluşturduktan sonra gerekli yönlendirmeleri yaparak kitleyi istediği içeriğe çekebilir. Çoğu KOBİ henüz kitle oluşturmadan fikir liderliğine soyunmak istiyor.”

İnternet kullanıcılarının drone merakı

0
Facebook’un ilk test uçuşuna çıkardı Aquila isimli dev drone uçakların etkisinden midir bilinmez, dünya genelinde bu teknolojiye olan merak bir anda yaygınlaşmaya başladı. Öyle ki, GWI tarafından yapılan araştırmaya göre, internet kullanıcılarının üçte biri insansız hava aracı teknolojilerini gelecekte kullanmak istediklerini belirtiyor. İlk Parrot çıktığından bu yana, özellikle son kullanıcılara yönelik olan araçların “büyüklere oyuncaklar” kategorisinde pazarlandığını inkar etmek mümkün değil. O nedenle yetişkin erkeklerin, kadınlara oranla drone teknolojilerine çok daha fazla ilgi duymaları şaşırtmıyor. Benzer şekilde genç kitle de yaşlılara göre daha fazla “uzaktan kumandalı uçak” istiyor. drone gwi araştırma

Drone parası olana güzel

Global Web Index’in araştırması gelir dağılımı kırılımında incelendiğinde, sabit geliri en yüksek olan kitlenin aynı zamanda drone teknolojisiyle en çok ilgilenenler olduğu görülüyor. Diğer bir deyişle, insansız hava araçlarını temin etme gücü olmayanlar, “bize gelmez” psikolojisiyle gündemden uzak durmayı tercih ediyor. Sanayi ve endüstride şimdiden kendine pek çok benzersiz kullanım alanı edinen insansız hava araçları acil durum teslimatlarından, fiziksel olarak erişimi zor olan yerlerde inceleme ve denetim gibi süreçlere kadar geniş yelpazede ihtiyaçlara yanıt veriyor. Henüz emekleme aşamasında sayılabilecek olan bu teknolojilerin son kullanıcı tarafındaki geleceği ise oldukça parlak görünüyor.

Blackberry Android ile geri döndü

0
İkonik klavyeli telefonlarından vazgeçmek istemeyince dokunmatik ekran devrimini kaçırarak piyasadaki üstünlüğünü Apple ve Samsung’a kaptıran Blackberry, defalarca iflasın eşiğinden döndükten sonra şimdi son kurşununu Android sistemi için kullanıyor. Dtek50 isimli yeni bir Android telefonu piyasaya çıkaran firma, eski klavyeli telefonları ile sunduğu gelişmiş güvenlik özelliklerini, yeni nesil tasarım ve Android işletim sistemiyle birleştirerek yeniden iş dünyasının gözdesi olmaya çalışacak. Gelişmiş güvenlik önlemleri nedeniyle ABD Başkanı’nın da kullanmak “zorunda” olduğu Blackberry, daha önce sessiz sedasız çıkardığı ilk Android telefondan aldığı olumlu tepkilerden sonra bu kez daha iddialı bir modelle kullanıcıların karşısına çıkıyor. Öte yandan yeni Dtek50, firmanın ilk klavyesiz Android telefonu. Kanadalı telefon üreticisi daha önceki Android modelinde yine fiziksel klavyeden vazgeçememiş ve telefona aşağı doğu kayarak açılan bir klavye eklemişti. Dolayısıyla Blackberry, ilk defa klavyesiz bir Android telefonu üreterek klavye inadından vazgeçtiği mesajını da veriyor. Bakalım, iş dünyası bu yeni Android telefonu benimseyecek mi?