Dijital vergi artışı Avrupa’yı vuracak
Yeni yılın gelişi ile birlikte Avrupa Birliği vergi konusunda da farklı çözümlere yelken açtı. E-Kitap ve akıllı cihaz uygulamaları gibi dijital ürünlerden alınan vergilerin oranlarında ciddi yükselişe gidilebilinir.
Daha önce, 2008 yılında alınan kararlara göre dijital hizmetlerden alınacak olan vergiler, servisi alan müşterinin bulunduğu lokasyona göre belirlenmekteydi. Yeni yasalar ile bu başlıkta değişime gidilebilinir ve Avrupalı hükümetlere yaklaşık olarak ekstra 1 milyar dolarlık yıllık gelir vergisi sağlanımı gerçekleşebilir. 28 ülkeden hangilerinin daha çok vergi alacağı ise henüz belli değil.
Amazon ve Apple gibi ABD devleri, uygun vergi kuralları sebebiyle Avrupa’nın belli ülkelerinde hizmet ve dağıtım binalarını kuruyor ve buradan desteğe devam ediyordu. Bunun farkında olan Avrupa Birliği üyesi devletler de gelirlerini arttırabilmek için farklı bir yola adım atmaya karar verdiler. İrlanda ve Lüksenburg gibi lokasyonlarda bulunan merkezler sebebiyle büyük isimler yakında çok daha fazla vergi ödeyecek.
Son olarak Google ve Apple gibi dünyanın en büyük iki uygulama pazarı sahibi ismi ise dijital satışlardan elde ettikleri gelir için vergi indirimine gitmeyecek, geliştiricilerden yeni ekstra vergileri talep edecekler. Geliştiriciler ise bu bedelleri son kullanıcıdan talep edebilecekler ancak bu uzun süreçte ciddi sıkıntılara sebep olabilir.
CIO’lar, tedarikçi yönetiminde sınıfta kaldı
Wall Street CIO’ları son günlerde yaşanana yazılımsal problemlerden dolayı oldukça sıkıntılı. Borsa işlemleri esnasında yaşanan program ve uygulama çöküşleri hem maddi olarak büyük zararlar yaratıyor, hem de bazı markalara karşı olan imajı zedeliyor. Bu sıkıntıları geride bırakmanın çaresi ise pek kolay değil.
Lev Lesokhin‘in paylaştığı bilgilere göre pek çok Wall Street CIO‘su, yazılım ve uygulama konusunda desteği üçüncü parti şirketler ve yazılımcılardan alıyor. Anlık problemlerde talep edilen destek ise her daim yeterli olmuyor. Buradaki en mühim sorun, bir programın düzeltilmesi ya da yamalanması sürecinde yaşanıyor.
Mekanik bir ürünü tamir etmek için belli bir süre biçilebilinirken, bir yazılım ürünü için aynı şey geçerli olmuyor. Yazılımcılar ve çözüm odaklı firmalar her ne kadar iyi performans yakalasalar da, Wall Street gibi anlık kararların çok şeyi değiştirdiği yerlerde bu yeterli olamayabiliyor.
Burada yapılması gereken ise bahsi geçen CIO gruplarının, ortak çalıştıkları yazılımcılarla ürün hizmete girmeden önce çok daha detaylı kriz planlaması yapmaları, üçüncü parti şirketlere anlık destek adına daha yüksek oranda maddi destek sağlanması ve programın teslimi için acele edilmemesi olarak tavsiye ediliyor.
Şirketinizi yeniden yapılandırın
Neredeyse her bir endüstriye ait markanın son günlerde düşündüğü dijital dünyada lider nasıl olunur sorusu genellikle yeni iş modelleri, kullanıcı deneyimleri ve farklı kanallar üzerinden yürütülecek tanıtım çalışmaları ile yanıtlanmaya çalışılıyor. Bu konuda yapılan muazzam yatırımlar ile her daim beklenen geri dönüş ise yakalanamayabiliyor.
Her şeyin merkezinde ise markanızı yeniden yapılandırmak yatıyor. Birey merkezli iş modeli sayesinde, müşteri, hitap edilen kitle ya da pazar kanalının ucunda kim varsa ortaya çok daha güçlü bir iş değeri çıkartılıyor. Peki bu yeniden yapılanma nasıl gerçek olur?
1) Bireyi merkeze oturtun
Müşteri kitleniz ya da hizmet sağladığınız şahışların gözünden kendi sektörünüze bakış atın. Onların ihtiyaçlarını, arzu ve beklentilerini gerçekçi olarak detaylandırın. Anketler gibi yöntemler ile kitlenizin alışkanlık ve beğenilerini iyice benimseyin, her şeyin başına onların isteklerini yerleştirin.
2) Marka değerinizi bir bütün olarak şekillendirin
Markanızı ve ifade ettiklerini anlatırken, paylaşırken ya da bunları yenilerken sadece sıradan “güncelleme” çalışmaları yapmayın. Logo ve ürün gruplarının görünümü dışında müşterinin size erişebileceği her türlü kanalı mutlaka yenileyin, değişimi fark edilir kılın.
3) Üç yıllık planlamalar
İleriye yönelik stratejilerinizi üç yıllık süreçler ile değerlendirin. Üç yıl içerisinde sektörünüzde olabileceği kadar, hitap ettiğiniz kimseler için de ne tür değişikliklerin gelebileceğini hesaplayın. İşinizin hangi kollarını güçlendirmeniz elzem ya da hangi kanallar ile daha çok kişiye hitap edebilirsiniz, tek tek hesaplayın.
4) Yeni çözüm ekipleri kurun
Dijitalleşmek sadece işi dijital platforma taşımak değil, ekibinizin de her şekli ile entegrasyona uyum sağlaması demektir. Yeni gruplar oluşturun, farklı planlar yapın, her bir çözüm grubuna değişik çözüm alternatifleri bulmalarını salık verin.
5) Sahip olduğunuz dijital birikimi kullanın
Dijital dünyanın liderliğine soyunmak için her şeyi baştan keşfetmekten öte, bu evrenin kurallarına dair bildikleriniz üzerinden gidin, bilgilerinizi güncelleyin, her şeye tam anlamıyla sıfırdan başlamak zorunda olmadığınızı bilin.
Siber saldırılar hızla artıyor
Türkiye’de profesyonel hizmetler alanında 28’nci yılını dolduran Deloitte Türkiye, günümüzde artan siber saldırılara yönelik “Global Siber Güvenlik Yönetici Bilgilendirme Raporunu” hazırladı. Rapor, geleneksel güvenlik sınırlarının bulanıklaştığı hatta artık tamamen yok olmaya başladığı bir ortama işaret ediyor. Önce cep telefonlarının daha sonra sosyal medyanın ve bulut teknolojilerinin hayatımıza girişi ile işletmelerin geleneksel sınırlarının her geçen gün genişleyerek, “sınırsız” hale geldiğini vurgulayan rapor, artık her ölçekte ve her sektörden kurumların siber güvenlik tehditleri ile karşı karşıya olduğunun altını çiziyor.
Deloitte Türkiye Siber Güvenlik Hizmetleri Lideri Cüneyt Kırlar, “Küçük ve orta seviyeli şirketlere yapılan saldırılarda son bir sene içerisinde yüzde 42 oranında artış olduğu görülmektedir. Bütün şirketler artık risk altında. Günümüzde siber risk sadece bilgi teknolojileri konusu olmaktan çıkmış ve genel bir iş riski haline dönüşmüştür. Bu sebeple de, siber güvenlik konusunun yönetim kurulu seviyesinde masaya yatırılma zamanı çoktan gelmiştir” dedi.
Siber saldırlar en çok web sitelerine yönelik
Örnek vaka analizleriyle farklı sektörlerdeki siber saldırıları inceleyen rapor, bilgi güvenliği olaylarının yüzde 35’inin web saldırıları, yüzde 22’sinin siber casusluk ve yüzde 14’ünün satış noktası ihlallerinden (POS) oluştuğunu gösteriyor. Siber saldırılar en çok rekabet avantajı, müşteri güveni, kurum itibarı ve marka gibi kolay telafi edilemeyen varlıklara zarar veriyor. Rapor, siber saldırılara karşı duyarlı yedi sektörü inceleyerek bu sektörlerdeki örnek vakalara da yer veriyor.
Bilişim uzmanları da risk altında
ESET ve İngiltere’nin önde gelen bilişim oganizasyon kuruluşlarından IPEXPO tarafından yürütülen anket, Londra’da 500 bilişim uzmanının katılımıyla gerçekleştirildi. Katılımcıların yüzde 46’sı iş bilgilerinin de yer aldığı cep telefonlarını kaybettiklerinde ya da kötü amaçlı insanların eline geçtiğinde firmalarının istismara uğrayacağını ya da tehlikeye atmış olacaklarını belirtti. Bilişim uzmanlarının yüzde 39’u, mobil cihazlarını kaybettiklerinde kendilerini zor durumda bırakabilecek fotoğraf ve bilgilerin cihazlarında bulunduğunu aktarırken, yüzde 15’i de telefonlarından çektikleri fotoğrafların güvenliğinden ve gizliliğinden emin olmadıklarını açık yüreklilikle dile getirdi.
Kendinizi Jennifer Lawrence’ın yerine koyun
Çalışma bulgularını değerlendiren ESET Güvenlik Uzmanı Graham Cluley, “Son dönemde sıkça karşılaştığımız ‘ünlülerin telefonlarının ele geçirilmesi ve fotoğraflarının çalınarak internete sızdırılması haberleri’ bir uyarı olarak algılanmalıdır. Çok fazla bilgi içeren cep telefonları, siber suçlular için çok çekici hedeflerdir. Kendinizi Jennifer Lawrence’ın yerine koyun. Çoğu insanın aşağılanmış olacağını düşünüyorum. Cihazlarınızda ne tür bilgiler depoladığınıza dikkat edin. Eğer telefonunuzda yanlış ellere geçtiğinde sizi ya da şirketinizi istismara uğratacak bilgiler varsa silin ve cihazınızın güvenliği birinci önceliğiniz olsun” açıklamasını yaptı.
Verilerinizi uzaktan silin
Graham Cluley, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Uzaktan içerik silme özelliği, telefonunuzu kaybettiğinizde en güçlü silahınız olacaktır. Bir çok insanın bu özelliğe sahip olmaması beni oldukça şaşırtıyor. Bu özellik tam olarak şu demek: Eğer telefonunuzu kaybederseniz, bilgisayarınızdan giriş yapacaksınız ve cihazınızın içindeki bütün verileri silebileceksiniz. Yani cihazınızı bulan kişi, her hangi bir şekilde hiçbir kişisel bilginize ulaşamayacaktır. Eğer yanlış ellere geçtiğinde cihazlarınızda size zarar verebilecek bilgileri saklamayı tercih ediyorsanız, kesinlik uzaktan silme özelliği bulunan güvenlik çözümlerini seçmenizi öneririm” dedi.
Lenovo 2015’e büyüyerek giriyor
Lenovo, IBM’in x86 sunucu iş birimini satın almasının ardından entegrasyonun sonlandığını duyurdu. 1 Ocak itibariyle şirket birleşmesinin dünyanın pek çok ülkesinde iş operasyonları ve çalışanlar nezdinde sorunsuz tamamlandığını açıklayan Lenovo, IBM’den 2005 yılında Think markasını satın aldıktan sonra ikinci önemli satın almayı da IBM x86 sunucu iş birimi ile gerçekleştirmiş oldu.
Lenovo’nun kurumsal donanım çözümleri alanında da büyümesini sağlayan bu satın alma, şirketin farklı alanlardaki teknoloji liderliği iddiasını, kurumsal iş çözümleri alanında da sürdürmesini sağladı. Yepyeni bir devrin başlayacağı X86 entegrasyonu ile Lenovo, sunucu pazarında bir üst oyuncu olarak konumlanırken kurumsal donanım ve hizmet yelpazesini de genişletti. IBM’in efsanevi kalite, yenilik ve hizmetleri Lenovo’nun küresel ulaşım ağı, verimliliği ve operasyonel mükemmellik ile birleşerek şirketi sunucu pazarında da çok önemli bir aktör haline getirdi.
Birleşmenin tamamlanmasını yorumlayan Lenovo Türkiye Genel Müdürü Gülfem Çakmakçı şunları söyledi:
“Lenovo Türkiye ailesi olarak IBM x86 takımının aramıza katılmasından büyük mutluluk duyuyoruz. Birleşmenin açıklandığı 1 Ekim’den bu yana önceliğimiz, sunucu sistemlerini geliştirmeyi sürdürürken bir yandan da müşteriler ve iş ortaklarımız için kesintisiz bir geçiş sürecini yönetmekti. Bu birleşme ile kurumsal pazar için de büyük planlarımız olduğunu ortaya koyuyor, PC pazarında gösterdiğimiz başarıyı tekrarlamayı hedefliyoruz.”
Lenovo IBM’in x86 sunucu sistemini ve takibindeki Flex ve x86 altyapılı PureFlex entegre sistemlerini devralarak, bu ürünler üzerindeki yenilikleri sürdürmeye devam edecek. Bir sonraki aşamada, belirli aralıklarla IBM, Lenovo’nun bakım hizmetlerine devam edecek.
Lenovo ve IBM stratejik bir ortaklığa da imza attı. Ortaklık çerçevesinde Lenovo, IBM’e bir Orijinal Ekipman Üreticisi (OEM) olarak hizmet verecek ve IBM’in endüstri lideri olan depolama ve yazılım portföyünden seçili ürünleri satacak. Bu ortaklık, Lenovo’nun veri merkezlerinde müşteri ihtiyaçlarına daha geniş bir yelpazede destek olmasına imkân verirken daha kapsamlı bir kurumsal bilişim teknolojileri çözümünün de parçası olmasını sağlayacak.
Palm geri dönebilir
Bir dönemin PDA’leri ve akıllı telefonlarını üreten ve dünya üzerinde güçlü bir bilinirliğe sahip olan Palm markası geri dönebilir. Uzun yıllar boyunca saygı görmüş olan Palm, webOSNation’ın haberine göre farklı bir isim tarafından satın alınmış.
İddiaya göre Palm’ı bünyesine katan isim Çinli teknoloji şirketi TLC markası olan Alcatel Onetouch! Önemli bir başka bilgi ise Palm.com adresine eriştiğinizde Palm logosunun yanında görüşen Coming Soon ibaresi.
TLC’nin Palm’ı nasıl tekrar hayata döndüreceği şimdilik bir sır olsa da yaklaşmakta olan CES etkinliğinde önemli duyuruların geleceği tahmin ediliyor.
Nasa, Mars gezginini hackleyecek
Yaklaşık 10 senedir Kızıl Gezegen Mars‘ta keşif yapan Opportunity adlı keşif aracı yapılan açıklamalara göre hafıza ve bellek problemleri yaşıyor. Nasa’nın araç ile sorumlu olan ekibi ise sebebin flash bellek ünitesinin eskimiş olduğu açıklamasını yapıyor.
Konu hakkında konuşan proje yöneticisi John Callas ise değişken olan ve olmayan iki bellek tipinin bulunduğunu, bunlardan değişken olmayan hafıza modülünün sorun çıkarttığından bahsediyor.
Kısacası keşif aracı veriyi flash belleğe kaydetmek istediğinde başarısız oluyor ve bu sefer değişken olmayan belleğe veriyi aktarıyor. Ancak aracın gücü kesildiğinde enerji ile birlikte verinin tamamı da uçup gidiyor.
Aracın bu ciddi sıkıntısını ortadan kaldırmak içinse yazılımsal bir “saldırı” gerçekleştirilecek, Opportunity‘nin hatalı olan belleği yok sayması sağlanacak.
Teknoloji, çalışan kesim için evrildi
Cep telefonları ve internet geçtiğimiz yıllarda iş dünyasında gücünü muazzam seviyeye ulaştırdı ve dünya çapındaki şirketler teknolojinin gücünü fark etti. Dijital teknoloji sayesinde artık sadece iş merkezleri değil, uzaktan erişim sayesinde hem işverenler hem de çalışanlar farklı lokasyonlardan işini görür hale geldi.
Pew Researh’ün online gerçekleştirdiği ankete göre yetişkin internet kullanıcıları, dijital teknoloji sayesinde iş hayatlarını baştan şekillendirmiş. Bunlar hem yarı hem de tam zamanlı çalışanları kapsamakta. Geçtiğimiz yılın sonlarından gelen veriler ise teknoloji firmaları, serbest piyasa şirketleri ve her tür yapının internet ve akıllı telefonların kontrolü altına girmiş olduğu gözlenmişti.
Sosyal medya çalışanlar açısından “işleri” için çok gerekli görülmezken, akıllı telefonlar her şeyin merkezine oturmuş. Öte yandan en önemli veriler dahi e-posta’lar üzerinden paylaşılır hale gelmiş, önceki neslin yaşadığı bilgi hırsızlıkları, spam postalar gibi sorunlar arka planda kalmış.
Araştırmaya katılanların yüzde sadece yüzde 7‘si internetin iş hayatı performansını düşürdüğünü söylerken, yüzde 46‘sı ise aksi yönde görüş bildirmiş.
İşverenler de artık dijital dünyanın nimetlerini kabullenirken, çalışanlar da dahil olmak üzere iş hayatına ait her bir birey, internetin performanslarını yükselttikleri kanaatinde.
Avrupalı girişimci atılımlar için dikkatli
Londra’dan Berlin’e kadar çok sayıdaki Avrupalı şirket bilindiği gibi Amerikalı isimlerle rekabet edecek gücü kendilerinde buluyor. Bunların başında ise teknoloji markaları geliyor. Yine de iki şehirdeki Avrupa’nın en hızlı yükselen girişimcileri yatırım için zorluk çekmeye devam ediyor.
ABD’nin teknoloji merkezi Silikon Vadisi geçtiğimiz yıla oranla yatırım akışını sağlayan tutarı iki katına çıkarttı ve 2014’te 22 milyar doları garanti altına aldı. Araştırma şirketi CB’e göre New York merkezli şirketler geçen yıla oranla yatırım miktarını yüzde 44 arttırarak 4.5 milyar dolara ulaşmışlar. Londra’da bu değer sadece 1.4 milyar dolara denk gelmiş.
Öte yandan Alman SoundCloud ve Wooga, hem mühendislerine ödediği maaşlar hem de ödediği kiralar konusunda New York merkezli isimlerin yanına yaklaşamıyor. Berlin’deki teknoloji bazlı girişimler için toplanan yatırımlar 2013’e oranla yüzde 140 artarak 1.1 milyon dolara ulaşıyor.
Bu gibi sebeplerde ötürü de hem şirket sahipleri, hem de yatırımcılar oldukça dikkatli adımlar atmaya gayret ediyor.
BT dünyası 2015’te hangi trendleri izleyecek?
Henüz adım attığımız yeni yıl BT şirketleri ve toplulukları için beraberinde hem eski hem de yeni çözümleri getiriyor. Çok sayıda isim halihazırda tercih edilen çözümleri farklı şekillerde kullanmaya devam edecek iken, bazıları da yeni yollara adımını atacak.
1) Bulut teknolojisi
Yeni yılda BT organizasyonları, BT hizmetlerini üçüncü parti bulut hizmetleri sunan şirketlere yönlendirmeye devam edecek, güvenlik endişeleri devam etse de hibrit bulut çözümlerine adım atılacak. Bu sayede masraf ve performans dengesi iyice yükselecek.
2) Otomasyon yükseliyor
İş gücü için yapılan harcamalar doğal olarak aynı seviyede ve hatta belki de daha yüksek bedellere ulaşacak olsa da, otomasyonun yükselişi yeni bir denge getirecek. Bireylerin oluşturduğu çözümler otomasyon sayesinde daha hızlı hale getirilecek, daha hızlı ve hatasız işler hayata geçirilecek. Puppet ve Chef gibi otomasyon araçları ise 20015’te BT grupları üzerindeki baskıyı azaltacak ve masrafların düşününü sağlayacak.
3) Aydınlanma
BT organizasyonları Shadow BT ve BYOD (Bring Your Own Device) gibi içeriklerin tüketici IT ve bulut hizmet sağlayıcıları tarafından değil, kendi yatırımcılarının beklentileri ile kullanıcı tecrübesi, ulaşılabilirlik ve hizmet konularındaki başarıları tarafından kontrol edildiklerini fark edecek.
Sadece daha iyi hizmet, güçlü uygulama çözümleri, servis hızı ile BYOD konusundaki akılcı yaklaşımların değil, mobil güvenliğin öneminin de farkına vararak, veri güvenliği için güçlenecekler.
4) Daha geniş BT çözüm alanları yaratmak
Şirketler kendilerini yüzüstü bırakan ve zarara sebep olan dışkaynak çözümlerinden uzaklaşacak, hizmet yönetimi ve entegrasyonu ya da çoklu dışkaynak destekleri yönetimi ile yollarına devam edecek. Bu seçim sadece büyük isimlerin önceki dışkaynak çözümlerini değiştirmeleri değil, küçük organizasyonların üçüncü parti çözüm ortaklarını gözdem geçirmeleri ile hayat bulacak. Bu da daha çok çalışan ve yeteneklerine yapılan yatırımlar, yeni ya da elden geçirilmiş ücüncü parti hizmet sağlayıcıları yönetim şemalarını beraberinde getirecek.
5) Büyük veri çözümlerinde yenilenme
Big Data (Büyük Veri) işleme süreci değil, bu işlemleri yürüten kişilerin revizyonu önemli olacak. Büyük Veri teknolojilerinden çok, bu verileri işleyen çalışanların yetenek ve motivasyonları gelişmeyi sağlayacak.
6) Önemli isimler için hayaller
Pekçok marka yöneticisi, Amazon, Google ve Facebook gibi isimlerin başarılı konusunda düşünecek, kendi şirketlerinin nasıl bu seviyeye evrilebileceklerinin planlarını yapacak.
Türkiye masaüstünden vazgeçmedi
Türkiye’de toplam PC pazarında yüzde 25.7 gibi bir rakamla liderliğini sürdüren Lenovo, yılın üçüncü çeyreğinde masaüstü bilgisayar (desktop) segmentinde de yıldan yıla yüzde 143 büyüyerek yüzde 18.6 pazar payı ile liderliğe oturdu.
Son yıllarda mobil bilgisayarlarda yaşanan büyük artışa rağmen rakamlar tüketicilerin masaüstü bilgisayarlardan da vazgeçmediğimizi gösterdi.
Bu arada küreselde 2014 yılı boyunca satın alma ve birleşmelerle olağanüstü bir büyüme yaşayan Lenovo, 3. sıradan girdiği dünya akıllı telefon kategorisinin Türkiye lansmanını Ocak 2015’te gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
Madrid’in sokakları ışıl ışıl
Madrid şehir yönetimi ‘Akıllı Şehir’ uygulaması kapsamında tüm şehrin aydınlatılmasında Royal Philips’i tercih ederek sokak aydınlatmasının yüzde 100’ünü tasarruflu Philips teknolojisine dönüştürme kararı aldı. Madrid şehir yönetiminin ‘Akıllı Şehir’ amacına destek olmak için, Philips’ten alınan 225 bin yeni, enerji verimliliği yüksek lambası ile şehri yeniden aydınlatıyor. Tüm şehrin aydınlatma sisteminin, Philips bağlantılı LED’lerle ve diğer tasarruflu aydınlatmalarla yenilenmesi bu projeyi, şehir aydınlatması alanında dünyada bugüne kadar yapılmış en büyük iyileştirme çalışması olarak tanımlanıyor.
Kamu ihalesi sonucunda ESCO enerji hizmeti şirketleri işbirliği ile başlanan projede Philips, aydınlatma teknolojisi sayesinde Madrid sokaklarında yüzde 44 enerji tasarrufu öngörüyor. Bu tasarruf sayesinde hiçbir ek maliyet olmadan, en kaliteli sokak aydınlatması ile Madrid sokaklarının daha aydınlık, güvenli ve akıllı bir şehir haline getirilmesi planlanıyor. Yeni şehir aydınlatma sistemi, aydınlatmaya en fazla nerede ihtiyaç duyulduğuna bağlı olarak tüm şehirde aydınlatmanın süresini ve yoğunluğunu düzenleyebilen bir kumanda panelinden faydalanıyor.
Philips İberya’nın CEO’su, Juan Sanabria “Madrid’de gerçekleştirilen aydınlatma yenileme projesi, geleceğe hazırlanan bir şehrin yaratılmasında ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır” dedi. Sanabria şöyle konuştu: “Philips’in, Madrid’in daha akıllı, güvenli ve yüksek enerji verimliliğine sahip bir şehir olma yolundaki çabalarına katkısı büyüktür. Çünkü burada, kentte yaşayanların yaşam kalitesini artırmaya yönelik bir çalışma var. Vatandaşların ve tüketicilerin ihtiyaçlarını gözününde bulundurarak, aydınlatmanın ötesinde fayda sağlayan bir altyapı sağlıyor Bunun yanı sıra dünyada her geçen gün azalan enerji kaynaklarının da tasarruflu kullanılması mümkün oluyor. Önümüzdeki süreçte bu anlayış kenti ve kentlileri doğrudan etkileyecek” dedi.
Fotoğrafa bakarak parmak izi kopyaladılar
Chaos Computer Club (CCC) adlı bir hacker ağının iddiasına göre, sadece fotoğraflara bakılarak ünlü bir politikacının parmak izi başarı ile yeniden yaratıldı. Ekibin temsilcisi Jan Krissler yaptığı açıklamada standart fotoğraf makinelerince çekilmiş birkaç fotoğraf sayesinde, Alman Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’in parmak izi kopyalandı.
Krissler’ın söylediğine göre ellerinde Leyen’in herhangi bir fiziksel parmak izi örneği bulunmuyor. Sadece basın tarafından çekilmiş ve farklı açılardan yakalanmış olan ellerin görselleri yer alıyor. Krissler, uzmanların biometrik tarayıcıların halihazırda güvenli olmadığını da hatırlatıyor.
Avrupa’nın en büyük hacker ağlarından birinin üyesi ola ve Starbug olarak tanınan 31 yaşındaki adam, politikacıların bu tip toplantılarda mutlaka eldiven giymesi gerektiğini, böylesi basit bir yöntemle bile kopyalama yapılabilindiğinin altını çiziyor.
The Interview, webden 15 milyon kazandırdı
Sony’nin uğradığı siber saldırıların sebebi olarak lanse edilen The Interview filmi gündemde kalmaya devam ediyor. Sony, Güney Kore’den aldığı tehditler sonrasında filmi vizyona sokmaktan vazgeçmiş ancak daha sonra kararını değiştirerek sınırlı sayıda sinemada gösterime başlamıştı.
Bu arada yapımı bir yandan da web üzerinden dağıtıma çıkaran şirket, dijital satın alım ve kiralama için 6 dolar talep etti. Sony bugün yaptığı açıklama ile bu süreçte toplam 15 milyon dolarlık gelir elde ettiğini duyurdu. Markaya göre toplamda 2 milyonluk tekil satış gerçekleşmiş.
The Interview, Kuzey Kore lideri ve dünyaca bir diktatör olarak görülen Kim Jong-un’un Amerikalı iki arkadaş ile olan enteresan serüvenini anlatıyor.
Sansasyonel proje geçtiğimiz gün itibariyle Google ve Microsoft’tan sonra Apple platformu iTunes’a da geldi. Filmi izlemek isteyen Apple’cılar iTunes üzerinden The Interview’a artık ulaşabilir. Film aynı zamanda Google Play Store, YouTube Movies ve Xbox üzerinden de arzu edenler için sanal olarak erişilebilinir durumda.
Kim Dotcom’un üstün güvenlikli servisi başlıyor
Dosya depolama ve paylaşım merkezi olarak da bilinen Megaupload’un kurucusu Kim DotCom, resmi Twitter hesabından yaptığı duyuru ile birlikte yeni projesinin hayata geçmek üzere olduğunu açıkladı. Dotcom Megaupload platformu yüzünden evine yapılan bir baskın ile yakalnmış, uzun süren bir yargılama sürecine dahil olmuştu.
Ünlü ismin yeni çalışması MegaChat ise isminden de anlaşılacağı üzere özel online sohbet merkezi. MegaChat’i özel yapan şey ise üstün seviyede güvenlik protokollerine sahip olması ve sohbet içeriklerinin kesinlikle ele geçirilemeyecek olması. Hatta Kim Dotcom’un açıklamasına göre uzun süre boyunca skandallarla adı anılan NSA bile kayıtlara ulaşmayı başaramayacak.
Yüksek boyutlu dosyaların paylaşılabilineceği, hem sesli hem de görüntülü sohbetin de mümkün olacağı MegaChat‘in tüm içeriği özel şifreleme yöntemleri ile ulaşılamaz kılınacakmış.
Dotcom, MegaChat’in çok kısa bir süre içerisinde kullanıma hazır olacağını söylüyor.
Türk Telekom’da yapılanma tamamlandı
Bireysel, kurumsal ve toptan satış olmak üzere üç ana alanda ürün ve hizmetlerin pazara sunulması stratejisi kapsamında; Türk Telekom Grubu perakende satış, pazarlama, müşteri hizmetleri ve bu işlerle doğrudan ilgili finans fonksiyonlarını Bireysel ve Kurumsal İş Birimleri altında topladı. Yeni organizasyonel yapılanma ile Türk Telekom Grubu dünyanın en büyük entegre operatörlerinden biri haline geldi.
Türk Telekom CEO’su Rami Aslan’ın liderliğinde Türk Telekom Grubu’nda iş segmentleri bazında yeniden oluşturulan yapıda Avea CEO’su Erkan Akdemir, Bireysel İş Birimi Genel Müdürü görevini üstlenirken, daha önce Türk Telekom Grubu’nda çeşitli üst yönetim görevlerinde bulunan Mehmet Ali Akarca, Kurumsal İş Birimi Genel Müdürü görevine getirildi.
Konuyla ilgili detaylara www.shiftdelete.net üzerinden ulaşabilirsiniz.
Yüz tanıma özellikli Shuttle güvenlik sistemi
Shuttle’ın Türkiye distribütörü DataStar, güvenlik amaçlı kullanılan Shuttle HR70 biyometri sistemini satışa sundu. En yeni yüz tanıma teknolojisine sahip olan Shuttle HR70, hepsi bir arada bir sistem ve kullanıcı dostu arayüzü sayesinde son derece kolay kullanıma sahip.
Hassas ve hızlı yüz tanıma yapabilen sistem, performanslı çift çekirdekli işlemci kullanıyor. İki adet tam HD kamerası, artı-eksi 15 derecelik açılarla yüz tanıma yapabiliyor. HR70’de ek olarak bulunan LED aydınlatma sayesinde düşük ışıklı ortamlarda bile sorunsuz ve güvenli olarak çalışabiliyor. Çok sayıda I/O arabirimine sahip olan Shuttle HR70’e çevre birimleri de bağlanabiliyor. Başta okul, kamu kurumları olmak üzere kurumsal alanda kullanılabilen ürün aynı zamanda apartman, site gibi toplu yaşam alanları için de ideal bir çözüm.
Hızlı ve hassas tanıma yeteneği
Shuttle HR70, içindeki çift çekirdekli işlemci sayesinde veritabanında kayıtlı yüzleri kısa sürede arayıp, tanıma işlemini birkaç saniyede yapabiliyor. Hata oranı çok düşük olan ürünün Yanlış Kabul Oranı (FAR) yüzde 1.9, Yanlış Reddetme Oranı (FRR) ise yüzde 0.01 gibi çok düşük oranlar.
HR70’in alt ve üst bölümünde iki adet 2M piksel tam HD kamera yer alıyor. 60 cm mesafeye kadar özel olarak yapılanarak tanıma yapabiliyor. RS232, RS485 ve GPIO arabirimleri sayesinde farklı cihazlar da sisteme bağlanabiliyor. Özellikle GPIO arabirimi daha sıkı güvenlik uygulamaları için kullanılan mekanizmaları sistemle bütünleştirmede önemli bir özellik olarak sunuluyor.
2015’te pazarlama dünyasını değiştirecek 8 trend
Birçok kavramla, birçok yenilikle yüzleştik bu yıl. İçerik pazarlaması, gerçek zamanlı pazarlama, fayda odaklı pazarlama kavramları artık ezberimizden çıkmazken; giyilebilir teknoloji ve paylaşım ekonomisi gibi konuların hayatımıza girişine şahit olduk.
Türkiye’nin en çok takip edilen pazarlama bloglarından olan Pazarlamasyon.com da alanlarında uzman 6 isme 2015’te göreceğimiz pazarlama eğilimlerini sordu ve bu trendleri derlediği raporu yayına aldı. İşte bizi 2015’te bekleyen pazarlama eğilimleri:
1- Mobil ödeme trendi yükselecek
2015’te mobil ödeme ve mobil ödemedeki kullanıcı sayısı, bu yıla oranla çok daha fazla bir artış gösterecek. PayPal’ın kredi kartı olmayan kullanıcılara banka hesaplarını bağlama özelliği, ApplePay’in Türkiye’ye gelişi (2015 sonunu bulacaktır), oyun şirketlerinin komisyon oranlarını düşürebilmek için mobil ödeme şirketleri ile yürüttükleri çalışmalar ve mobil ödeme pazarına yapılan yurtdışı yatırımlar, bu trendin yükseleceğinin en önemli belirtileri.
2- Müşteri odaklı pazarlama ve hedeflemenin önemi daha da artacak
Müşteri odaklı kampanyalar ve hedeflemenin önemi 2015’te çok daha fazla artacak. Bu doğrultuda pazarlama stratejileri geliştirilecek. Müşterilerinin davranışlarını analiz eden ve bu deneyimler ile reklam ve kampanyalarına yön veren markalar, rakiplerinden bir adım daha öne çıkacak.
3- Dijital reklam yatırımları artacak
2014’ün ilk yarısını 650 milyon lira ile kapatan (2013 kapanış 1.169 milyar lira) dijital reklam sektörü, önümüzdeki yıl, 2014’e benzer bir çizgide devam edecek. Arama motoru yatırımları, display yatırımları ile arayı biraz daha açarak yılı önde kapatacak.
4- Büyük Veri daha çok önem kazanacak
Son dönemde gerek BT gerek pazarlama ekiplerinin çok sık duyduğu bir kavram büyük veri. Dünyadaki mevcut datanın yüzde 90′ının son iki yılda oluştuğunu göz önüne alırsak 2015’te bu alanda gerek donanımsal gerek organizasyonel anlamda yatırım yapmayan şirketler, bu alanda geri kalmaya mahkûm olacak.
5- Giyilebilir Teknolojiler pazarlama faaliyetlerinde daha çok kullanılmaya başlanacak
Google glass, reklamcılara “pay per gaze (bakış yaparak ödeme)” sistemiyle dijital ve dijital olmayan ortamları bütünleştirme şansı tanıdı. Artık şirketler bu özellik sayesinde billboard’lar ya da dergi reklamları gibi mecraları tıpkı dijitaldeki gibi hızlı ve kolay bir şekilde ölçümleyebilecek.
6- Maksimum şeffaflık yeni pozisyonların doğmasına zemin hazırlayacak
İnsanların artık şirketleriniz hakkında inanılmaz bilgiye erişimi var ve sizinle iş yapıp yapmayacakları hakkında karar verirken ellerinin altında inanılmaz seviyede bilgi var. Bu yüzden değerleriniz çalışanlarınızla tüketicilerinizle veya hissedarlarınızla aynı değilse, hayat bundan sonra sürekli daha zor hale gelecek.
7- Video hız kesmeyecek, rekabet artacak
2014’ün yükselen trendi video, 2015’de daha fazla önem kazanacak. Gelecek yıl açısından bize ipucu veren bu detay doğrultusunda 2015’te Facebook ve YouTube video içerik rekabetinin de artacağını öngörülmekte.
8- Paylaşım ekonomisi yeni bir dönemin başlangıcı
Birbirini fiziksel anlamda hiç görmemiş insanların alışverişlerine, paylaşımlarına zemin hazırlayan dijital platformların ortaya çıkması hayatımızı her açıdan yeni bir boyuta taşıyor. Tanımadığımız, aslında dijital kimlikleri sayesinde tanıdığımız insanların evinde kalıyoruz (Airbnb), arabalarına biniyoruz (Uber, Lyft), bisikletlerini (Spinlister) veya ev aletlerini (Zilok) kullanıyoruz, projelerine veya gelecek hayallerine (Kickstarter, Indiegogo) ortak oluyoruz.
Bu gelişme geleneksel iş modellerinde faaliyet gösteren markaları da gerek iş yapış şekli gerekse de pazarlama iletişimi açısından değişime zorlayacak. Tarihsel gelişime ayak uyduramayanların her zaman olduğu gibi kaybettiğine şahit olacağız.